Öğrenciler 14 Mart 2020 günü itibariyle ilan edilen karantina günlerini bir kar tatili coşkusuyla karşıladılar. Ardından ilan edilen uzaktan eğitim sürecine de teknolojik açıdan çok hızlı adapte oldular. Ebeveynler ise yıllardır outsource ettikleri öğretimi insource etmenin sancılarını yaşadılar ve gerekli ev içi düzenlemelerini yaptılar veya yapamadılar. Yıllardır uzaktan takip ettikleri çocukları ile yüz yüze kaldılar. Bu durumun çok farklı yansımaları oldu. Bir sürü öğretmen görünümlü ebeveynler türedi.
Geçici bir süreç olduğu duygusu ile öğrenciler için konforlu günler başladı. Öğretmen otoritesinden uzak öğrenciler ister derse bağlanıyor ister bağlanmıyor, istiyor kopuyor istemiyor kapatabiliyordu.
Bu sefer öğretmen görünümlü ebeveynler kendi yöntemleri ile evdeki öğrenciye baskı yapmaya başladı. Ebeveyn çocuk ilişkisi bir anda öğretmen öğrenci ilişkisine dönüştü. Bu dönüşüm ilginçtir ki asi öğrencilerin sayısını arttırdı.
Öğrencinin karantina ve uzaktan eğitim sürecini iyi yönetmesi direkt aile içi dinamiklerin ve rutinlerini iyi oturtmasına bağlı olduğu fark edildi.
Neyse ki 1. dönem sınavsız kapatıldı ve öğrenciler büyük bir heyecan ve coşku ile yaz tatiline girdiler.
Ya, öğretmenler? Çok çalıştılar, çok öğrendiler. Şaşkın ördek gibi neyi, nasıl yapacaklarını bilmeden, geminin dümeni ellerine verildi ve kaptan köşküne oturtuldular. Kaptan köşkü dediğime bakmayın, kaptan köşkü gazıyla aslında BBG evine atıldılar. Öğretmenlerin görücüye çıktığı bir dönemdi. EBA TV’de olsun, okulların canlı derslerinde olsun dersleri sadece öğrenciler değil tüm aile bireyleri izledi. İyisiyle, kötüsüyle çeşitli eleştirilere maruz kaldılar. EBA TV’deki İngilizce Öğretmeni Şeyma Koçer buna en popüler örnektir.
Genel olarak heyecanlı, yeni günlük rutinlerle dolu, büyük beklentilerle geçen bir dönemdi. Her şeyin eski normale döneceğine, yaz tatilinden sonra her şey bitecek ve okullarımıza döneceğimize inanarak kapattık. Aslında hepimiz için metamorfoz çoktan başlamıştı.