Her gördüğümüzde aklımıza takılan o soruların cevabına bakmak isterseniz, buyurun içeriğimize...
Her gördüğümüzde aklımıza takılan o soruların cevabına bakmak isterseniz, buyurun içeriğimize...
Bu konu hakkında birçok farkı görüş var. Bazı insanlar bu geleneğin Antik Roma'dan geldiğine inanıyor. Geçmişte, insanlar yeraltı koşullarından dolayı bu yönde koşmayı seçmiş. Diğerleri de çoğu atletin sağ bacaklarının güçlü olduğunu ve saatin ters yönünde koşulduğunda sağ bacağın genellikle tüm işi halledeceğini düşünmüş. Bu yüzden ordu komutanları, mümkünse düşmanlarını saat yönünün tersine çevirmeyi tercih ederlerdi.
Eğer profesyonel bir tenis maçında bulunduysanız, tenisçilerin topa vururken çıkardıkları hırıltı seslerini mutlaka duymuşsunuzdur. Bunun nedeni tam topa vurdukları anda nefes vermelidir. Ne kadar sert vururlarsa, o kadar sesli bir şekilde nefes verirler ve bazen çığlık atıyorlarmış gibi de hissetirebilir. Bu arada, Maria Sharapova dünyadaki en sesli tenisçidir: Maç sırasında sesi 101 desibel oluyor. Karşılaştırma yapacak olursak, yeraltı trenlerinde bu sayı 100 desibeldir.
Artistik yüzmenin ana özelliklerinden biri de su altı hoparlörleri. Yüzücüler müziği duyamazlarsa performanslarını gerçekleştiremez. Ancak, su ve havadaki direnç farklı olduğu için, müzik su altında çalındığında uyumsuzluk yaşanıyor. Bu nedenle, havuzlarda, müziği tam olarak gerektiği gibi çalabilen özel ses sistemleri kullanılır.
Bilardonun kroketten geldiğine inanılıyor ve bu yüzden bezler de tıpkı çim gibi yeşil renkte oluyor. 1871 yılından önce ise farklı bir versiyon vardı ve bu versiyonda bezler genellikle turuncu renkteydi. Ancak yeteri kadar ışık olmadığında, topların masadaki hareketlerini tam olarak görmek zor oluyordu. Bu durum oyuncular arasında sık sık tartışmalar yaratıyordu. Yeşil bez bu problemi çözdü: beyaz ve kırmızı toplar arka planda net bir şekilde görülebiliyor.
Futbol sahalarındaki çimleri biçmek, belirli bilgiler ve beceriler gerektiriyor çünkü her bir adımda çimin farklı renklerde olması gerekiyor: koyu ve açık. Bu etki, çimlerin farklı yönlerde kesilmesi sayesinde elde edilir. Aynı zamanda hakemlerin oyuncuların yerlerini belirleyip ofsayt vermeleri için gereklidir.
Hokey ekipmanlarının içinde, dişleri korumak için plastikten yapılan bir ağzı koruyucu bulunur. Atletlere göre, bu koruyucuyu taksalar bile, bu maçın sonuna gelindiğinde önceki gibi gülümseyebilecekleri anlamına gelmiyor. 2010 yılında Chicago oyuncusu Duncan Keith, buz hokeyi topu yüzüne gelince 7 dişini tek bir seferde kaybetti. Bu kazalar sık sık yaşanıyor. Kariyerleri sonlanmadan önce çok az oyuncu implant yaptırıyor: çenelerine bir zarar gelirse, implant yaptırdıkları için tedavi etmek daha da zor bir hale geliyor.
'Ping-pong bodrumunuzda oynadığınız bir oyundur. Masa tenisi ise bir spordur.' En azından New Brunsickli tenis şampiyonu David Zhuang öyle diyor. Çok uzun bir süre boyunca, bu iki isim de aynı oyun için kullanıldı. Ama artık, masa tenisi, kendi içinde katı kuralları olan bir Olimpiyat sporu gibi bir oyun. Ping-pong oyuncuları ise bu kuralları genellikle görmezden geliyor. (Mesela, raket yüzeyinin sertliği bunlardan biri.)
