Günümüzde birkaç yenilikçi firma menstrual kanının, hastalıkları tesptik etmek için oldukça önemli bir kaynak olabileceğini öne sürüyor. Bugün bizler de sürdürülen çalışmalara bakacağız...
Günümüzde birkaç yenilikçi firma menstrual kanının, hastalıkları tesptik etmek için oldukça önemli bir kaynak olabileceğini öne sürüyor. Bugün bizler de sürdürülen çalışmalara bakacağız...
Ancak bu kadar yüksek bir sayıya rağmen menstrual kanı hakkında şaşırtıcı bir şekilde çok az şey bilinmektedir.
Naseri, çoğunlukla göz ardı edilen menstrual kanının, kadın sağlığı ile ilgili yeni bilgiler sağlayabileceğine inanıyor.
Naseri, tıp okulundayken menstrual kanı hakkında sadece bir çalışma bulabildi ve bu çalışma, menstrual kanının bileşimini ve yapısını tanımlıyor ve menstrual kanına özgü 385 proteinden bahsediyordu.
Böylece Qvin'in başlangıcı ortaya çıktı. Şimdi ise Qvin ekibi, menstrual kanı ile damardan veya parmağa batırılarak alınan kan arasında anlamlı ilişkiler olup olmadığını değerlendirmek için bir dizi çalışma yürütmekte. Başlangıç sonuçları umut verici olsa da daha fazla araştırma gerekiyor.
Örneğin, kolesterol ve kan şekeri seviyeleri için biyolojik belirteçler eşdeğer bulunursa, menstrual kanı testleri ile kardiyovasküler hastalıklar veya diyabetin aylık olarak izlenmesi mümkün olabilir.
Kadın üreme hastalıklarına yönelik araştırma eksikliği, yavaş teşhis süreleri, nispeten az tedavi seçenekleri, hastalar için genellikle acı verici ve sıkıntılı süreçlere neden olmaktadır.
Berlin merkezli bir diğer start-up olan Theblood, menstrual kanı örneklerini analiz etmeyi kabul edecek bir laboratuvar ortağı bulmakta zorlandığını söylüyor. Dr. Christine Metz, menstrual kanı üzerine yapılan araştırmaların neden bu kadar az olduğuna dair büyük bir sebep olarak 'iğrenme faktörü'nü gösteriyor.
Şu an içinse Qvin'in gelecekte yapacakları büyük bir beklenti ile bekleniyor.