Mehmet Ali Deniz Yazio: Mutsuzluğun Anatomisi

Modern dünyanın dilinden düşürmediği ne büyük sözdür mutluluk. Ona ulaşmak için koşsan kaçıyor, yarışsan başkası kazanıyor, kazansan hemen bayatlıyor. Neresinden tutacağını bilemediğin bir şey hayatını var ettiğin her yerden sana sesleniyor. Nasılsın?

"İyiyim." Ne zaman bu sözü duysam zihnimdeki anlam kuşağından bir yıldız kayar ve hiçbir renk ile temas etmeden karanlıkta kaybolur.

İyiyim içimde anlamını bulamamış bir söz olarak kalıverir. Anlamını yitirmiş, içi boşaltılmış bu söz ne anlama geliyor? Sorardım eskiden iyiyim % kaç iyisin demek diye. Cevaplara baktım, kimi %50 diyor kimi %70. Sonra baktım onlar da nasıl olduklarını bilmiyor. Vazgeçtim.

Daha acısı ise mutluluğun nasıl bir şey olduğunu da kimse bilmiyor. Biraz ben anlatayım da öğrenelim.

Mutluluk geriye dönük bir algıdır. Beynimiz şu an mutlu olduğunu hissedemez. Çünkü beyin yaşamaya çalışmakla meşguldür. Yaşamaya çalışmak çok zordur ve bunu başarmak için vücut ile sürekli konuşması gerekir. Bu yüzden mutluluk gibi karmaşık bir şey ile uğraşamaz. Onun yerine haz denilen daha basit bir şeyi takip eder. Bir eylemde haz varsa beyin onu seçer haz yoksa ondan kaçar. Haz beyin için zevkli ve güvenli bir dosttur ama kısa sürelidir. Bu sürekli tazelenmesi gereken çıkar ilişkisi üzerine kurulmuş bir dostluktur. Bu yüzden hazlar üzerine kurulmuş bir hayat aynı hazcı eylemleri yapıp durduğumuz dibe çöken bir döngü içerir.

Peki neden geçmişi hatırlarken mutluyuz?

Çünkü beynin tek gerçek hedefi hayatta kalmaktır. Geçmiş denilen algıya eğer sahipsek bu hala yaşıyor olduğumuzun ispatıdır. Öyleyse beyin geçmişte amacına ulaşmış ve yaşamaya devam edebilmiştir. İşte bu algı mutlu olmak için yeterlidir. Amacına ulaşmış bir beyin ve vücut daima geçmişi mutlu hatırlar. Sırf bu yüzden geçmişte düşüp kolunuzu kırdığınız bir anıyı bile mutlu hatırlarsınız. Hatta üstüne güler ne günlerdir diye iç geçirirsiniz. Halbuki o ana dönerseniz pek keyifli olmadığını anlamanız güç olmayacaktır. Ne güzeldi lise yılları, annenizin yemekleri, ah o güzel bayramlar... Biraz detaylı düşündüğünüzde aslında o günlerde öyle çok mutlu olmadığınızı fark edersiniz. Peki ya gelecek?

Gelecek yaşayıp yaşamayacağınızı bilmediğiniz bir alandır ve beyin için tehlikelerle doludur. Yaşamaya çalışan bir beyin olası bütün tehlikeleri ön görmek ve onlardan paçayı kurtarmak için uğraşır. Bu yüzden insanın geleceğe bakış açısı hep kaygılıdır. İnsanlar çoğu zaman kaygının farkındadır ancak neden kaygılı olduklarını bilemezler. Kaygının temel sebebi geleceğin belirsiz ve tehlikelere açık olmasıdır. Beyin belirsizliği sevmez ve onu belirli hale getirmek için daima tahminler yapar. Bu tahminler ön yargılarımızı oluşturur. Henüz birini tanımadan ona dair fikirlere sahip olmak beynin gelecekteki hayata dair yaptığı şey ile aynıdır. Bugünden geleceği inceler ve geçmişteki bilgileri kullanarak onu tahmin etmeye çalışır. Bu işlemlerin hepsi yorucu ve risklidir bu yüzden geleceğe umut dolu ve keyifli bakmak, endişeli ve kaygılı bakmaktan çok daha zordur.

Gördüğünüz gibi insan kendiliğinden mutsuzluğa programlıdır. Bu yüzden bütün kadim öğretilerde mutluluğun formülü olarak zihni geçmiş ve gelecekten kurtararak şu ana odaklamak vardır. Derin bir nefes al ve yaşadığını hisset. Elinden gelen sadece bu.

Web

Instagram

Facebook

Twitter

Linkedln

Popüler İçerikler

Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?
TikTok Fenomenleri Çağla ve Cansu Arasında ‘Erkek’ Kavgası Çıktı: Cansu, Çağla’yı Silahla Vurdu
RTÜK Başkanı'ndan Gündüz Kuşağı Programlarına Son İkaz: "Toptan Yok Ederiz!"