Antik Mezopotamya halkı, garip doğaüstü uygulamalardan ve efsanevi fikirlerden etkilenen zengin bir kültüre sahipti. Mezopotamya halkı aynı zamanda bilim, tıp, mimari ve mühendislikteki gelişmelere öncülük ederek insani ilerleme çağını başlattı. Antik Mezopotamya'da olan, modern zamanlardan baktığımızda akıllara durgunluk veren uygulamaları sizler için derlerdik. Buyurun.👇
Eski Mezopoptanya'da doğaüstü varlıklara karşı büyük bir inanış olduğundan büyücülük üzerine çalışmalar yapılıyordu. Uygulanan büyülerin ayrıntıları, bölgede bulunan çivi yazılı tabletlerde bulundu. Arkeologlar, son zamanlarda bulunan çivi yazılı metinleri incelediğinde, Babilli ve Asurlu kişilerin hastalıkları iyileştirmek ve insanları korumak için ritüeller uyguladıkları sonucuna ulaştı. Büyücülüğün tıbbi bir amaca hizmet ettiği ve insanların acılarını hafifletmek için bir araç olduğuna inanılıyordu.
Antik Mezopotamya'da Sümer uygarlığının başkenti olan Ur, mutlak otoriteye sahip ataerkil kralların egemenliğindeydi. Neredeyse tanrılara eşit olarak saygı görüyorlardı. Sadakat ve bağlılığın göstergesi olarak, kraliyet mahkemesi üyeleri, krallarının ölümünden sonra ölmeye zorlanıyordu. Araştırmacılar, bu uygulamanın toplu katliama eş değer olduğunu söylüyor. Hükümdarların hizmetçilerine kendilerini öldürmeleri söyleniyor ve bedenleri büyük ölüm çukuru gibi mezarlık yerlerine atılıyordu. Bazı araştırmalar, hizmetçilerin zehir içmek zorunda kaldıklarını belirtirken, diğerleri, hizmetçilerin keskin bir mızrak darbesi ile öldürüldüğüne dikkat çekiyor.
Mezopotamya halkı çeşitli hurafelere inandığından, bazı yeni doğan bebeklere karşı acımasızdı. Uzuvları eksik, çift cinsiyetli veya yapışık ikizleri olan yeni doğan bebeklere küçümsemeyle bakar ve hemen öldürürlerdi. Bu farklı çocukların hayatlarını korumanın hiçbir değeri yoktu.
Mezopotamyalılar için bu çocuklar lanetliydi ve kötü şeylere sebep olabilirlerdi. Ebeveynler bile bu çocukları kabul etmez, onları cadıların çocuğu olarak görürlerdi. Bu nedenle insanları kötülük ve yıkımdan korumak için düzenli olarak çocuklar kurban edilirdi. 11 ila 20 yaş arası daha büyük çocukların ritüellerde öldürülmüş olabileceğine dair kanıtlar da var. Bilim adamları, bu ritüellerin Antik Mezopotamya'da bir nüfus kontrol mekanizması olarak kullanılmış olabileceğine dikkat çekiyor.
Eski Mezopotamya'da Asur kralları zalim ve otoriter bir şekilde hüküm sürdüler. Devlete karşı herhangi bir isyan veya muhalefet Asur ordusu tarafından şiddetle bastırıldı. Asur lideri Ashurnasirpal, isyancılara akıl almaz derecede şiddetli tedbirler uygulamasıyla ün yapmıştı. Örneğin Ashurnasirpal, şehir kapılarının üzerine düşmanlarının etinden bir sütun inşa etti. Çoğu zaman, Ashurnasirpal, muhalif askerlerin susuzluktan çölde ölüme terk edilmesi gerektiğine karar verirdi. Antik Mezopotamya'da Ashurnasirpal'in düşmanı olmak ölümden daha kötü bir kader anlamına geliyordu.
