Medyadaki Deprem Kaç Şiddetinde? Çocuklarımızı Nasıl Koruruz?

Tarifsiz bir acıyla sarsıldık. Ülkemizin başı sağ olsun. Göz göre göre gelen bir felaketi maalesef derin bir sarsıntıyla yaşadık. Bilim insanlarımızın yıllardır dile getirdiği ve uyardığı bir deprem senaryosu gerçeğimiz oldu. Her bir haneye ateş düştü, içimiz yanmaya devam edecek.

Onedio ve başka birçok yayın platformunda yer alan, depremin bireysel ve toplumsal etkilerine dair uzman yazılarını dikkatle okumak faydalı olacaktır.

Depremin başta psikolojik etkileri olmak üzere, çocuklarımızın korunmasına yönelik uzman görüşlerinin dikkate alınması geleceğimiz bakımından kritiktir. Çocuklara depremin nasıl anlatılacağı ve medyaya maruz kalma sınırlarının nasıl çizileceğiyle ilgili hemen şimdi yapılması gerekenlerin başında şu öneriler yer alıyor; açık iletişim kurarak çocuklara deprem hakkında belli ölçüde bilgilendirme yapmak, bizleri gözlemlediklerini unutmadan yanlarında kaygılı ve panik davranışlar göstermekten kaçınmak, medyada yer alan üzücü ve korkutucu görüntülerden olabildiğince uzak tutmaya çabalamak ve güvende hissettirmek.

Yazının devamında, orta ve uzun vadede çocuk-medya ilişkisi, medya okuryazarlığı, medya kuruluşları ve toplumun sorumlulukları konularını bilimsel referanslara dayalı olarak aktaracağım. Anlık acılarımız içinde bunların önemli olmadığı düşünülebilir ancak unutmayalım ki, bugün yaptıklarımız geleceğimizi belirleyecektir ve sağlıklı nesillerin yetişmesi için hepimiz çabalamalıyız.

Öncelikle çocuk haklarına ilişkin yasalara uymak her bireyin sorumluluğudur. Medyaya ise, bu konuda daha önemli görevler düşüyor. Yasalar ve etik ilkeler çerçevesinde tüm medya kuruluşları ve temsilcilerini özellikle bu zorlu günlerde özenli davranmaya davet ediyoruz. Bugün medyada ve sosyal medyada çocukların gösterildiği çoğu görüntü, çocuk hakları ve etik ilkeler bakımından sorunludur. Her birimizin artık bireysel yayıncı olabildiği etkileşimli ortamda, tıpkı bir medya temsilcisi gibi bizler de dikkatli olmalıyız. Henüz yetişkin olmadıkları için medyada yer alma tercihinde bulunamayacak ve kendi özel alanlarını koruyamayacak olan çocuklarımızı korumak hepimizin sorumluluğudur. İyi niyetli dahi olsak paylaşımlarımızda çocukların depremle ilişkili ve kimliklerini belli eden görüntülerine yer vermemeliyiz. 

1999 depreminde yaşadıklarını sosyal platformlarda paylaşan birçok kişi, çocukluklarında deprem bölgesinde görüntüleri çekildiği için bugün hala travmatize olduklarını ifade ediyor. Bu seslere duyarsız kalmamalıyız. Olayların heyecanı ve duygu yoğunluğuyla yapılan paylaşımlar çoğumuza masum görünse de bireysel hayatlara ciddi boyutta zarar verebiliyor. Bir paylaşımda bulunurken empati yaparak karar kriteri oluşturabiliriz kendimize. Dahası, deprem bölgesinde görüntülenen çocukların kaçırılma ihtimallerine ilişkin haberlere rastladık. Bu denli hayati zararlardan çocuklarımızı korumak hepimizin sorumluluğudur.

Bu konularda çalışmaları bulunan bilim insanları olarak önerimiz, medya okuryazarlığı eğitiminin gündeme alınmasıdır. Bilinçlendirmeye dayalı bu eğitimin temel olarak dört ayağı bulunur. Medya kuruluşlarında çalışan ya da çalışmaya aday kişilerin eğitilmesi, eğitimcilerin eğitilmesi, ebeveynlerin eğitilmesi ve çocukların eğitilmesidir.

