Merkez Bankası Yeniden Tartışmaların Odağında: Dolar ve Enflasyon Dikiş Tutacak mı?

Geçen hafta Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, uzun zaman sonra çıktığı kameraların karşısında 2 günde herkesi şoke etti. Önce Enflasyon Raporu toplantısında hem sunumu hem soru-cevap kısmındaki söylemleri ve tutumu, sonra da İstanbul Sanayi Odası toplantısında yine hem söylemleri hem de sanayicilerle diyalogları gündem oldu. Merkez Bankası'nın enflasyon raporu, döviz verileri, KKM gibi alanlar incelenince aslında Kavcıoğlu'nun gergin olmasının sebeplerinin çok açık olduğu görülüyor. Arka kapı satışlarını hesaplayan ekonomistler ile yabancı para girişinin yolunu açıklayan ekonomistler aslında yol gösteriyor ancak sorunun gitgide büyümesi daha olası görülüyor.

Sanayicileri ucuz TL kredilerle döviz almakla itham eden Kavcıoğlu, ayrıca listelerden bahsederken, ucuz kredilerle yapılan özel harcamalarından, yurt dışındaki döviz duyumlarından dem vurunca ayrı ilgi çekti. Önceki gün sunulan Enflasyon Raporu ise çok farklı bir yerdeydi.

Her şey tam bir yıl önce 2021 Enflasyon Raporu-III toplantısında başlamış sonra da girdapta sürüklenmiştik. Cari açık/fazla hedefleri, çekirdek enflasyon söylemleri derken faiz indirimlerinin TCMB'ce haklı sebepleri ile an itibarıyla yüzde 78,62 enflasyon, yüzde 14 faiz ile yüzde 40 kredi faizlerini tartışırken, yıl sonu yüzde 60 enflasyon hedefleyerek, sadece TCMB'nin gördüğü verilerdeki iyileşmelerin gerçekleşmesini bekliyoruz. Özgür Demirtaş'tan alıntı ile 'umarız haksız çıkarız' diye dua ediyoruz.

Sözcü yazarı Murat Muratoğlu'nun, Merkez Bankası'nın 2022-III Enflasyon Raporu hakkında yazdıkları tüm olanların ardından çok ilgi çekti

Muratoğlu, 'Bu raporu yazanlar hâlâ o koltuklarda oturtuyorlarsa Türkiye'nin başı büyük belada” derken şunları söylüyor:  

Geçen yıl ilan edilen Orta Vadeli Program'da (OVP) 2022 yılı enflasyonu yüzde 9,8 olacak denildi. Üç yüz promil alkollü olsan yine de mümkün olmadığını kavrayabilecek durumda olursun. Hazırlayanlar değildi! Açıklanan OVP verilerine göre dolar kuru ortalaması 2022'de 9,27 TL, 2023'te 9,77 TL, 2024'te 10,27 TL olarak yer aldı. 

Sonrasında her toplantıda bu hedefler biraz daha yukarı taşındı. Son açıklamalarında yılsonu enflasyon tahminleri yüzde 60,4'e kadar çıktı. Artık durum utanç verici boyutta. Ortada bariz yanlış yönlendirme var. Hedefler açıklanınca kendi kendine oluyor falan mı sandı?

Bu söylemlerin sayısal ve grafiksel durumuna bakmak istersek; 2017'den bu yana beklentiler ve gerçekleşenler biraz hayaller ve hayatlar gibi görünüyor.

Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu'nun İSO toplantısında bahsettiklerine dönersek orada da durum baya bir karışıyor. Önce krediler tarafını inceleyelim isteriz.

Yılın ilk haftasında BDDK verilerinde ticari krediler toplamı TL 1 milyon 842 bin 118 olurken, YP 2 milyon 138 bin 164 olarak görülüyor. Geçen haftanın verilerine bakıldığında ise TL krediler 2 milyon 698 bin 604 çıkarken, YP krediler 2 milyon 504 bin 728 seviyesinde sınırlı bir artış gösteriyor. Hatta dolar cinsinden bakıldığında ise yabancı para cinsi krediler 156 bin 647 dolardan 142 bin 111 dolara geriliyor.

