Merve Aydın Yazio: Evvelotel-Saklı ve Ayfer Tunç’un Kurgu Dünyası

Terk edilmiş, kendini toplumdan soyutlamış, ihanet etmiş ya da kendisine ihanet edilmiş, kenarda kalmış insanların iç dünyalarında kopan fırtınaları okuyabilir misiniz? Ben okudum ve o kısacık öykülerle okuru aslında var olan ama yok sayılan bir dünyaya götüren Ayfer TUNÇ kalemi ile tanıştım.

Bazı şairler için “hüznün şairi” deriz ya, bana göre Ayfer TUNÇ da hüznün öykücüsü.

Okuyucuyu ütopik bir dünya ve gerçek hayatta var olmayan umut ile kandırmaktansa hayatın gerçekleriyle yüzleştirmenin daha doğru olduğunu savunur. Bu düşüncenin doğruluğu tartışılabilir ancak yazarın, eserine düşüncesini gayet başarılı bir şekilde yansıttığına bizzat şahit oldum. Kitaptaki tüm hikâyelerde dram söz konusu. İhanet, terk edilme, terk etme, vicdan yükü, çocukluk travmaları, umutsuz bekleyiş, insanın kendi iç dünyasıyla verdiği savaş, dağılmış ve savrulmuş aileler ve ölüm... 

Ancak yazar, bu kavramlar üzerine öyle güzel kurgular oluşturmuş, öyle başarılı bir dil kullanmış ki o dram dolu sayfaların nasıl aktığını anlamadan kitabı bitirebilirsiniz. Kitaptaki tüm öykülerinde geriye dönüş anlatım tekniği kullanmış yani hikâye şimdi başlıyor, geçmişe gidiyor, şimdide noktalanıyor. Bana göre okuyucunun merakla sayfaları çevirmesindeki etkenlerden biri de bu anlatım tekniği.

Saklı, Ayfer TUNÇ’un 1989’da yayımlanan ve Yunus Nadi Öykü Ödülü almasını sağlayan kitabıdır.

Aradan 17 yıl geçer ve Tunç’un kaleminden EvvelOtel dökülür. Kitaptaki öyküler Saklı’daki öykülerin tema ve karakter bakımından adeta tamamlayıcısı niteliğinde olduğu için sonuna Saklı’yı da dahil etmeye karar verir.  

Evvelotel’de kendisi henüz çocukken babası Zembilli Göçmen’in annesini Süslü Yenge ile aldattığına şahit olduğu otele yıllar sonra eşini aldatıp evini terk ettikten sonra babasını aramaya gelen kahramanın öyküsünü kendi ağzından okurken; Saklı’da sevgisizlik yüzünden karısını Süslü Yenge ile aldatan ve evini terk eden ancak aradığı sevgiyi onda da bulamayan Zembilli Göçmen’in hikayesi üçüncü kişi tarafından anlatılıyor. 

Yani öyküleri, Evvelotel-Saklı, Kibir-İhtilaller Neye Benzer, Halâs Yaşadığımız Yerler, Acılezzet-Önemsizlik, Hiçbir Hikâye Göründüğü Kadar Temiz Değildir-Ay Bakıyor, Doğru-Mozart’ın Son Zartı, Yanık Taşlar-Su, Tevekkül-Silentium, Serim Düğüm Çözüm-Yanık Taşlar şeklinde ikili gruplara ayırarak kafanız karışmadan okuyabilirsiniz. (Her birinin konusuna uzun uzun değinmektense bu incelemeden sonra kitabı merak edenlerin okumasının daha faydalı olacağını düşünüyorum.)

Son olarak kitapta beni etkileyen cümlelerden birini sizlerle paylaşıp bol okumalı ve sağlıklı günler diliyorum.

“Açık kapılara hiç dayanasım yoktur benim, kapılar kapanmalıdır, dünya güvenilmez bir yerdir çünkü. Kapısını kapalı tutmayan, kirli bir suyun içeri sızmasına, kendini çürütmesine, yok etmesine razı demektir; ama belki de doğrusu budur. Dünya yorucu bir yerdir çünkü.” 

Instagram

Popüler İçerikler

Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!
Tolunay Kafkas, "El Sıkmama" Olayına Müdahil Oldu: Hedefinde Volkan Demirel Var
"Aşk Solcudur..." Kızılcık Şerbeti'nde Deniz Gezmiş Anıldı
YORUMLAR
14.08.2021

Bu kitabı okurken aşırı dram beni sıkmıştı ama hayatın gerçeklerini yansıtmasını oldukça başarılı buldum. Yorum da gayet başarılı. Tebrikler👏

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