Okullarda çocuklara kazandırılması teşvik edilen medya okuryazarlığı yetkinliğini, ebeveyn olarak çocuğuyla sade bir şekilde nasıl uygulayabileceğini düşünen, belli ölçüde kendi medya okuryazarlığı olduğuna ve çocuğuna bunu aktarabileceğine inanan ebeveynlerle bu yazıda bilimsel verileri paylaşmak istiyorum. Maddeler halinde ebeveynlerin yapabileceklerini aktararak devamında detaylı verilerini açıklayacağım. Burada yer alan bilgiler yalnızca deprem özelinde değil, hayatın her alanında çocukların medya ile olan ilişkilerini sağlıklı hale getirmek içindir. Deprem ve başka birçok farklı olay karşısında neler yapılabileceği anlaşılabilir. Çocukları hak ihlallerinden ve zararlı etkilerden tamamen koruyabilme ve bunu kontrol etme imkanımız ne yazık ki bulunmuyor. Bu nedenle çocuklara kendilerini bireysel olarak koruyabilmeleri için medya okuryazarlığı becerisi kazandırılmalıdır. Esasen bireysel olarak hepimiz bu bilinçte ve yetkinlikte olmaya çaba göstermeliyiz.

10 maddede sağlıklı çocuk-medya ilişkisi nasıl kurulur?

1. Her koşulda çocuğun üstün yararı gözetilmelidir.

2. Çocukların haklarını ihlal eden görüntüler hiçbir mecrada paylaşılmamalıdır.

3. Çocuğa, yaşı ve bilinç düzeyine uygun şekilde medya ile ilişkili haklarının neler olduğu anlatılmalıdır.

4. Çocuğa, kendi kendisini medya içerikleri karşısında koruyabileceği fark ettirilmelidir.

5. Çocuğa medyada maruz kaldığı içeriğin gerçek mi, kurmaca mı olduğunu ayırt etme becerisi kazandırılmalıdır.

6. Çocuğa medya içeriğine erişme, doğru bilgi kaynaklarına ulaşma, bunları karşılaştırma, farklı kaynakların güvenilirliğini değerlendirebilme, içeriği anlama, analiz etme, hatalı içerikleri ayırt etme ve yorumlama becerileri kazandırılmalıdır. 

7. Çocuğa, uygun kaynakları bulup onlardan yararlanarak medya içeriği oluşturması konusunda destek verilmelidir. İş birliği kurarak bilgilerini sosyal ortamda üretmesine ve paylaşmasına izin verilmelidir.

8. Medya içerikleri arasında gezinerek bilgi akışını doğru takip edebilme ve ayrıntılara odaklanma becerisi kazandırılmalıdır. 

9. Keşif, yaratıcılık ve yeni fikirleri uygulayabilme fırsatları sunulmalıdır.

10. Çevrimiçi platformlarda zararlı içeriklerin ve sayfa yönlendirmelerinin filtrelemesi teknik olarak yapılmalı ve açıklanmalıdır. 

Söz edilen bu yetkinlik ve becerilerin çocuğa kazandırılması yönündeki uygulamalar, çocuğun yaşı ve bilinç düzeyi gözetilerek düzenlenir. Gerçek hayattan uygun örnekler seçilerek, çocukla birlikte her bir becerinin uygulaması yapılabilir. Devamında çocuğun kendi başına yapması desteklenir ve gözlemlenerek doğru ve yanlış uygulamalarla ilgili geri bildirim verilebilir. 

Televizyon programlarında, haberlerde, gazetelerde ve sosyal medyada çocukların uygunsuz kullanımı sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Çocukların bireylerin en temel haklarına zarar verecek düzeyde görülebilen bu ihlaller, özgüvenlerini sarsma, küçük düşürme, umutlarını yitirme, ticari kazanç malzemesi haline getirme, birçok tehdide karşı savunmasız bırakma gibi çeşitli boyutlarda gerçekleşir. Haklarını savunamayan çocukları medyanın olumsuz etkilerinden korumak için ulusal ve uluslararası düzeyde yapılmış düzenlemeler bulunur. Bu düzenlemelerin çocuk haklarının korunmasına yönelik yapıcı etkileri kuşkusuz çok büyüktür ancak, çocukları hak ihlallerinden tamamen korumak için tek başına yeterli değildir. Çocuklar kendilerini bireysel olarak korumak üzere özel donanıma sahip olmalıdır. 

