Merhametin Kaybolduğu Sokaklar, Dilsiz Canların Sessiz Çığlığı

Bir sabah uyanıp, pencereden dışarıya baktığınızda, mahalle aralarında koşuşturan, kuyruğunu sallayarak size doğru gelen bir köpek gördüğünüzde ne hissedersiniz? Ya da bir parkta çimenlerin üzerinde keyifle yuvarlanan bir kediyi? Bu sahneler, çoğumuz için gündelik yaşamın sevimli ve doğal bir parçasıdır. Küçükken sokakta gördüğüm her kediye, köpeğe selam verirdim. Onlar benim arkadaşlarımdı, sırdaşlarımdı.

O zamanlar küçücük dünyamda bile onların benim kadar yaşama hakkı olduğuna inanırdım. Zaman geçti, büyüdüm, dünya daha karanlık bir yer oldu. Sokak hayvanları artık “problem” olarak görülüyor ve bu problemi “çözmek” için alınan kararlar ise merhametten yoksun, vicdanı unutturuyor. Vicdan... Aslında hepimizin içinde bir yerde, derinlerde saklı olan, fakat pek çoğumuzun sesini duymaktan korktuğu o his. Sokak hayvanlarına yapılan bu zulüm karşısında nasıl sessiz kalırız?

Düşünsenize, biz insanlar olarak koca bir gezegeni paylaşıyoruz. Sokaklar, parklar, ormanlar...

Hepsi bizim olduğu kadar o hayvanların da evi. Ama nedense, bazıları bu gerçeği unutarak, dilsiz canlara karşı acımasız bir tutum sergileyebiliyor. Peki, ne oldu da bizler, sokakta yürüyen bir köpeğin, ağaç altında yatan bir kedinin varlığına tahammül edemez hale geldik? Bu soruyu düşündüğümde, içimde büyük bir boşluk hissi oluşuyor. Çünkü hayvanlara yönelik bu acımasızlık, aslında insani değerlerimizin ne kadar derin bir yara aldığını gösteriyor.

Merhamet insanın en temel, en doğal duygularından biridir. Ancak görüyorum ki bazıları bu duyguyu çoktan yitirmiş. Vicdanlarını susturmuş, kalplerini katılaştırmışlar. Onlar için bu dünya, sadece kendi rahatlıkları için var ve geri kalan her şey birer “sorun” olarak görülüyor. Bu durumu kabullenmek, benim için oldukça zor. Çünkü bir psikolog olarak, insanların bu kadar acımasız ve duyarsız olabilme potansiyeline şahit olmak, inandığım değerlerle çatışıyor. Sokak hayvanları, bize sevgi ve bağlılık sunan canlılardır. Son zamanlarda çıkan yasalar, bu hayvanların toplatılmasını, hatta öldürülmesini teşvik eder nitelikte. Sanki onların hayatları, biz insanların rahatlığı için feda edilebilecek basit bir ayrıntıymış gibi. Bu kadar basit mi? Bir canlının hayatını yok etmek, onu bu dünyadan silmek, bir çöpü ortadan kaldırmak kadar basit olabilir mi?

Merhametin eksik olduğu bir dünyada yaşamak, sadece sokak hayvanları için değil, biz insanlar için de büyük bir tehlike arz ediyor.

Çünkü merhamet, insan olmanın en temel gerekliliklerinden biridir. Eğer bu duyguyu kaybedersek, insan olmanın ne anlamı kalır ki?

Her sabah uyandığımda, dışarıda bir köpeğin havlamasını duyduğumda, bir kedinin penceremin önünde durduğunu gördüğümde, içimi bir huzur kaplar. Bu küçük anlar, yaşamın ne kadar kıymetli ve güzel olduğunu hatırlatır bana. Ancak bu güzellik, acımasızca ellerimizden kayıp gidiyor ve bu durum, beni derinden yaralıyor.

Sokak hayvanlarına yapılan bu zulmü izlemek, kalbimde onarılması zor yaralar açıyor. Bir insan olarak, vicdanım bu duruma isyan ediyor. Bu dünyayı hayvanlarla paylaşmak, bizim insani sorumluluğumuzdur. Onlara karşı merhametli olmak, sadece bir tercih değil, aynı zamanda bir zorunluluktur.

Eğer bu merhameti kaybedersek, insanlık olarak neyi kazanabiliriz ki? Her öldürülen hayvanla, aslında kendi insanlığımızdan bir parçayı da kaybediyoruz.

Bu yazıyı okuyan herkesin, bir an durup düşünmesini isterim. Belki de sabahları işe giderken görmezden geldiğiniz o küçük kedi ya da köpek, size insan olmanın ne anlama geldiğini hatırlatacak en güzel öğretmen olabilir. Onlara merhamet etmek, aslında kendi ruhumuza şifa vermek demektir. Bu yüzden, bu dilsiz canlara sahip çıkalım, onları koruyalım ve bu dünyayı hep birlikte, sevgi dolu bir yer haline getirelim.

Merhameti kaybetmemek dileğiyle…

Instagram

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Apar Topar Çıkarılmışlardı: Kızılcık Şerbeti'nde Giray ve Heves Ayrılığının Gerçek Nedeni Ortaya Çıktı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Karşıtlarına Mesaj Yolladı: "10 Yıl Daha Yaşasa Bambaşka Olurdu"
Fernando Muslera, Jose Mourinho'yu Hedef Aldı: "İstemiyorsa Gidebilir"