100 TL'nin 30 TL'si döviz borcu kapamaya gitmiş.

Dünya'dan Şebnem Turhan'ın aktardığına göre, BDDK verilerinden yola çıkarak her 100 liralık TL ticari kredinin yaklaşık 30 lirasının döviz kredi borcuna gittiği görülüyor. Kavcıoğlu'nun da Nebati'nin iş dünyasına ısrara söylediği ucuz kredilerin döviz yükümlülüğünü yani borçlarını azaltmak ve kurdaki oynaklıklara karşı korunmak amacıyla kullanıldığı görülüyor.

Kavcıoğlu’nun İSO toplantısında “yurt dışına kayıt dışı 500 milyar dolar çıktı” iddiasıyla ilgili Ekonomist Prof. Dr. Hurşit Güneş yorum yaptı.

Sözcü'den Serpil Yılmaz'a görüşlerini aktaran Güneş, bu paranın çıkışı ve süreçler ile ilgili şunları söyledi: 

Kayıt dışılık varsa Maliye Bakanı açıklar. Merkez Bankası Başkanı'nın söylemesi gereken ilk söz, 'Cumhurbaşkanı talimatlarıyla değil, 1211 Sayılı Merkez Bankası Kanunu çerçevesinde piyasa verilerine göre karar alıyoruz'. Türklerin yurt dışı bankalarda açtıkları hesaplar 120-130 milyar dolar seviyelerindedir. TCMB yabancı bankalardan bu hesapların dökümünü isteyebilir. Tehdit dili kullanılarak, afaki rakamlarla konuşmaz.

Döviz tarafında çok hassas olan Merkez Bankası'nın "liralaşma" stratejisi ile nasıl bir kontrol planlaması olduğuna bakıldığında ise çok bir miktar şaşırmamak zor oluyor

www.tcmb.gov.tr

Merkez Bankası enflasyonla mücadelesini ibretle izliyoruz. Fiyat istikrarı asli görevi olan kurumun, mücadelesini söylem harici göremezken, enflasyonun suçlusunun 'kur' olduğu belirtiliyor ve aynı fikirdeyiz. Kurların nasıl kontrolden çıktığına değil de enflasyondaki rolüne bakıyoruz. 

Sözcü'den Erdoğan Süzer'in incelediği Enflasyon Raporu içeriğindeki ‘İthal Girdi Yoğunluğu ve Enflasyon' çalışmasında TCMB'nin hesaplarında ithal girdi yoğunluğu yüzde 10'dan az olan ürünlerin enflasyonu yüzde 35 seviyesinde olurken, yüzde 10 üzerinde olanlarda enflasyon yüzde 90 seviyelerine çıkıyor ve şöyle 

Haziran 2022 itibarıyla ithal içeriği yüksek olan mal grubu ile hizmet grubu yıllık enflasyonları arasında 41 puanlık bir ayrışma söz konusudur.

Gelelim KKM tarafına çünkü bunlar hep döviz hep dolar! Madem enflasyonu yükseltiyor ve biz tutmaya çalıyoruz yükselişini sürdüren kurların KKM'de faturası ne halde?

Şirketlerin KKM dönüşmelerinin başladığı ağustos ayında Birgün'ün aktardığına göre tablo şu şekilde: 

  • Şirketlerin KKM dönüşleri 20 milyar dolar seviyesinde ve yılın en büyük dönüşü de haliyle bu vade bitimi oluyor. 

  • Girişlerde dolar/TL 13,60'lardayken, bugün 17,90 seviyelerinde bulunuyor. Yüzde 30'un üzerinde yükseliş. 

  • KKM'de şirketlerin çoğu dövizden döndü bu da Merkez Bankası'nın yükü demek oluyor. 

  • BDDK verilerine göre önceki hafta KKM büyüklüğü 1 trilyon 101.3 milyar TL oldu. Hazine ödemeleri toplam 37,2 milyar liraya ulaşırken, TCMB bunu açıklamıyor.

KKM'nin geleceğini parlak görmeyenler de var.

Uluslararası Finans Enstitüsü'nün (IIF) verilerine göre gelişmekte olan ülkelerin hisse ve tahvillerinden temmuzda çıkış 10,5 milyar dolara ulaşırken, Financial Times (FT) haberinde son beş aydaki çıkışlar 38 milyar dolar olarak görülüyor. Bu seviye 2005'ten bu yana en uzun net çıkışın yaşandığı dönem oluyor.

