Mehmet Vefik Yazıcıoğlu Yazio: Nosebo

Plasebo’yu çoğumuz biliriz. İlaç özelliği taşımadığı halde bunu içersem bana yararlı olacak inancı ile alınan herhangi bir “inaktif” maddenin yarattığı olumlu sonuç demek. Bir ilacın ruhsat alabilmesi ancak plaseboya üstün olması ile mümkündür. Bunun bir de tersi durum var; Nosebo! 

Yani bu bana zarar verecek inancı ile alınan bir maddenin sizde beklediğiniz yan etkiyi oluşturması. Bu genelde ilaç için tanımlanmış bir kavram olsa bile geçirilen bir hastalığın beklenmeyen yan etkisi olarak da görülebilir.

Dünya sağlık gündeminin hala bir numaralı sorunu olan Covid-19 enfeksiyonunda son dönemde yine artış yaşanıyor.

Ve şimdi bilim kurulu tarafından yeniden hatırlatma aşısı önerildi. 

Çocuklarımızın doğumundan itibaren bütün aşılarını itiraz etmeden bugüne kadar gönül rahatlığı ile yapan bizler, Covid aşısına karşı nedense kuşkuyla yaklaşmayı tercih ediyoruz.

Bunun sebepleri şunlar; insanların yeni koşullara adapte olma zorluğu ve yaşanılan stres, yüksek bulaşma riski korkusu, doğru bilgiye ulaşamama ve bilgi kirliliği, aşı karşıtı olmanın sosyal aidiyet duygusuna dönüşmesi ve konuyla alakalı sosyal medyada yayılan olumsuz haberler. Pandeminin 2,5 senedir tüm yaşam alanlarımızı derinlemesine etkilemesi ile ortaya çıkan bilinçaltı stres, bu tip yaklaşımların ana nedenidir ve bu, insanlarda her olumsuzluğa ortak bir suçlu bulma refleksi yaratmaktadır.

İnsan beyni aslında bir mucizedir. Neye inanırsa onu gerçekleştirmeye yönelik birtakım sinyaller üretir.

Hatta bu sinyallerin gücü konuya inanma derecesi ile doğru orantılıdır. Faydalı olacak bir ilaç veya uygulama için olumsuz beklenmedik etki, üzüntü verici bir şanssızlık olarak karşımıza çıkıyor. O yüzden bilimin sunduğu kanıtlara inanmayı tercih ederek doktorunuzun size sunduğu reçeteyi uygulamak, sağlıklı sonuca ulaşma anlamında en akılcı yaklaşım olacaktır. 

Bu dönemde bana bir kardiyolog olarak en çok şu sorular geliyor; aşı kalp krizine yol açıyor mu, kan pıhtılaşması yapıyor mu? Bunun için çevreden duyulan bazı olumsuz örnekler de kanıt olarak sunuluyor. İstatiksel olarak böyle bir veri olmamasına, bu konuda yeterli ikna edici açıklamalar yapılmış olmasına rağmen bunun olacağını varsayan kuşkulu insanlar çoğunlukta. Hasta yoğunluğu oldukça fazla bir  kardiyoloji merkezinde çalışıyorum. Türkiye’de bugüne kadar 150 milyon aşı uygulandığına göre, istatistiksel veriler haricinde gözlemsel olarak da en azından aşıya bağlı kalp krizi veya kan pıhtılaşması vakalarında sıra dışı bir artış görmeliydik, öyle değil mi? Bizim kendi verilerimizde de bir değişkenlik yok! 

Kalp krizinin, kanda pıhtılaşmanın veya başka bir akut rahatsızlığın aşı dönemine “tesadüfi” denk gelmesi ise mümkündür ve bu maalesef yanlış yoruma müsait bir durum olmaktan kurtulamaz. Bunun ötesinde, olumsuz komplikasyonlara gönülden inanmanın getirdiği bir “nosebo” etkisinin de ek katkısı gözden kaçırılmamalıdır. Haydi herkes aşıya!...

Popüler İçerikler

Kızılcık Şerbeti'nde Giray'ı Canlandıran Kaan Taşaner Dizide Rol Almaktan Duyduğu Pişmanlığı İtiraf Etti
Narin Güran'ın Babası Arif Güran İlk Mahkeme Sonrası Konuştu: "Kızımı Nevzat Bahtiyar Katletti"
Apar Topar Çıkarılmışlardı: Kızılcık Şerbeti'nde Giray ve Heves Ayrılığının Gerçek Nedeni Ortaya Çıktı
YORUMLAR
28.07.2022

çok güzel yazmışsın, teşekkür ederim. okurken hem keyif aldım hem de yararlı bir bilgi öğrendim. 😁

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