Yurdum insanı her mevsim bir başka eğlencelidir ama kış benim favorimdir. Dünyanın birçok yerine kar yağabilir ama hiçbir yerinde böyle şeyler yaşanmaz. Kelimenin tam anlamıyla bir başkadır benim memleketim. 2 gün yoğun kar yağsın bakın neler oluyor, nasıl tipler ortaya çıkıyor.
Bu arkadaş eline profesyonel kamerasını alır, sırtına sırt çantasını takar, kar mar dinlemez her şeyin fotoğrafını çekmeye çalışır. Gün sonunda hafıza kartı dolunca binlerce fotoğraf çektiğinin farkına varınca tek tek hepsini inceleyip güzellerini ayıklar, bir güzel photoshopu'unu yapıp instagram hesabını #kar #karlımanzara #karyağıyor #karyağınca gibi içinde kar geçen tüm hashtaglerle bombardımana tutar.
Aman diyeyim kar yağınca bu arkadaşın eline telefon vermeyin! Kar yağarken ben, kar yağarken Ayşe, kar yağarken Ayşe'yle ben, kar yağarken bakkal... Gördüğü her şeyin başına kar yağarken ekleyerek çektiği Selfie'lerle Snapchat'te oluşturduğu 380 saniyelik hikayesiyle kısa filmlere kafa tutabilir, internet paketinizi bitirebilir.
Akşam televizyonda gördükleri yarın okullar tatil haberinden sonra, ertesi gün genellikle öğlen saatlerinde, küçük çocuğun sabahın köründen başlayan ısrarına babanın 'iyi be tamam' demesiyle birlikte aşağıya inip, kendi arabalarının üzerindeki karlarla kendi hallerinde eğlenen 3-4 kişilik insan topluluğu.
Bu veletler her ne kadar resimdeki gibi tatlı olsalar da kar topuyla babasının kafasını patlatmak istediği için, 1 saat sıkıp, en az taş kadar sert yapıp, nişan alma kabiliyeti düşük olduğu için (ya da babasının son anda eğilmesiyle) o sımsıkı ettiği kar topunu (kaya parçasını) bir anda kafanızda patlatabilecek korkulası tipler.
Her mahallenin serserisi vardır ve o serseriler tabi ki karı da affetmez. Hele bir de kar kalınlığı 15-20 cm olmuşsa bu arkadaşların devasa kardanadamlar, kardan pipiler yapması kaçınılmazdır. Hele bir de akıllarına kartopu savaşı yapmak gelirse, eve sağ salim dönebilmeniz adına yolunuzu değiştirin derim.
Kar yağınca yurdum insanının içindeki sanatçı daha fazla dayanamayıp ortaya çıkar ve mizahın sınırları ciddi ciddi zorlanır. Yaşı, işi, eğitimi, dili, dini, ırkı fark etmez yurdum insanı kardan adamı affetmez, yaratıcılık sınırlarını alt üst eder. Öyle iki tane büyük beyaz kar topunu üst üste dikip gözüne zeytin burnuna havuç koymakla bırakmaz anlayacağın.
Ve tabi ki kar yağınca kardan adam yapanları kadar, kardan pipi yalanlarıyla da meşhurdur benim memleketim. Bir sabah uyanıp perdeyi açtığınızda sokağın ortasında devasa bir kardan pipiyle karşılaşma ihtimaliniz hiç de düşük değildir. Özellikle okul bahçeleri veya kız yurdu önü gibi yerlerin bankosu vardır diyebiliriz.
Benim yurdum insanı özellikle orta yaş ve üzeri nedendir bilinmez ama bere takmayı çok sevmez, siyah paltosunu çeker ve sanki kar yağmıyormuş gibi çıkar dışarı. İşte bu köyün ağası gibi gezen amcalar yolda yürürken, kar tutunca suratlarına bakıp gülmemek işten bile değil. Ama bu durumu çok da abartırsak (gülmeyi geçtim, gizli gizli fotoğrafını çekmeye çalışmak falan) soğuğun da verdiği ekstra sinirle çok hoş tepki vermeyebilirler.
Hiç ama hiç anlam veremediğim bu tipler; ya yaşlı çılgın amcalar, ya da dikkat çekmek isteyen genç erkek arkadaşlardır. Ya -40 derece hava dışarıda tipiden göz gözü görmüyor siz içinize 88 kat giyinmiş marul gibi geziyorsunuz ama hala üşüyorsunuz ki bir de bakıyorsunuz yanınızdan bu tip geçiyor.
Ek Bilgi: Bir gelişmişleri kışın kar yağarken denize girerler.
Hali hazırda haftada 5 gün gittiği Starbucks'a gitmek için artık yeni bir bahanesi vardır. 2 kar tanesinin yere düşmesi yeterlidir bu arkadaş için, pencereden karın yağdığını gördüğü gibi odasına koşup ipad'ini, ipod'unu, kitabını alır; beresini takar ve koşar adımlarla en yakın Starbucks'a triplere girmeye.
Ek Bilgi: Daha cool takılmak isteyenleri; 3-5 masalı tatlış kahve dükkanlarını taşırır, kapısında sıraya neden olur.
Bu arkadaşların aynı soydan geldiği ama farklı genlere sahip olduğu düşünülmektedir. Genellikle evin salonunda olmayı tercih ederler. Kar tanesinin düştüğünü gördüğü gibi salonun bütün perdelerini açıp, koltuğu ayaklar kalorifer peteğine değecek şekilde çevirdikten sonra, haftalar önceden stokladığı nestle sıcak çikolata veya salebini yudumlarken dışarıda yağan lapa lapa karı izler. Muhtemelen arka fonda televizyonda da Number one tv veya Dream tv açıktır.
