Kanayan yaramız :) şemsiye ile podyumda yürüdüğünü sananlar, yürürken omzunu çekmeye tenezzül etmeyenler, geviş getirip sakızını yere atanlar, kalabalık ortamda nara atarcasına kahkaha atıp bir türlü gelemeyenler, spor yaparken havlu kullanmayan 200cc likler, trafikte sinyal kullanmayan ormancılar, yüksek sesle cep telefonuyla konuşan bende varımcılar, elini yıkamadan tuvaletten çıkanlar kötünün iyisi sabun kullanmayanlar, yol boş olduğu halde kaplumbağa ile yarışan minibüsçüler, para üstünü eksik veren liberalizme bulaşmış taksiciler, rahatsızlık yaratacak derecede ağır parfüm sıkanlar, kaldırımın ortasında dikilen orta yolcular, merdivenin solunda bekleyip solu tıkayanlar, çocukların yanında küfürlü konuşan sakatatlar, üstüne halı örtü çarpanlar, bisiklet yolunda inadına yürüyüp tekerleği cötüme sok diyenler, yaya geçidinde yayayı görünce yavaşlamak yerine gazı kökleyenler iyi ki varsınız sizin gibi özgüvenliler olmasa hayat sıkıcı renksiz olurdu.
Özellikle İstanbul'da yaşadığım başka bir durum da herhangi bir sıra beklerken arkadakinin boşluk bırakmadan dibine kadar yanaşarak, nefesini ensene tıslayarak vermesi. Ben öndeki ile boşluk bıraktığım zaman insanlar hemen araya giriyor. Çünkü o kadar boşluğa alışmamış kimse :) Neyse yine de insanlarımızı seviyorum.
Kısa süreliğine bir eğitime katıldım. Eğitimde güzel giyinimli şık görüntüye sahip hanımlar tam arkalarında çöp kutusu olduğu halde sigaralarını oraya atmaktansa yere atıyorlardı. Neden bunu yaptıklarını sorduğumda "bak sadece ben atmıyorum ki başkaları da yere atmış" diye savunma yapıyorlardı. Sorsak başka konuları eleştirip dünya iyilikler güzellikler içinde olsun neden bu insanlar böyle diye isyan ederler. Ama herkes başkasından önce kendini eleştirebilmeli. Maalesef çoğunluğumuz öz eleştiri yapamıyoruz başkalarını suçlamayı tercih ediyoruz.
Kanayan yaramız :) şemsiye ile podyumda yürüdüğünü sananlar, yürürken omzunu çekmeye tenezzül etmeyenler, geviş getirip sakızını yere atanlar, kalabalık ortamda nara atarcasına kahkaha atıp bir türlü gelemeyenler, spor yaparken havlu kullanmayan 200cc likler, trafikte sinyal kullanmayan ormancılar, yüksek sesle cep telefonuyla konuşan bende varımcılar, elini yıkamadan tuvaletten çıkanlar kötünün iyisi sabun kullanmayanlar, yol boş olduğu halde kaplumbağa ile yarışan minibüsçüler, para üstünü eksik veren liberalizme bulaşmış taksiciler, rahatsızlık yaratacak derecede ağır parfüm sıkanlar, kaldırımın ortasında dikilen orta yolcular, merdivenin solunda bekleyip solu tıkayanlar, çocukların yanında küfürlü konuşan sakatatlar, üstüne halı örtü çarpanlar, bisiklet yolunda inadına yürüyüp tekerleği cötüme sok diyenler, yaya geçidinde yayayı görünce yavaşlamak yerine gazı kökleyenler iyi ki varsınız sizin gibi özgüvenliler olmasa hayat sıkıcı renksiz olurdu.
Özellikle İstanbul'da yaşadığım başka bir durum da herhangi bir sıra beklerken arkadakinin boşluk bırakmadan dibine kadar yanaşarak, nefesini ensene tıslayarak vermesi. Ben öndeki ile boşluk bıraktığım zaman insanlar hemen araya giriyor. Çünkü o kadar boşluğa alışmamış kimse :) Neyse yine de insanlarımızı seviyorum.
Kısa süreliğine bir eğitime katıldım. Eğitimde güzel giyinimli şık görüntüye sahip hanımlar tam arkalarında çöp kutusu olduğu halde sigaralarını oraya atmaktansa yere atıyorlardı. Neden bunu yaptıklarını sorduğumda "bak sadece ben atmıyorum ki başkaları da yere atmış" diye savunma yapıyorlardı. Sorsak başka konuları eleştirip dünya iyilikler güzellikler içinde olsun neden bu insanlar böyle diye isyan ederler. Ama herkes başkasından önce kendini eleştirebilmeli. Maalesef çoğunluğumuz öz eleştiri yapamıyoruz başkalarını suçlamayı tercih ediyoruz.