Gerçek hikayelerden ilham alınarak çekilen 13 olağanüstü aşk filmini sizler için derledik.
Gerçek hikayelerden ilham alınarak çekilen 13 olağanüstü aşk filmini sizler için derledik.
Danimarkalı yazar Karen Blixen'ın aynı adlı kitabından uyarlanan film, işi için taşındığı Afrika'da, avcılık yaparak geçinen Denys Finch Hutton ile tanışan ve büyük bir aşk yaşamaya başlayan genç bir kadının hikayesini anlatıyor. Başrollerindeki Meryl Streep ile Robert Redford'un güçlü performanslarıyla da renklenen film, vizyona girdiği sene tam yedi Oscar heykelciği ile ödüllendirilmişti.
Dünyaca ünlü bilim insanı Stephen Hawking'in ilk eşi olan Jane Hawking ile ilişkisini anlatan film, Jane'in 'Travelling to Infinity' adlı otobiyografik eserinden sinemaya uyarlandı. Üniversitede tanıştıktan sonra büyük bir aşk yaşayıp evlenen genç çiftin evliliklerinde yaşadığı sorunlar ve Stephen Hawking'in kariyeriyle paralel olarak ilerleyen talihsiz hastalığını konu edinen 'The Theory of Everything', ünlü fizikçiye özenli bir performansla hayat veren Eddie Redmayne'e 'En İyi Erkek Oyuncu' Oscar'ını kazandırdı.
Ünlü yönetmen Terrence Malick'in uzun yıllara yayılan kariyerinde çıkardığı dördüncü film, Amerikan tarihinin iyi bilinen bir sayfasına odaklanıyordu: 1600'lü yıllarda İngilizlerin Amerika'ya yaptığı çıkarmalar, Kızılderili topraklarının işgali ve işgalin öncülerinden İngiliz Yüzbaşı John Smith ile Kızılderili prensesi Pocahontas arasındaki aşk hikayesi. Film, Smith'in ülkesi İngiltere'ye döndükten sonra yazdığı anı kitabını esas alıyordu.
Adam Sandler ile Drew Barrymore'u buluşturan bu meşhur romantik komedi filminin gerçek bir hikayeden esinlenerek yazıldığını biliyor muydunuz? Barrymore'un canlandırdığı Lucy karakterinin gerçek hayattaki karşılığı, Amerikalı Michelle Philpotts, nadir görülen bir tür unutkanlık hastalığından muzdarip, eşi ise her sabah çeşitli albümlerden toparladığı fotoğrafları Michelle'e göstererek ilişkilerini tazeliyor. Film elbette bu hikayenin epey bir dramatize edilmiş hali; gerçek hikayedeki erkek, hafıza kaybı yaşayan kadını etkilemek için her gün 'hafızasını tazelemek' zorunda değil, ancak hikayenin her iki versiyonu da son derece etkileyici.
Ünlü Fransız şairleri Paul Verlaine ile Arthur Rimbaud'nun hararetli ilişkisine odaklanan film, oldukça genç yaştaki Rimbaud'nun ailesini bırakmış olan Verlaine'e olan aşkını ve ikilinin yaşadığı türlü sorunları genç şairin gözünden anlatıyor. Rimbaud rolünde erken dönem performanslarından birini veren Leonardo DiCaprio ile usta oyuncu David Thewlis'in oyunculukları, filmi izlenesi kılan faktörlerin başında geliyor.
'Loving', ırklar arası evliliğin yasak olduğu 1960'ların ABD'sinde, siyahi bir genç kadınla beyaz bir adamın yaşadığı büyük aşkı anlatan etkileyici bir tür 'Romeo ve Juliet' hikayesi. Joel Edgerton ve Ruth Negga'nın 'yasak ilişki' yaşayan çift rolündeki performansları epey dikkat çekici.
