Çin’de görülen boşanmaya yönelik eğilim, muhtemelen artan ev içi şiddetle açıklanabilir. Evlilik kapalı bir sistem olduğundan sistemin sağlıklı devam edebilmesi için yalnızca olumsuz olayların olmaması yetmez, aynı zamanda olumluları da artırmak gerekir.
Karantina günlerinde eşlerin birbirlerine gösterdikleri ilgi ve şefkat, ilişkilerinin güçlenmesini sağlayabilir. Birbirlerine hoşgörü gösterme, güven duygusunu yeniden kazandırma, hatta affetmeyi öğrenme zamanlarıdır zor zamanlar. Belki sevdiklerini yapmanın yanı sıra, yaptıklarını sevmeyi öğrenmek içinde bir fırsattır Korona zamanları. Daha da önemlisi evliliğin rutinin içinde mutlu olabilme sanatı olduğunu öğrenme ve hayallerini değil, birlikte olduğu kişiyi tanıma ve sevme zamanıdır Korona günleri.
Bazen de tüm çabalara rağmen hiçbir şeyin yolunda gidemeyeceğini anlama zamanı olabilir Korona günleri. Birlikte yaşama kararı almak, her zaman birlikte yaşlanabilmeyi gerektirmeyebilir. Bazen müzik bitmiştir ve danstan vazgeçmeyi öğrenmek de gerekir. Ancak çiftler sorun çözmeyi öğrenmenin çok kısa sürede gerçekleşemeyeceğini bilmelidirler. İlişkilerinin sorunlu olduğunu bilmek, vazgeçmek için değil sorun çözmeye başlamak için iyi bir nedendir. Olağan zamanlarda sistemin dışında aranan çözüm arayışlarının evde kalma zamanlarında sistemin içinde bulunması oldukça mümkündür. Zor zamanlar ilgi, şefkat ve sevecenlikle anlamlı zamanlara dönüşebilir.
Sıcağı, üşümenin ne olduğunu öğrendiğimiz için severiz. Işığı ise karanlıkta kalmanın ne olduğunu bildiğimiz için. Bazen mutsuzluk ileride yaşanılabilecek mutluluğun itici gücü olabilir. Konfor alanından çıkmış insan daha vahşi olabileceği gibi daha sevecen, daha yaratıcı ve daha insancıl da olabilir.
(Kaynak: Prof. Dr. Mehmet Sungur “Belirsizlikle Barışmak Kaygı ve Endişeyi Yönetmek”)