Oldukça zor ama yine de mümkün. Bugüne kadar böyle olayla sadece bir kez karşılaşıldı. Herhangi bir koçu yokken profesyonel olup ve hatta Olimpiyatlarda gümüş madalya kazanan bir kişi var. Bu kahramanın adı Julius Yego. İlk birkaç yılında, nasıl cirit atacağını sadece Youtube videoları izleyerek öğrendi. Afrika maçlarını kazanınca da, kendisine bir akıl hocası aramaya başladı.
Her Olimpiyat oyunu için, madalyalara özel bir tasarım yaratılır ve madalyaların ev sahipliği yapan ülkenin kültürünü ve sembollerini göstermesi gerekir. O yüzden, madalyaların ağırlıkları değişiklik gösterir. Ayrıca, 1912 yılında Stokholm'daki Olimpiyatlarda, madalyalar saf metallerden yapılmamış, sadece onlarla kaplanmıştır. Mesela, Pyeongchang'da altın madalya yaklaşık olarak 6 gram altınla kaplanmıştır. Yani, bu ödülleri eritip metalleri satmak anlamsızdır. Ancak, açık artırmalarda bu ödüllerin fiyatları 20 dolar ile 50 dolar arasında değişmektedir.
Futbolcu Matthew Sheldon'a göre, o ve arkadaşları daha rahat olduğu için bacaklarını tıraş ediyorlar. Atletler haftada birkaç kez bacaklarına masaj yaptırır ve bu süreçte bacaklarında kılları çekebilecek yağlar ve jeller kullanılır. Ayrıca, oyuncular sık sık yara bandı kullanıyor o yüzden bacaklarını tıraş etmek buna da kolaylık sağlamış oluyor. Sheldon'a göre ise böyle olması daha çekici.
Hollandalı araba yarışçısı Max Verstappen, Formula 1 yarışlarında yer alan en genç yarışçı olduktan sonra sürücü belgesini aldı. Hükümet resmi bir şekilde araba kullanmasına izin vermeden önce 6 aydır araba kullanıyordu. Yarışların organizatörleri, 2016 yılında, ehliyeti olmayan kişilerin yarışmalara katılmalarını yasaklayan bir kural kabul etti.
Golf toplarındaki çukurlar, hızını ve yörüngesini etkiler. Bu bir gerçektir: bu çukurlar olmadan toplar, çukurlarla uçtukları mesafenin sadece %50'si seviyesinde uçarlar. Ancak buaradaki kilit nokta, kesinliktir: standart boyuttan farklı olan en küçük farklar bile (çukurlar derinliği 0.010 civarındadır) özelliklerini değiştirecektir. Bu arada, çoğu golf topu 300 ila 500 çukura sahiptir.
Başlangıçta, kortun yüzeyine de bağlı olarak tenis topları siyah ve beyaz renklerde olurdu. Ancak renkli televizyonlar ortaya çıkınca, kuralların değişmesi gerekti ve o zamandan beri toplar parlak sarı renginde. Mesele şuydu, siyah veya beyaz topların izleyiciler tarafından görülmesi çok zordu ve ancak parlak sarıyı görmek oldukça kolay.
Bunu anlamak için, nasıl oluştuğunu öğrenmek gerekiyor: arterler kanı kalpten dokulara getirir ve damarlar da kanı tekrar kalbe getirir. Doktorlara göre, sporcuların kan damarlarının gözle görülmesinin sebebi, damarlarındaki kanın, arterlerindeki kandan daha yavaş akması. Bu, damarlarda kan basıncının yükselmesine neden olur.
Hiç merak etmiyormuşum 😂