Meral Velibeyoğlu Yazio: Zengin Bir Eşin Yoksa, Öğrenmek Zorundasın!

10 yıl sonra yaptığın meslek olmayacak. Bu neredeyse tüm meslekler için geçerli. Yerine henüz adını bile bilmediğimiz iş tanımını öngöremediğimiz meslekler alacak.  

Dijitalleşme ile birlikte meslek ve çalışma kavramları da yeniden tanımlanıyor. Bir meslek öğrenilip emekliliğe kadar çalışma dönemi çoktan bitti.  

Diyeceksin ki bazı meslekler kalıcıdır, değişmez ve kesinlikle hep olacaktır. Doğrudur ismi olacaktır, ama içeriği değişecektir. 

Tüm o kalıcı diye nitelendirdiğimiz mesleklerin içeriği, iş tanımı yeniden oluşuyor. 

Şöyle bir göz gezdirelim bu mesleklere: eğitim dijitalleşiyor, öğretmenliğin içeriği değişiyor, öğreten değil öğrenmeye koçluk eden rehber olma yolunda. Tedavi edici tıptan önleyici tıbba, hukuktan arabuluculuğa, mağazacılıktan e-ticarete dönüşen “kalıcı” mesleklere şimdiden şahit oluyoruz. Tabii ki teknolojinin, özellikle yapay zekanın bu değişim çorbasında avuç avuç tuzu var.

Başka bir deyişle şu an eğittiğimiz çocuklarımız ve gençlerimizi henüz adını bilmediğimiz mesleklere yetiştiriyoruz.

Yirmi yaşındaysan, dijital yerlisin, beni etkilemez. Ben nasıl olsa teknolojiye hakimim diyebilirsin, ama buna güvenme. Üniversiteden mezun olduktan sonra maalesef ki öğrendiklerinin çoğu geçersiz olacaktır. Otuzunda şu an hayalini bile kuramadığın bir teknoloji ile çalışıyor olacaksın. Adapte olmak için yine yeni şeyler öğreneceksin.  

Otuz yaşındaysan, on yıl sonra bambaşka bir iş tanımın olacak. Mevcut mesleğini sürdürmeyeceksin. Kullandığın araçların değişecek, yeni süreçleri yönetmek için bu araçların kullanımını öğrenmen gerekecek.  

Kırk yaşındaysan, bu kadar yıllık pratiklerini bir kenara koyacaksın, çalışma ve düşünme şeklini değiştireceksin, çünkü işverenin senden yeni şeyler isteyecek. Yeni teknolojileri öğrenmen gerekecek.  

Elli yaşındaysan, emekli olur yırtarım diye düşünüyorsun yanılıyorsun. Çocukların ne olacak? Deve kuşu gibi kafanı kuma gömebilir misin? Onları geleceğe hazırlayabiliyor, gerekli hayat becerilerini kazandırabiliyor musun?

Hayat boyu öğrenme gerektiren bir dünyaya gelmişiz, kaçışı yok.

Maalesef piyango bu dönem yaşayan hepimize vurdu.  

Öğrenmeyi öğrenmek olmazsa olmazımız olacak gelecekte, çünkü artık hızlı değişen dünyada, dijitalleşme ve teknolojik gelişmeler sayesinde hangi işi yaparsanız yapın yaptıklarımız değişecek ve hep yeni bir şeyler yapmak ve öğrenmek zorunda olacağız.  

Böyle bir gelecekte okul ne olacak? Gelecek için meslek kazandırmayı amaçlayan okullara gerek olacak mı gerçekten?  Ne okutulacak okullarda? Bilmediğimiz bir mesleğe nasıl hazırlayacağız çocuklarımızı? Tüm mesleklerin gerekliliği olan öğrenmeyi öğrenmek becerisini nasıl edindireceğiz çocuklarımıza? 

Yine sorular, kafamda deli sorular gecenin bir vakti uykum kaçtı. Neyse ki soran beyin cevap da bulur.  

Okullar olacak ve öğrenme daha da önem kazanacak. Bunun yanı sıra kendini bilen, en iyi şekilde nasıl öğrendiğini bilenler değişimlere ve gelişimlere hızlı uyum sağlayarak iş hayatlarını daha kolaylıkla sürdürecek.

