Mehtap Yavuz Yazio: Karanlıkta Hapsolmuş Müze Eserleri Yolunu Nasıl Bulur?

Kendi varlığımızı, birçok farklı değişken ile birlikte, yaşadığımız/doğduğumuz bölgelerin kimliklerinin bize ve kendi kimliğimizin de bölgeye karıştığı organik bir etkileşimin sonucunda yaratıyoruz.

Tarih içinde, bu sebeple, herhangi bir zaman diliminde oluşturduğumuz tüm nesneler, işlevlerinin ötesinde doğdukları bölgenin o güne kadar biriktirdiği karmaşık kimliği yansıtıyor.

Bir nevi her nesne yaratıldığı zamanın hikayelerinin de anlatıcısı görevini üstleniyor. Bin yıllar önce yapılan bir tanrıça figürünün bugün müzelerde bize anlatmaya çalıştığı durum tam da budur. Zaman içinden sıyrılıp, bugüne ulaşmak için yapılan bu büyük çaba, belirsizliğin içinden doğmuş ve yine hiçliğe giden insanoğlunun köklenme ve varlığına referans noktaları bulma amacı taşıyor olabilir. Böylelikle insan tarihini ve geçmişini daha fazla hissedilip, bugünün dokusuyla kendine bir varoluş yaratabiliyor.

Peki ya bu müze eserlerine ulaşamamak boşlukta mı bırakır bizi? Görme eylemi üzerine kurulu bir dünyada görmemek ve bu nesnelere ulaşamamak referanssız ve köksüz kalmak anlamına mı gelir? Peki bu sebeple görme engelli bireyler müzelerden faydalanamadığı için var oldukları coğrafyaya aitlik duygusunu geliştiremez mi? Bu sorgulamalardan referans ile müzeleri erişilebilir yapmak için yola çıkan Bongo Art Project sosyal girişiminin, ilk uygulaması olan Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ndeki Türkiye’nin görme engelli bireyler için ilk müze Eğitim ve Deneyim Alanına daha yakından bakalım istedim.

Erişebilen Müzeler Neden Önemli?

Müzelerin arkeoloji ve sanat müzelerinden ibaret olduğu yaygın kanaatin aksine, bilimin, tabiatın, tarihin, coğrafyanın öğrenildiğini yaşayan eğitim alanları olduğunu hatırlayarak başlayalım. Tarihin canlı aktörleri olan müze eserlerinin yüzyıllar boyunca çeşitli badirelerden geçtikten sonra bizlere tüm öykülerini aktardığı alanlardır. Bir bakıma zamanın şahitlerinden zamanı dinlemek gibidir. Peki aktarım dillerini doğru kurgulamak ve müze iletişimlerini erişilebilirliği neden önemli? Türkiye’deki ve dünyadaki müzelerin büyük bir çoğunluğu, görebilen bireyler düşünülerek tasarlanıyor ve uygulamaları da bu doğrultuda yapılıyor. Böylesi bir durum, doğal olarak, görme engelli bireylerin müzelerden yararlanabilmesini engelliyor. İçinde bulundukları coğrafyaya, tarihe, bilime ve sanata erişemeyen görme engelli bireyler bu nedenle, kendi kökleri/kökenleri ile bağ kuramıyorlar. Beraberinde bu durum sadece görme engelli bireyleri değil sağlıklı tüm bireylerin de bilgiye erişimine engel oluyor.

Bu bilinçle kurulan  ‘BONGO ART PROJECT’ Sosyal Girişimi, son 7 yıldır dünyadaki müzeleri ziyaret eden bir iç mimar olan Çiğdem Aslantaş tarafından 2.5 yıl önce başlatılan, süreç boyunca 8 kişilik bir ekip ve onlara mentörlük yapan 2 danışman ile sürdürülen ve müzelerin herkes için erişilebilir olması amacıyla kuruluyor. İlk uygulamalarını 100 yıldır bu coğrafyadaki müzelerden faydalanamayan görme engelli bireyler için başlatıyorlar. Devamında işitme engelli ve sağır bireyler, fiziksel engelli bireyler için uygulamalarının peyder pey katıldığı herkes için müzeler mottosu ile yola devam ediyorlar.

Neler yapılmış?

Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin kuruluşunun 100. Yılında, müzenin görme engelli bireyler için erişilebilir olması amacıyla eserleri; replikalarla dokunulabilir, sesli betimlemelerle işitilebilir ve teknolojik entegrasyonlar ile daha geniş spektrumda algılanabilir hale getiriyorlar. Böylelikle Türkiye’nin İlk Görme Engelli Müze ‘Eğitim ve Deneyim Alanı’nı Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde kurmuşlar. İlk uygulamalarını çözümü somut olarak gösterebilmek adına gönüllü olarak ve ayni destek kabul ederek, kamu-özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarından 23 paydaşı bir araya getirerek, 2.5 yıl süresince çalışarak hayata geçiriyorlar. 

Süreç içinde, Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde tarih öncesi dönemlere ait küratörlerce seçilen 22 ikonik eser, öncelikli olarak yüksek çözünürlüklü tarama cihazları ile 3 boyutlu olarak taranıyor. Ardından 3D çıktıları alınarak sarı renklere boyanan replikalar, sesli betimlemeler ile destekleniyor. Braille alfabe ile yazılan açıklamalar, 2 boyutlu kabartma görseller ve eserlerin orijinal malzemeleri ile anlatımlar destekleniyor. Dijital tabletlerin ve özel yazılımlar ile az gören bireyleri de kapsayan çok duyulu bir görme engelli koleksiyonu oluşturuluyor. Tasarlanan mimari alanda, oluşturulan eğitim atölyeleri ile de deneyimlenen eserlerin yeniden üretimlerinin yapılması planlanıyor.

Ulusal ve Uluslararası Takdir ve Ödüller Alınmış!

Bongo Art Project çeşitli ulusal ve uluslararası takdir ve ödüllere layık görülüyor. İlk olarak Paris'te Avrupa Kalkınma Bankası'nın(CEB) açmış olduğu 'Sosyal İnovasyon' yarışmasında  Avrupa'nın en iyi 7 proje fikrinden birisi, Almanya Büyükelçiliği'nin 'Sürdürülebilir Gelecek' yarışmasında 1320 proje arasından Türkiye 2.si, beraberinde ise girişimimin kurucusu olarak Çiğdem Aslantaş Google ve Mediacat tarafından Türkiye'nin Geleceğini Farklı Yaratan 15 Genç Kadın Liderinden birisi ve Garanti Bankası’nın 2021 yılında Yılın Sosyal Girişimci finalistlerinden birisi seçiliyor.

Nasıl devam edecekler?

Girişimin sürdürülebilirliğinin desteklenmesi ve sivil toplumda daha aktif rol alabilmesi için sivil toplum kuruluşu olarak “BONGO Yeni Nesil Müzeler Geliştirme Derneği' ni de kuruyorlar. İlk uygulamaları olan Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin domino etkisi yaratmasını ve diğer engel gruplarını da içine alarak daha erişilebilir müzeler olarak Türkiye’deki 690 müzede ulaşabildikleri her noktayı dönüştürmek hedefiyle yola devam ediyorlar. 

Girişim hakkında daha fazla bilgi almak için Instagram sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Mehtap YAVUZ

Popüler İçerikler

Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
Zoru Başardık: Karadağ'a Üç Puan Hediye Eden Milli Takım'a Gelen Tepkiler
Bahis Reklamı ve Teşvik İçin Soruşturma Başlatılmıştı: RTÜK Başkanı TV8 İçin İnceleme Başlatıldığını Açıkladı!