Bu durum insanın zihninde ihtiyaca dair bir delik açar. Ondan sonra da ne zaman o ihtiyaç oluşursa beyin o delikten kolay yolu bularak teknolojiye tekrar ihtiyaç duyar. Daha sonra tekrar ve tekrar, ta ki eski alışkanlık yok olana kadar. Sonra da insan kendi fiziksel ve zihinsel becerilerini unutup teknolojiye bağımlı hale gelir. Bu beynin küçülmesiyle tam olarak aynı şeydir.
Bunun en basit kanıtı sizin zihninizdedir. İnsan için teknoloji sadece kendisi doğduktan sonra bulunan şeyler gibi gelir. Kendi doğduğunda var olan her şey zaten doğal olarak vardır gibi gelir. Örneğin ampul bir teknoloji ürünüdür ama ben doğduğumda evlerde ampul vardı. Bu yüzden ampul benim için teknoloji değil. Ancak telefonlar yoktu onlar benim için teknolojidir.
Şimdiki çocukları düşünün cep telefonu onlar için teknoloji bile değil. Emin olun telefonsuz hayat hakkında hiçbir şey bilmiyorlar. Onların normali bu. İşte teknoloji bu şekilde normalleşerek onsuz bir hayat olmayacağı yönünde bizi inandırır. Şimdi de dozunu arttırarak işe, sohbetlere, arkadaş görüşmelerine, aile birlikteliğine bir kısa yol oluşturuyor.
Pandemi belki de omicrondan sora bitecek belki biraz daha uğraştırır bizi bilmiyorum. Şimdi de başımıza metaverse meselesi çıktı. Beynimiz için bir başka kısa yol daha oluşmadan önce çok acil bir şekilde herkesi teknoloji detoksuna çağırıyorum. Eğer bütün ikili ilişkilerimizi, sevgilerimizi, dokunmalarımızı bu distopyanın içine gömerek teknoloji aracılığı ile paylaşmaya alışırsak bu bir felaket olur. Çünkü dokunarak, paylaşarak, sarılarak birbirimizi terapi ettiğimiz seansları kaybedip daha sağlıksız, heyecansız, sevgisiz insanlara dönüşeceğiz…
Instagram
Facebook
Twiitter
Linkedln