Mehmet Vefik Yazıcıoğlu Yazio: Bir Zar Kadar Uzak

Yaşamın çalışan sistemleri, kendine özgü bir “zar” ile çevrilidir. Mesela atmosfer, dünya için bir hava zarıdır. Anne karnındaki bebeği dış ortamdan ayıran “amnion kesesi” de bir zardan ibarettir.  Kalbimiz de diğer organlarımız gibi bir zar ile çevrilidir.  

Kalp, otomatik olarak çalışabilen, anne karnında yaşamın startını veren, duruşuyla da yaşam denilen serüvenin bittiğini tescilleyen, gece gündüz ara vermeden çalışan mucizevi organımızdır. Kalbin antik çağlardan beri üzerine derin anlamlar yüklenmiş, evrenin büyük yaratıcısının bedenimizdeki en önemli iletişim odağı olduğu üzerine birçok algı ve inanç zaman içinde gelişmiştir. Çünkü yaptığı iş o kadar naziktir ki 3-5 saniye görevinde tutukluk yapsa beden devrilir, baygınlık geçirirsiniz. Görevini saniyeler içerisinde bile terk etme lüksü olmayan bir yaşam makinesi tabi ki vücudumuzun efendisi olmaya layıktır.

Beyin ise bilinçtir, yaşadığımız dünyanın kurallarını anlayıp özümser ve ona göre emirler üretir.

İnsanı insan yapan değerdir, görünen insani farkların ilk ve ana nedenidir. Onun hasar görmesi için ise 3-4 dakika oksijensiz kalması yeterlidir. Beyin ölümü denilen hadisede beden neden ölmez? Çünkü kalp ölmemiştir! Demek ki, yaşamdan, yaşam sonrasına geçişin pasaport mührünü kalp vuruyor! Saç, tırnak, kemik haftalarca ölmez mesela… Ama kalp öldüyse yaşamın öte tarafına geçilmiştir artık, geri dönüş yoktur.  

Ben kalbi durduktan sonra masajla yaşama geri dönen sayısız hasta gördüm. Bunlar içerisinde enteresan çarpıcı hikayelere de rastladım. Kalbin işi o kadar nazik, o kadar sihirlidir ki, kalbi besleyen ana damarın %99’a kadar tıkanması sürecinde yaşam, pamuk ipliği inceliğindeki bir açıklıkla devam edebilir. Kalp, bu kadar sabırlı ve özverili bir misyonu hayat boyu devam ettirir. Tüm kardiyologlar bunu rutinde çok sık yaşar, alışıktırlar, ama bir taraftan da hayretlerini de gizleyemezler. Pamuk ipliği inceliği ile yaşama tutunmak ne kadar naif bir durum ise, yaşam ile yaşam sonrası arasındaki geçişin de bir “zar” inceliğinde olduğunu kabul etmek yanlış olmaz.  

Yaşamın kıyısında görev yapan biri olarak, yaşamın kıyısındaki bu zarda takılıp geri dönenlerle, hatta bunu birden fazla yaşayanlarla bile karşılaştım. Bir kere, ölüme kayışın güzel bir duygu olduğunu çoğundan sıkça duyarsınız. Astral seyahat hikâyelerinde olduğu gibi bedenini yukarıdan izlediğini anlatan hastam oldu. O an zaman sizin için daralır, sıfırlanır, ama bazen de genişler ve sizi yeniden kavrar. Çünkü yaşam var ise, “zaman ve ritim” onunla beraberdir. Kalbin zaman ve ritme bağımlı bir organ olması, yaşam vazifesini kendi omuzlarında taşıdığını ne de güzel anlatıyor bize!.. Biz şuan bir yaşam tünelindeyiz, ve bir gün bu serüven tünelin sonunda bitecek… Ve biz pamuk ipliği kadar naif bir yoldan, belki de zar inceliği uzaklığındaki yaşam sonrası döneme geçeceğiz.  

Covid enfeksiyonu, son zamanlarda beklenmedik ani ölümlerin sebebi haline gelmiştir. Bunun nedenleri, ağır zatürreye bağlı solunum yetmezliği, embolik olaylar, iç organ tutulumları, kalp kası iltihabı, kalp yetmezliği ve bu hastalığın tedavisinde kullanılan bazı ilaçların ritim bozukluğuna yol açmasıdır. Bir meslektaşımızın 14 günlük Covid tedavisini evde geçirdikten sonra, işe başladığı gün aniden hayatını kaybetmesi olayı da bu virüsün nasıl beklenmedik kötü sonuçlara gebe olduğunu göstermektedir. Görünen o ki, Covid, 2020’den itibaren ölümcül hastalık sıralamasında damar sertliğine bağlı kalp krizi ve ani kalp durmasının zirvedeki yerini zorlamaya başlamıştır.

Sevgi, kalbe atfedilen bir kavramdır. Çünkü yaşam, kan pompalayan etten bir organın, vazifesinin ötesinde taşıdığı sevgi ile anlam kazanır ve yücelir.

O yüzden sevgi, her zaman kalbin hanesine yazılmıştır, beyinde hissediliyor olmasına rağmen!.. Bu yüzden diyorum ki, yaşamı ve kalbinizi sevmelisiniz. Sağlığınız için gerekli tedbirleri aldıktan sonra da kalbinizi sevgiyle beslemelisiniz. Çünkü sevgi; zaman ve mekândan bağımsız ve bahsettiğim bu “zar”ları değişmeden aşabilen tek ölümsüz iletişim kaynağımızdır. Lütfen, kalbinizden sevgi eksik olmasın!..

Popüler İçerikler

Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
Tolunay Kafkas, "El Sıkmama" Olayına Müdahil Oldu: Hedefinde Volkan Demirel Var
HTŞ Lideri Colani Kadına Başını Örtme Talimatı Verdiği Videoyla İlgili İlk Kez Konuştu