Çocuk-medya ilişkisinin kapsamı yalnızca haber içerikleri değildir; reklamlar, tv programları ve sosyal medya da konunun kapsamındadır. Çocuklar için en büyük tehlike bir olayın gerçekliğini algılama ve ayırt etme yetersizliğidir. Çocuğun yaşına bağlı olarak bu yeterliliğin düzeyi değişiklik gösterir. Bir medya içeriğinin gerçek ya da kurmaca oluşunu anlayan, kavrayan ve farkında olan çocuklar, kendilerini korumayı büyük ölçüde başarabilir. Özellikle sosyal medyada maruz kalınan yoğun içerikler karşısında çocukları bir yere kadar koruyabilmekteyiz. Bu nedenle, kendi kendini koruyabilen çocuklar yetiştirmek en iyi ve kalıcı çözüm gibi görünüyor. Bunun için planlı bir eğitim politikası ve kurumsallaştırma stratejisi izlemek toplumsal açıdan çok önemlidir.

Oldukça dinamik bir yapıya sahip olan dijital platformlar sürekli değişiyor, çeşitleniyor ve kullanımı her geçen gün artıyor. Bu dünyaya doğan çocuklar, değişime hızla ayak uyduruyor ve etkileşimde kalıyorlar. Dijital platformlarda çocuklar sadece pasif alıcılar değil, aynı zamanda içerik üreten, kontrol eden ve biçimlendirme süreçlerine dahil olan aktif katılımcılardır. (1) Etkileşime dayalı online dünyaya entegre oldukça hem kötü niyetli hem de manipülatif uygulamalara ve mahremiyet tehditlerine maruz kalma potansiyelleri artış gösterir. (2)  

Medya ürünleri çocukları hedef alarak hazırlanmasa da kamusal alanda açıktır ve etkileri kalıcıdır. Çocuklar gördüklerini ve yaşadıklarını, taklit etme gibi yollarla içselleştirir. Bu anlamda medya çocuğun bilişsel, duygusal ve sosyal gelişimini olumsuz etkileyebilir. (3) Çocukları medya ve dijital medyanın olumsuz etkilerinden korumak için uluslararası ve ulusal yasal ve etik düzenlemeler benimsenmiştir. Çocuk haklarına ilişkin ilkeler, 1989 yılında BM Genel Kurulu tarafından kabul edilen Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ile hukuken bağlayıcı uluslararası bir anlaşmaya dönüştürülmüştür. BM Sözleşmesi 'çocuğun yüksek yararına öncelik' ilkesini kabul eder. (4) Ülkemiz yasaları ve düzenlemeleri yine önemli bir mekanizmadır. Ancak yasal düzenlemelerin yanı sıra sosyal bir yeterlilik sağlanmalıdır. Ebeveynlere, eğitimcilere ve medya kuruluşlarına bu noktada ortak sorumluluklar düşüyor. Çocuklar ve medya arasındaki ilişki pedagojik yaklaşımla değerlendirilmelidir.

Medya okuryazarlığı eğitimi neleri kapsar?

Medya okuryazarlığı kavramı, çeşitli formatlardaki medya içeriğine erişme, anlama, analiz etme, değerlendirme ve oluşturma yeterliliğidir. (5,6) Kavramın iki temel noktası vardır; birincisi, medya içeriğine ulaşmak için teknolojiyi kullanabilme becerisi, ikincisi ise içeriği anlama, üretme ve değerlendirme becerisidir. (7) Ulusal Medya Okuryazarlığı Eğitimi Derneği (NAMLE), medya okuryazarlığının içerikler hakkında eleştirel düşünmeyi gerektirdiğini vurgular. (8) Dolayısıyla medya okuryazarlığı eğitiminin değeri, çocukları sadece medyanın olumsuz etkilerinden korumakta değil, aynı zamanda onları kültür üreticisi ve katılımcı yapmasındadır. (9)  