Johnny Cash ile June Carter'ın romantik ilişkisine odaklanan filmin başrollerinde Joaquin Phoenix ile Reese Witherspoon yer alıyor. İkilinin arasındaki kimya ve sağlam performanslarıyla dikkat çeken filmde Cash'in şöhretin getirdiği buhranlarla ve bağımlılıklarıyla mücadelesi konu alınıyor. Kendi yaş grubunun en iyi aktörlerinden biri olan Phoenix Cash rolünde de izleyicileri hayal kırıklığına uğratmazken, Witherspoon'un aktriste En İyi Kadın Oyuncu Oscar'ını getiren performansına da ayrıca değinmekte fayda var.
Ron Howard'ın 2005 tarihli filmi, sıklıkla aynı yönetmen ile Russell Crowe'u buluşturan 'A Beautiful Mind'ın gölgesinde kalsa da, oldukça ilham verici ve etkileyici bir biyografi. Filmde Crowe'un canlandırdığı 'işi bitik' boksör James Braddock'un onuru ve aşkı için verdiği savaşı izliyoruz. Braddock'un eşi Mae'i canlandıran Renee Zellweger ve menajeri Joe Gould rolündeki Paul Giamatti de dikkat çekici performanslarıyla filme renk katıyorlar.
Amerikan tarihinin en ünlü çiftlerinden Bonnie Parker ile Clyde Barrow, Büyük Depresyon'u yaşayan, ekonomik krizin fakirleştirdiği 1930'lar ABD'sinde gerçekleştirdikleri banka soygunları ve cinayetler ile nam salmışlardı. Yönetmen Arthur Penn'in Fransız sinemasına özgü bir hassasiyetle perdeye aktardığı hikaye, başrollerde ünlü çifte hayat veren Warren Beatty ile Faye Dunaway'in performansları ile renklenen havalı bir klasik.
'Bright Star', genç şair John Keats'in ilham perisi Fanny Brawne ile yaşadığı aşk ilişkisine odaklanıyor. Yine tarihi bir aşk ilişkisini konu edinen 'The Piano'dan hatırlanacak Jane Campion'ın yönettiği filmde Keats rolünde Ben Whishaw'u, Fanny rolünde ise Abbie Cornish'i görüyoruz. Trajik aşk hikayelerinden hoşlananlara tavsiye ederiz.
'The Young Victoria', Kraliçe Victoria'nın yönetime geçtiği çalkantılı seneleri, Prens Albert ile yaşadığı aşkı ve dönemin saray çekişmelerini konu edinen bir tarihi drama. Victoria'yı canlandıran Emily Blunt'ın ilk başrolüne ev sahipliği yapan film, özellikle sanat yönetmenliği ve Oscar ödüllü kostüm tasarımlarıyla dikkat çekiyor.
Seri katil Aileen Wuornos'u bir 'canavar'a dönüştüren zorlu hayat şartlarını ve Selby adlı genç kadınla yaşadığı ilişkiyi işleyen 'Monster', Wuornos rolünde mükemmel bir oyunculuk sergileyen Charlize Theron'a Oscar ödülünü getirmişti. Doksanlarda çoğunun 'nefsi müdafaa' kapsamında olduğunu iddia ettiği cinayetleriyle gündeme gelen Wuornos'un hikayesini başarıyla aktaran filmin yönetmeni, sonradan 'Wonder Woman'ı yöneterek haklı bir ün kazanan Patty Jenkins.
Ünlü yönetmen Peter Jackson'ın 'Lord of the Rings' üçlemesinden birkaç yıl önce çektiği 'Heavenly Creatures', iki genç kızın cinayetle sonuçlanan trajik hikayesini anlatıyor. 1954'te meydana gelen ve çok sayıda filme ilham kaynağı olan olayda, ilişkilerinden rahatsızlık duyan aileleri tarafından zorla ayrılan Pauline ile Juliet ürkütücü bir intikam planı yapmış, soğukkanlılıkla işledikleri bu cinayet dönemin tutucu toplumunda infial yaratmıştı. Aynı olayı korku türünde ele alan 1971 tarihli Fransız filmi 'Mais ne nous delivrez pas du mal'i (Bizi Kötüden Koruma') de meraklılarına tavsiye ediyoruz.
romantik yonum bu icerigi sevdi izliyicem