Borçlanma maliyetlerinin önemli seviyelerde olduğuna ve artışa geçtiğine dikkat çekilirken, bu konjonktürde Türkiye'de tablonun pek parlak olmadığına işaret edildi. Türkiye'de faiz artışına alternatif görülen KKM uygulamasını yüksek maliyetli olduğuna vurgu yapılırken, Absolute Strategy Research'ten ekonomist Adam Wolfe, KKM gibi önlemlerin Türkiye'nin cari fazla vermesi halinde işe yarayabileceğini söylerken, “Dış finansmana ihtiyacı varsa, eninde sonunda bu sistemler çökecek' dedi.

Bir de dönelim bakalım TCMB ödeme yapmadan ne kadar dövizi piyasa ile paylaşmış? Paylaşma derken 'arka kapı' satışları tabir edilen dövizi tutmak için rezervlerden yapılan müdahaleden bahsediliyor.

Gazete Oksijen'de Ekonomist Haluk Bürümcekçi'nin hesaplamalarına göre TCMB yılın ilk yarısında ne kadar döviz satmış olabilir?

TCMB’nin TL karşılığı alım ve satımlarının yansıdığı Net Uluslararası Rezerv (NUR) büyüklüğü dikkate alınarak gerçekleşmelerin karşılaştırılması ile ihracat bedellerinden yapılan %25'lik zorunlu alım ve KKM'ye dönüşen DTH alımları katılarak, sonrasında ihracat bedelleri zorunlu alımlarının %40’a çıkarılması ve buna hizmet ve turizm sektörlerinin de eklenmesi (her ne kadar bu alımların boyutu ve KKM’nin dağılımı açıklanmayarak şeffaflık ilkesi ile uyuşulmasa da) kesin bir sonuca ulaşmak mümkün olmayarak Haziran ayında 2,6 milyar dolar artması gereken NUR'da 4 milyar dolar azalış görülüyor. İlk altı ay için de yaklaşık 52 milyar doları aştığı tahmin ediliyor.

Dövizdeki yükseliş, rezervlerde azalma, CDS'lerde yükseliş hepsi har vurup harman savurduğumuz doları akla getirince ülkeye dışarıdan döviz gelmesi için ne olması gerektiğini soruyoruz?

Dünya'da Alaattin Aktaş 'Döviz üç yolla gelir' diyor ve şöyle açıklıyor: 

Yabancı Türkiye’ye temelde üç yolla döviz getirir. Doğrudan yatırım ya da portföy yatırımı yaparak veya borç vererek.

Üçüncü kanal, yani borç kanalı her zaman açık ama ilk ikisinden giriş olmayıp borca yüklenildi mi faiz tırmanıp gidiyor. Aslolan doğrudan yatırım çekebilmek. Ama bu, bugünden yarına gerçekleşmez. Borcu da tercih etmeyeceğimize göre demek ki öncelikle portföy yatırımına  odaklanmak gerekiyor. Yabancılar Türkiye’ye gayrimenkul alımı yoluyla da döviz getiriyor ama bunun yarar ve zararı birlikte düşünüldüğünde hangisi ağır basıyor, bu tartışılır.

Peki tüm bu konuların başrolünde olan bir Merkez Bankası Başkanı nasıl olmalı?

Merkez Bankası Başkanlarında aranan 4 temel özelliği Hurşit Güneş şöyle sıralıyor:

  • Üst düzey ekonomi eğitimi olması,

  • Piyasalarla iletişim becerisine sahip olması ve neyi, ne zaman, hangi ölçüde, ne şekilde söyleneceğini bilmesi, 

  • Finans piyasalarında deneyimli olması ve yakın ilişkide bulunması, 

  • Algılama kapasitesine sahip olması.

Popüler İçerikler

Fernando Muslera, Jose Mourinho'yu Hedef Aldı: "İstemiyorsa Gidebilir"
Türkiye'de 9.05'te Hayat Durdu! Atatürk'e Saygı Duruşu!
"Bana Bilmediğim Bir Şey Söyle" Akımına Gelen Tıkanan Muhabbeti Açmalık Bilgiler