Bir sabah uyanıp, pencereden dışarıya baktığınızda, mahalle aralarında koşuşturan, kuyruğunu sallayarak size doğru gelen bir köpek gördüğünüzde ne hissedersiniz? Ya da bir parkta çimenlerin üzerinde keyifle yuvarlanan bir kediyi? Bu sahneler, çoğumuz için gündelik yaşamın sevimli ve doğal bir parçasıdır. Küçükken sokakta gördüğüm her kediye, köpeğe selam verirdim. Onlar benim arkadaşlarımdı, sırdaşlarımdı.
O zamanlar küçücük dünyamda bile onların benim kadar yaşama hakkı olduğuna inanırdım. Zaman geçti, büyüdüm, dünya daha karanlık bir yer oldu. Sokak hayvanları artık “problem” olarak görülüyor ve bu problemi “çözmek” için alınan kararlar ise merhametten yoksun, vicdanı unutturuyor. Vicdan... Aslında hepimizin içinde bir yerde, derinlerde saklı olan, fakat pek çoğumuzun sesini duymaktan korktuğu o his. Sokak hayvanlarına yapılan bu zulüm karşısında nasıl sessiz kalırız?