“Bu çerçevede Melih Gökçek’in Twitter üzerinden 16.02.2022’deki ‘Batum’u, Musul’u, Halep’i, Rakka’yı, Süleymaniye’yi ve Kerkük’ü Lozan’da satanlara lanet olsun… ... Bu toprakları yabancılara peşkeş çekenlerin mezarları ateşle dolsun İnşaallah…’ şeklindeki paylaşımı Lozan Barış Antlaşması görüşmelerini yürüten Türk heyetine, antlaşmayı imzalayan heyet başkanı İsmet İnönü'ye, Lozan'da barış şartlarının görüşülmesi için onu görevlendiren Mustafa Kemal Atatürk'e ve nihayet Lozan Barış Antlaşması’nı onaylayan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne aşağılayıcı bir dille yapılmış nefret dolu hakaretlerdir. Dolayısıyla Gökçek, bir şüpheli olarak, TCK mad. 301'de düzenlenen Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin Kurum ve Organlarını Aşağılama suçunu alenen işlemiştir. Gökçek bu hakaretleriyle aynı zamanda 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun'un 1 ve 2'nci maddelerini de açıkça ihlal etmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin üzerinde yükseldiği kurucu ruha ve değerlere sahip çıkmak, onları olabilecek en güçlü biçimde korumak ve savunmak kutlu ve yüce Meclis çatısının altında Türk Milleti adına bulunan bizlerin en temel ve bağlayıcı görevidir. Bu suç duyurusunu TBMM Başkanı Sayın Şentop'un yapmasını bekledim, ama görevini ihmal etti. Bu nedenle bu suç duyurusunda bulunmakla kendimi hayatımın en onur verici görevlerinden birini icra etmiş sayıyorum. Açıklamamın ekteki suç duyurusu görseliyle birlikte Milletimizle paylaşmaktan da onur duyuyorum! Yaşasın Lozan! Yaşasın Montrö!”
İki ayyaş sözü hala duruyor ortada. O söz de yedirilmeli sahibine.
Makama saygı diye Erdoğan'a toz kondurmayan meczupların söz konusu İsmet Paşa ve M. Kemal olduğunda makama saygısı!
Ulan ona bakarsak Ortadoğunun tamamı bizim olmalı o zaman. Birileri çıkıp "SAVAŞI KAYBETTİN" demesi lazım. Savaşı kaybettik artık bununla yüzleşin. Sevr'i kabul etmeye çalışan bir Osmanlı hükümeti vardı gidip Sevr haritasına bakın anadolunun bir kısmı ve karadenizden ibaretti. Türkleri anadoluya sıkıştırmak ve sonrasında buradan kovma projeleriydi. Şu an Edirne'nin bile bizde olmasına tahammül edemiyorlar. Atatürk'ün başlattığı kurtuluş savaşıyla kaybedeceğimiz pek çok toprağı elimizde tutmuş olduk. İşte o adam ve devrimleri olmasa o zaman değerini anlayacaktınız. Yani siz adamın yaptıklarını görmezden gelip "niye daha fazlasını yapmadı" diye yakınıyorsunuz.