Medya okuryazarı davranışlar şunlardır; medya içeriklerini analiz etme, eleştirel bir şekilde hataları bulma, medya içeriği oluşturabilme, bunların kaynağını belirleme, siyasi, sosyal, ticari ve kültürel kazanımlarını tanımlama, medyanın sunduğu mesajları ve değerleri yorumlama. (10) Yeni medya, karmaşık görsel, sözel ve multimedya ifade biçimlerini, insan ve teknoloji arasındaki ilişkiyi içeren, sürekli değişen ve çeşitlenen dijital ortamlardır. (11) Bilgi ve iletişim teknolojilerinin, özellikle Web 2.0 teknolojilerinin gelişmesiyle medya mesajlarını internet üzerinde etkili bir şekilde oluşturmak ve iletmek için farklı olanaklar ortaya çıkmıştır. (12) Eğitimcilerin ve ebeveynlerin bu değişime olabildiğince ayak uydurması ve teknoloji kullanım becerisine sahip olması önemlidir. (13) Bu sayede ebeveyn-çocuk diyaloğu kolaylaşabilir. Çocukların bilgileri yapılandırmalarında ebeveynler yönetici değil rehber pozisyonunda olmalıdır. (14) Yapılandırmacı öğrenme olarak tanımlanan bu yaklaşımda çocuklar, gerçek yaşam bağlamındaki bir konuda yeni bilgileri yeniden oluşturabilirler. (15) Çocuklara zengin öğrenme deneyimleri yaşatmak ve çevreleriyle etkileşime girmelerini teşvik etmek için yapılan etkinlikler önemlidir, çünkü bu türlü öğrenme aynı zamanda iş birliği gerektiren kültürel paylaşımdır. (16)

Dijital medya okuryazarlığı, Henry Jenkins (17) tarafından 'Çocukların ve gençlerin yeni dijital katılımcı kültürde aktif, yaratıcı ve etik katılımcılar olmalarını amaçlayan temel sosyal beceriler ve kültürel yeterlilik' olarak tanımlanır. Temel beceriler içerisinde özellikle şunlar ön plana çıkar;

“Medya içeriğini anlamlı bir şekilde örnekleme ve yeniden oluşturma, ayrıntılara odaklanma, zihinsel kapasiteyi genişleten araçlar arasında anlamlı etkileşimler kurma, bilgi toplama ve karşılaştırma, farklı kaynakların güvenilirliğini değerlendirebilme, medya içerikleri arasında gezinerek bilgi akışını takip edebilme, bilgiyi arayarak, özetleyerek ve dağıtarak ağ oluşturma.”

Eleştirme, üretme, iş birliği kurma ve yaratıcı olma niteliklerinin öne çıktığı medya okur yazarlığına (18) sahip olan çocuklar, hak ihlallerine karşı daha bilinçli ve donanımlıdır. Dolayısıyla kendilerini koruyabilecekleri bir yeterlilik düzeyine ulaşırlar. İhtiyaç duydukları en geçerli ve güvenilir bilgiye kısa sürede ulaşabilirler. Dijital ortamda maruz kaldıkları bilgilerin, içeriklerin ve kaynakların güvenilirliğini denetleyebilirler. Tüm medya içeriğinin ne amaçla ve nasıl üretildiğini, ne anlama geldiğini kavrayabilirler ve fikirleriyle yeni içerik üreterek toplumsal katılım hakkını kullanabilirler. (19) Sonuç olarak, çocuklara olumsuz içerikli mesajlara karşı özdenetim mekanizmalarını kullanma, medyayı yararlı ve etkili kullanma donanımının kazandırılması hayati öneme sahiptir. Bu gereksinimler karşılanırsa, çocuk medya karşısında pasif bir alıcı olmak yerine medya dilini sağlıklı analiz eden aktif bir katılımcıya dönüşür. Geleceğin bilinçli nesillerinin yetişmesi için hepimiz buna destek olabiliriz.

1. Piotrowski, J. T., Vossen, H. G. M. and Valkenburg, P. M. (2013). Medya ve Çocuk Gelişimi. 1. Türkiye Çocuk ve Medya Kongresi Bildiriler Kitabı, Cilt 2, Çocuk Vakfı Yayınları: 105, Hazırlayan: Haluk Yavuzer ve Mustafa Ruhi Şirin, Kasım, İstanbul.

2. Montgomery, Kathryn C. (2013). ‘’Büyük Veri’’ Devrinde Çocukların Gizliliğinin Korunması. 1. Türkiye Çocuk ve Medya Kongresi Bildiriler Kitabı, Cilt 2, Çocuk Vakfı Yayınları: 105, Hazırlayan: Haluk Yavuzer ve Mustafa Ruhi Şirin, Kasım, İstanbul.

