Mehmet Zihni Sungur Yazio: Uzun Süre Evde Kalma ve İlişkiler

Evde geçirilen sürenin uzadığı bir zaman diliminde herkesin kendisine sorup yanıtını dürüstçe vermesi gereken temel sorulardan biri de belirsizliğin uzadığı ve evde kalma süresinin tahmin edilemez olduğu bir süreyi gerçekten yalnız başına mı yoksa hayatında anlamlı yeri olan, bağ kurduğu ve önem verdiği bir kişiyle mi geçirmeyi tercih edeceğidir? 

İnsanla virüs arasındaki savaşın kaçınılmaz bir evresi olan evde kalma ve karantina zamanları doğal olarak ilişkilerin gözden geçirilmesini gerektirecektir. Evlerde izolasyonun evlilik ya da birliktelikler üzerine olan etkilerinin çeşitli karikatür ya da eğlenceli söylemlerle aktarıldığı bir zaman diliminden geçiyoruz. Bu anlaşılır bir durumdur, çünkü evlilik ve yakın ilişkiler gibi hassas konular bazen ciddi konuşmak için fazla ciddi kalabilir

Aynı deneyimden geçen bazı ülkelerde boşanma başvuruların arttığına dair çeşitli söylemlerin mevcut olduğunu hepimiz duyduk.

Gerçekten de Korona günleri eşlerin birbirleri ile her zamankinden daha çok vakit geçirdikleri ve birbirlerinin itici taraflarıyla daha çok yüz yüze geldikleri bir zaman dilimidir. Eşlerden birinin diğerini ya da her ikisinin de birbirlerini eleştirdikleri bir zaman dilimi olabilir Korona günleri. Belki de ilk kez birbirlerinin yemek yerken çıkardıkları çiğneme seslerini, tuvalet kağıdı gibi tüketim maddelerini nasıl müsrifçe kullandıklarını, odalarda gereksiz olarak açık bırakılmış olan ışıkları kapatmak gibi bir sorumluluk almadıklarını, hatta buzdolabındaki tüketim ürünlerinin ne kadar dikkatsizce ve mantıksızca yerleştirildiğini fark ettikleri zamanlardır Korona günleri. Sonuçta evde kalmak, bizi kendi gerçeğimizle yüzleştiren ve birbirimizin insani zaaflarını görüp onlara nasıl tepki vereceğimizi belirleyeceğimiz zamanlardır. İnsanın kendi gerçeğiyle yüzleşmesi bazen acı olmasına rağmen her zaman iyi bir öğretmendir. 

Tahmin edilmesi güç bir süreyi evde birlikte geçirmek durumunda kalan çiftler bu zamanı ilişkilerini baltalayarak ya da geliştirerek geçirebilirler. Salgın öncesi zamanlardaki düzenin değiştiği ve yeni yaşam biçimlerinin oluşturulması gereken günler olabilir Korona günleri. Çocukların okuldan uzak, ancak okul sorumluluklarından uzak kalamadığı bu günlerde bu sorumluluğu üstlenme konusuyla ilgili önceden alınan rollerde değişikliklerin gerekebileceği, sosyal medya ya da telefon ile geçirilen zamanın eşlerden birinde daha çok rahatsızlık oluşturabileceği, cinsel yaşamın daha sık sorgulandığı, iletişimin niteliği üzerinde yorumların daha çok yapıldığı bu süreçte dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar vardır. Bunlardan biri, her iki eş için de mevcut olan kaçınılmaz kaygı ve belirsizliğin oluşturduğu sıkıntının her bir eş tarafından farklı yönetilebileceğidir. Eşler birbirlerinin stresle başa çıkma yöntemini eleştirmeye başladıkları zaman, birbirlerinin farklılıklarından rahatsız olduklarını da dile getirmiş olurlar. Ne var ki farklılık nasıl algılandığına bağlı olarak zenginlik ya da fakirlik olarak yaşanabilir. Farklılıklarda anlam bulmak, benzerliklerde ise güven duymak uzun süreli ilişkilerde en temel gereksinmelerden biridir. 

Eleştiriler, niyete bağlı olarak olağan zamanlarda bile yıpratıcı olabilmesine karşın kriz zamanlarında tamamen yıkıcı olabilir. Belirsizlik zamanlarında partnerinizle dost olmak ve barış içinde yaşamak istiyorsanız önce eleştirel olmaktan vazgeçmelisiniz. Eleştiri yapacaksanız en azından arkasındaki niyetin olumlu olduğundan ve iyi bir biçimde ifade edildiğinden emin olmalısınız. Aslında belki de yeni bir “nezaket protokolü” oluşturmak için en uygun zamanlardır korona günleri. Eşlerin birbirleri için yapılanları görüp teşekkür ettikleri, birbirlerine daha anlayışlı, daha cömert ve daha nazik olabilmeyi öğrendikleri ve birbirleriyle daha çok paylaşım ve dayanışma içinde olmayı öğrendikleri zamanlar olabilir bu zor zamanlar.

Eleştirel olmaktan öteye giden çeşitli ev içi şiddet türleri ise hiç yapılmaması ve tolere edilmemesi gereken durumlardır.

Çin’de görülen boşanmaya yönelik eğilim, muhtemelen artan ev içi şiddetle açıklanabilir. Evlilik kapalı bir sistem olduğundan sistemin sağlıklı devam edebilmesi için yalnızca olumsuz olayların olmaması yetmez, aynı zamanda olumluları da artırmak gerekir. 

Karantina günlerinde eşlerin birbirlerine gösterdikleri ilgi ve şefkat, ilişkilerinin güçlenmesini sağlayabilir. Birbirlerine hoşgörü gösterme, güven duygusunu yeniden kazandırma, hatta affetmeyi öğrenme zamanlarıdır zor zamanlar.  Belki sevdiklerini yapmanın yanı sıra, yaptıklarını sevmeyi öğrenmek içinde bir fırsattır Korona zamanları. Daha da önemlisi evliliğin rutinin içinde mutlu olabilme sanatı olduğunu öğrenme ve hayallerini değil, birlikte olduğu kişiyi tanıma ve sevme zamanıdır Korona günleri.  

Bazen de tüm çabalara rağmen hiçbir şeyin yolunda gidemeyeceğini anlama zamanı olabilir Korona günleri. Birlikte yaşama kararı almak, her zaman birlikte yaşlanabilmeyi gerektirmeyebilir. Bazen müzik bitmiştir ve danstan vazgeçmeyi öğrenmek de gerekir. Ancak çiftler sorun çözmeyi öğrenmenin çok kısa sürede gerçekleşemeyeceğini bilmelidirler. İlişkilerinin sorunlu olduğunu bilmek, vazgeçmek için değil sorun çözmeye başlamak için iyi bir nedendir. Olağan zamanlarda sistemin dışında aranan çözüm arayışlarının evde kalma zamanlarında sistemin içinde bulunması oldukça mümkündür. Zor zamanlar ilgi, şefkat ve sevecenlikle anlamlı zamanlara dönüşebilir.  

Sıcağı, üşümenin ne olduğunu öğrendiğimiz için severiz. Işığı ise karanlıkta kalmanın ne olduğunu bildiğimiz için. Bazen mutsuzluk ileride yaşanılabilecek mutluluğun itici gücü olabilir. Konfor alanından çıkmış insan daha vahşi olabileceği gibi daha sevecen, daha yaratıcı ve daha insancıl da olabilir.  

(Kaynak: Prof. Dr. Mehmet Sungur “Belirsizlikle Barışmak Kaygı ve Endişeyi Yönetmek”)

Popüler İçerikler

Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı