'Apartın yanında bir çay ocağında beklediğini' belirten bir mesaj da attı. Mustafa, o çay ocağına geldiğinde Orhan'ı bulamadı. Mustafa beklerken Melek aparttan çıktı. Mustafa yanına gitti ve konuşmak istediğini söyledi. Ancak Melek kabul etmedi. Mustafa ağlamaya başlayınca Melek ona üzülüp konuşmayı kabul etti. Beraber yürüdüler ve ilerdeki bir duvarın üzerine oturdular. Mustafa silahını çıkardı ve Melek'in kafasına üç kurşun sıktı. Polisler kendisini yakaladığında 'Bu namus meselesi' diye bağırmaya başladı.
Soruşturmada tanık olarak dinlenen S.A. da Melek'in başka erkeklerle para karşılığı birlikte olduğu iddiasının bir iftira olduğunu söyledi. Polis kayıtlarında da Melek'in böyle bir eylemi olduğuna dair kayda rastlanmadı. Savcı da şu değerlendirmeyi yaptı: 'Orhan Vatansever, Mustafa'ya ablasının namusunu ilgilendiren konularda olumsuz, tahrik edici bir üslupla, Mustafa üzerinde yoğun baskı oluşturacak şekilde art arda mesajlar yazdı. Melek'in para karşılığı başka erkeklerle ilişkiye girdiği (iddiasını) üzerine basa basa yazdı. Melek'in fotoğraflarını ailesine gönderdi. Gönderdiği mesajlar, fotoğraflar ve olumsuz yorumlarla Mustafa üzerinde yoğun bir baskı oluşturdu. Mustafa'nın zihnine ablasını öldürme düşüncesini ilmek ilmek işledi. Melek'i ustaca kardeşi Mustafa'ya öldürttü.'
Namus naraları atarak kardeşlerini annelerini kızlarını öldürürler! Sonra kendileri gidip başkalarının namusu ile sevgili olmaya çalışırlar, yatmaya çalışırlar! Yatarlarsa kadın orspu olur, yatmazsa "öfff bu Türk kızları kendini bulunmaz hint kumaşı sanıyor!" olur.
madem çok delikanlı namuslu bir kardeşsin ablanı bu zor duruma sokanları vursaydın, ama tabi korumasız, güçsüz, ailesinin bile sahip çıkmadığı birisini öldürmek kolay gelmiştir
Ülkede böyle hukukçu kaldı mı dedirten olay. Bu savcının adını verin bütün ülke tebrik edelim, arkasında duralım.