Ek Bilgi: Salepçiler kendi içerisinde, tarçıncılar ve sek sevenler; sıcak çikolatacılar da kendi içerisinde, süt koyanlar ve su koyanlar olarak ikiye ayrılır.
Cimrilikten midir, üşengeçlikten midir bilinmez ama bilinçsizlikten olduğu aşikar. 1 ay önceden kar yağacağı haberini alıp, yerde 45 santim kar görmesine rağmen yaz lastikleriyle a konumundan b konumuna varabileceğini düşünen bu tipler, araba hareket ettikten sonra 3 ila 5 dakika içerisinde kara saplanırlar.
Eminim ki her an her yerde araba itmek için bekleyen bir itici vardır. Bu arkadaşlar her ne kadar 4 mevsim 24 saat hizmet veriyor olsalar da yapılan anketlerde işlerini yaparken en zevk aldıkları anın kara saplanmış aracı itmek olduğu saptanmıştır. İnanırlarsa itemeyecekleri şey yoktur.
Memlekette kar mı yağdı, yollar buz mu tuttu, haber bültenlerinde en az 10 tane zincirleme kaza haberi görebilirsiniz. Yok freni tutmayan tır yan döndü üzerine 8 araba çıkı bunu gören otobüs de 2 minibüse çarptı... Şakası bir yana bir anlık dikkatsizlik veya gerekli tedbirleri almadan yola çıkanlar yüzünden her kış, düzenli olarak insanlar can veriyor.
Bu bilinçli insanlar yapılan çağrıları dinleyip arabasıyla çıkmak yerine toplu taşımayla ulaşımını sağlamak için evden çıkarlar. Evden çıkarlar çıkmasına da, toplu taşıma aracını bulamayınca ya da binlerce kişiyle beraber bulunca bir daha evden çıkarlar mı sormak lazım. Bardağın dolu tarafından bakacak olursak 'sürtüşme' kuvvetinin maksimum olduğu bu ortamlarda en azından üşümemişlerdir diyebiliriz.
E kar bir tek şehir merkezine yağmıyor. Hava alanı,stadyum fln dinlemiyor hepsini bembeyaz ediyor. Vallahi hal böyle olunca da uçuş rötarı olanlara allah sabır versin demekten başka bir şey gelmiyor elimizden. İptal olanlar yine şanslı ama 30 dakika rötar verip 30 dakika sonra bir 30 daha rötar vere vere hava alanında akşamı sabah edenler...
Kar yağınca ortaya çıkan belki de en anlamsız tip budur. Memlekete balkanlardan girdiği tahmin edilen ve kulaktan kulağa yurdun dört bir tarafına yayılan ve gerektiğinden fazla önem verilen (zincir takmayı 2. belki de 3. sıraya atabilecek kadar) bilginin etkisiyle, kar yağar yağmaz sanki kaldırmazsa arabası bir daha çalışmayacakmışcasına koşaraktan sileceğini kaldıran tipler.
Ek Bilgi: Gelişmişleri ertesi gün arabayı kullanmayacağını ve 1 hafta daha kar yağacağını bildikleri halde her sabah aşağıya iner, arabasını temizler, 15 dakika çalıştırıp motorunu ısıtmadan evine giderse geceleri uyuyamaz.
Bazen tee 50 km öteden yürüyüşlerinden 5 dakika sonra düşeceğini anladığımız bu tipler, zaman zaman insanı hiç güleceği olmadığı bir anda düşeni kaldırmayı unutturacak kadar hunharca güldürebilirler. Düşmesi anlık bir hareket olup, gün içerisinde rastlanması yüksek bir ihtimal olmasa da, komik düşme videoları kışın akşam haberlerinin, en az kurban bayramında kaçan kurbanlık videoları kadar klişesi haline gelmiştir.
Kar tatilini fırsat bilip memleketin ün salmış Uludağ, Kartepe, Kartalkaya veya Palandöken gibi kayak merkezlerine giderek; kayak kıyafetlerini kuşanmış, zirveden aşağıya slalom yapa yapa gelen güzide insanlar. Son zamanlarda kafalarına bağladıkları gopro ile çektikleri videoların sosyal medyada paylaşılmasıyla birlikte, evde oturanlardan küfür yemesi muhtemel tipler.
Dünyada eşi benzerine çok rastlanmasa da, memleketin her köşesinde kolayca bulabileceğiniz, kar yağınca her insan gibi kayak yapmayı isteyip belki bütçesi yetmediğinden, belki kayak yapmaya gidecek zamanı olmadığındandır bilinmez, kayak yapamayan insanlardır. Ama kesin olan bir şey varsa o da zeminin buz tuttuğunu gördüğü gibi süpermarketten aldığı poşetlerle kendisini yokuş aşağı bırakan bu insanların aldığı zevki de kayakçılar bilemez.
Kar yağınca, özellikle de okulların tatil haberini aldığımızda dünya umurumuzda olmuyor ve ertesi gün de yağsın, daha fazla yağsın ki bir gün daha tatil olsun diye yalvarıyoruz. Unuttuğumuz bir şey var; -40 derecede sokağın ortasında iki tane kartona sarılarak uyumuş, ertesi gün güneş açsa da kemiklerimiz ısınsa diye dua eden evsizler ve maalesef sayıları hiç de az değil.
Dışarıda -50 derece soğuk varken, biz oda sıcaklığında kahvemizi yudumladığımızda unutmamamız gereken bir şey daha varsa, o da sokak hayvanlarıdır. Hem yardım etmek hiç de zor değil. Onların da birer canlı olduğunun ve en az bizim kadar onların da yaşama hakkına sahip olduklarının bilincine varıp, evinizin önüne bir kap su ve biraz yemek koyarsanız eminim ki mahallenizdeki hayvanların hayatlarını kolaylaştırırsınız.