3. Ertürk, Y. D. (2011). Çocukluk Çağı Gelişim Dönemlerine Göre Medya Kullanımı. Çocuk Hakları ve Medya El Kitabı, 1.Türkiye Çocuk Hakları Kongresi, Çocuk Vakfı Yayınları: 88, Hazırlayan Ruhi Şirin, İstanbul, Şubat.

4. UNICEF (2007). Çocuk Hakları ve Gazetecilik Uygulamaları Hak Temelli Perspektif, UNICEF Orta ve Doğu Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu Bölge Ofisi Tarafından Kabul Edilen Program, UNICEF - Dublin Teknoloji Enstitüsü.

5. Aufderheide, P. (1993). Media Literacy: A Report of The National Leadership Conference on Media Literacy. Washington, DC, Aspen Institute.

6. Livingstone, S., Von Couvering, E., Thumim, N. (2005). Adult Media Literacy: A Review of the Research Literature, Office of Communication Report, London. 

7. RTÜK ve MEB. (Radyo Televizyon Üst Kurulu ve T.C. Milli Eğitim Bakanlığı). Dünyada Medya Okuryazarlığı,  http://www.medyaokuryazarligi.org.tr/nedir.html 

8. NAMLE- National Association for Media Literacy Education (2007). “Core Principles of Media Literacy Education.” http://namle.net/wp-content/uploads/2009/09/NAMLE-CPMLE-w-questions2.pdf 

9. Jenkins, H., Purushotma R., Clinton K., Wiegel M. and Robinson, A.J. (2006). Confronting The Challenges of Participatory Culture: Media Education for The 21st Century. 

10. UNESCO (1982). The Grünwald Declaration on Media Education, Grünwald, Germany.

11. Aczel, P. (2013). Reconceptualizing (New) Media Literacy. DisCo 2013, New Technologies and Media Literacy Education. 8th Conference Reader DisCo 2013.

12. O’Reilly, T. (2005). What Is Web 2.0: Design Patterns and Business Models for The Next Generation of Software.

13. Graber, D. (2012). Journal of Media Literacy Education 4:1.

14. King, A. (1993). From Sage on the Stage to Guide on the Side. College Teaching.

15. Duffy, T. M. ve Cunningham, D. J. (1996). Constructivism: Implications for The Design and Delivery of Instruction. In David H. Jonassen (Ed.). Handbook of Research for Educational Communications and Technology. New York: Macmillan.

16. Bruner, J. S. (1986). Actual Minds, Possible Worlds. Cambridge, MA: Harvard University Press.

17. Jenkins, H., Purushotma R., Clinton K., Wiegel M. and Robinson, A.J. (2006). Confronting The Challenges of Participatory Culture: Media Education for The 21st Century. 

18. Mihailidis, Paul and Fromm, Megan (2013). Kürasyonun Derinleştirilmesi: Medya Okuryazarlığı Eğitiminde Dijital Yetkinlikler Geliştirilmesi.  1. Türkiye Çocuk ve Medya Kongresi Bildiriler Kitabı, Cilt 2, Çocuk Vakfı Yayınları: 105, Hazırlayan: Haluk Yavuzer ve Mustafa Ruhi Şirin, Kasım, İstanbul.

19. Aydın, D., Karaosmanoğlu, B. (2014). The Integration of New Media Literacy and the Rights of the Child at the Digital Media into the Curriculum. International Conference Institutionalization of Child Rights in The Digital Future. UNICEF CEE/CIS Regional Office, The UNICEF Turkey Country Office, İstanbul University, İstanbul, 16-17 October.

Instagram1

Instagram2

Twitter

Popüler İçerikler

Kızılcık Şerbeti'nden Türkiye'de Kadın Olmanın Zorluklarına Tepki Veren Sahne
Milli Futbolcu Merih Demiral, U16 Milli Takımına Verdiği Sözü Tuttu
İstanbul Boğazı’nın Satışa Çıkarılan Tarihi 60 Yalısı İçin Arap Milyarderler Sıraya Girdi
YORUMLAR
12.02.2023

Çocuklarımızı hayatın şiddetinden nasıl koruyabiliriz? Biz Türkiye'de yaşıyoruz...

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