Hatta bu sinyallerin gücü konuya inanma derecesi ile doğru orantılıdır. Faydalı olacak bir ilaç veya uygulama için olumsuz beklenmedik etki, üzüntü verici bir şanssızlık olarak karşımıza çıkıyor. O yüzden bilimin sunduğu kanıtlara inanmayı tercih ederek doktorunuzun size sunduğu reçeteyi uygulamak, sağlıklı sonuca ulaşma anlamında en akılcı yaklaşım olacaktır.
Bu dönemde bana bir kardiyolog olarak en çok şu sorular geliyor; aşı kalp krizine yol açıyor mu, kan pıhtılaşması yapıyor mu? Bunun için çevreden duyulan bazı olumsuz örnekler de kanıt olarak sunuluyor. İstatiksel olarak böyle bir veri olmamasına, bu konuda yeterli ikna edici açıklamalar yapılmış olmasına rağmen bunun olacağını varsayan kuşkulu insanlar çoğunlukta. Hasta yoğunluğu oldukça fazla bir kardiyoloji merkezinde çalışıyorum. Türkiye’de bugüne kadar 150 milyon aşı uygulandığına göre, istatistiksel veriler haricinde gözlemsel olarak da en azından aşıya bağlı kalp krizi veya kan pıhtılaşması vakalarında sıra dışı bir artış görmeliydik, öyle değil mi? Bizim kendi verilerimizde de bir değişkenlik yok!
Kalp krizinin, kanda pıhtılaşmanın veya başka bir akut rahatsızlığın aşı dönemine “tesadüfi” denk gelmesi ise mümkündür ve bu maalesef yanlış yoruma müsait bir durum olmaktan kurtulamaz. Bunun ötesinde, olumsuz komplikasyonlara gönülden inanmanın getirdiği bir “nosebo” etkisinin de ek katkısı gözden kaçırılmamalıdır. Haydi herkes aşıya!...
çok güzel yazmışsın, teşekkür ederim. okurken hem keyif aldım hem de yararlı bir bilgi öğrendim. 😁