Wired dergisinin kurucu editörü ve dijital kültür yazarı Kevin Kelly’e göre öğrenmeyi  “falling forward” veya “failing forward”, yani “öne doğru başarısızlık” olarak tanımlıyor. Bireyler ve işletmeler hep yeni bir şey yapacak, iyi olunmayan bir şey yapacak.  Önce başarısız olacak, hata yapacak, belki tekrar hata yapacak ve öyle öyle öğrenecek doğrusunu, diyor Kelly.

Burada bireylerin anahtarı “nasıl öğrenirim?”i bilmek olacak.

Şu soruları kendinize sorun: Ben bir dili kendime en uygun şekilde nasıl öğrenirim? Veya fiziksel veya entelektüel bir beceriyi bana en uygun şekilde nasıl öğrenirim?  

Her birey farklıdır, farklı şekillerde farklı hızlarda farklı ortam ve zamanlarda öğrenir. 

Tesadüfen öğrendiğimiz çok şey var. Çok çalışarak da öğrenebiliyoruz. Ama öğrenmek istediklerimizi bize en optimal, yani en uygun şekilde nasıl öğrenebiliriz?  

İşte burada okullar devreye giriyor. Okullarda kurslar, programlar, müfredatlar öğrenmeyi öğrenmeye yönelik tasarlanmalı. Okullar öğrenciye öğrenme stillerine uygun, çeşitli öğrenme ortamları sunmakla kalmayıp, öğrenciye öğrenme sürecine rehberlik ederek, öğrencinin kendini tanımasına yönelik tasarımlar geliştirmeli. Öğrenciye öğrenme yöntemi çeşitliliği sağlamalı, her yöntemi denemesine fırsat tanımalı ve öğrenciye kendi öz değerlendirme yapabileceği araçlar sunmalıdır.  

Kevin Kelly’e göre öğrenme ortamları şu şekilde olacak: 1. Okulda fiziksel sınıflar varlığını sürdürecek. İşbirliğine dayalı öğrenme ve sosyal öğrenme için gerekli olduğunu vurguluyor. 

2. Canlı Öğretmen / rehber eşliğinde sanal sınıflar olacak. 

3. Video üzerinden öğrenme daha etkin kullanılacak. 

4. Sanal gerçeklik gözlükleri öğretimde daha yaygın kullanılacak.

Öğrenci öğrenirken ona rehberlik edecek, ölçecek ve öğrenme hızına ve yöntemine uygun sistemler sunacak ve kişiselleştirilmiş hizmet verecek ortamlar hazırlayacak okullar.

Kendini takip eden ve ölçme değerlendirmesini yapan öğrenci, neyi, ne zaman, nasıl en iyi şekilde öğrendiğine hâkim olacak.  Kelly’e göre yakın gelecekte öğrenci liseden mezun olurken diplomasında not ortalaması yerine öğrenmeyi öğrendiğine yönelik bir değerlendirme yer alacak ve hayat boyu öğrenmeye hazır olarak mezun olacak.  

Not: Başlıkta da belirttiğim gibi zengin bir eşin yoksa geleceğe hazırlıklı olmalısın. Hayat boyu öğrenmeyi içselleştir, en iyi şekilde neyi, nasıl öğrendiğin konusunda kendini gözleme, fark et ve bil. Ben yola çıktım ve Kelly’nin tanımıyla hata yapa yapa öğreniyorum.  

“On Adımda Zengin Eş Nasıl Bulunur?” başlıklı yazım yayınlanırsa, bil ki vazgeçmişimdir yolumdan.

Instagram

Popüler İçerikler

Rasim Ozan Kütahyalı’dan Atatürk Sözleri: “Şeytan Taşlamakla Anıtkabir'de Yapılanlar Benzer Eylemler”
Kanseri Yenen Eski Arka Sokaklar Oyuncusu Dizi Setlerine Yeniden Dönme Kararı Aldı
Efsane Boksör Mike Tyson, YouTuber Jake Paul'a Neden Mağlup Oldu?