Antik Mezopotamya’da Sümerler, tekerlek gibi temel araçları icat eden usta beyinlerle doluydu. Sümerlerin insanlığa aktardığı daha az bilinen bir icat, bira yapma sürecidir. Arkeologlara göre, Sümerler MÖ 4. binyıl kadar erken bir tarihte bira üretiyorlardı. Sümerler tarafından yapılan bira süreci hala çözülemedi. Bununla birlikte, özel bir kamıştan süzülen arpa bazlı bir karışım kullandıklarına dair bazı işaretler var. Sümerlerin bira takıntısı 'Ninkasi' olarak bilinen bir bira tanrıçasından gelmektedir. Bira, günlük yaşamın sıkıntılarından kurtulmayı sağlayacak bir ürün olarak görüldü.
Din, Antik Mezopotamya’da insanların hayatında önemli bir rol oynuyordu. Sümerler, insanların tanrıların maddi ihtiyaçlarını karşılayarak onlara hizmet edilmesi gerektiğine inanırdı. Bu nedenle Sümerler tapınaklar inşa eder ve tanrıları onurlandırmak için altından heykeller koyarlardı. Tapınaklar bugün bile birçok farklı dinde var, ancak Sümer geleneklerinde garip olan şey, tapınaklarda tanrılara yemek hazırlamak için özel bir mutfak personelinin olmasıydı. Günümüzde kendi kendine yeten varlıklar olarak görülen tanrı anlayışı yerine, tanrılara maddi ihtiyaçları olan gerçek insanlar gibi davranılıyordu.
Antik Mezopotamya uygarlıklarının çoğu ataerkildi. Kadınları erkeklerin kişisel mülkiyeti olarak görüyorlardı. Evlilik, kadınların erkekler arasında değiş tokuş edilebileceği bir kurum haline geldi. Bir evlilik yapılacağında kadının iradesi önemsizdi. Bunun yerine kızın babası ile müstakbel kocası arasında yasal bir sözleşme yapılıyordu. Evlilik, kadınların babaları tarafından en yüksek teklifi verene açık artırmayla satıldığı bir mülk devri gibiydi. Evlenebilecek bekar kadınların toplanıp erkeklere sunulduğu gelin müzayedeleri olurdu. Toplumun en zengin yönetici seçkinleri, en arzu edilen kadınlarla evleniyordu.
Bugün çoğu ülkede kölelik kaldırıldı. Bununla birlikte, yönetici elitin kişisel kazancı için köleliğin dini değerlerle meşrulaştırıldığı birçok tarihsel örnek var. Kölelik Antik Mezopotamya'da imparatorluğun zenginliklerini artırmak için kullanılmıştır. Antik Mezopotamya'da kral, tanrının yaşayan bir temsilcisi olarak kabul ediliyordu. Bu tanrı-krallar, insanları ilahi statülerini vurgulayarak sorgulanamaz bir köleliğe zorladılar. Sümerlerde kölelik yaygındı ve Sümer askerleri, çalışabilecek köleler aramak için farklı bölgelere gittiler.
Antik Mezopotamya'da insanlar yaşadıkları hastalıklardan sorumlu tutulurdu. Doktorlar, tıbbi bir durumun nedenini teşhis etmek yerine, bir hastanın işlediği günahın ne olduğunu anlamaya çalışırdı. Günah işlemenin hastalığın kaynağı olduğuna inanılıyordu. Hasta olan kişilere, yanlış yaptıkları için tanrıları kızdırdıkları söyleniyordu. Doktorlar hastalara tıbbi yardım yapmak yerine, günahlarından tövbe etmeleri gerektiğini söylüyordu. Bu batıl inançlar, ciddi hastalıklar ile ilgilenilmemesi sonucu çok sayıda ölüme yol açtı. Mezopotamya'nın zengin kesimi, batıl inançların zararlarından nispeten uzaktı. Sıradan halk, hastalığa yakalandığında korkunç koşullarla karşı karşıya kaldı.
eski ortadoguyu, cini, misiri eski medeniyetleri konusurken sanki tek bir toplumdan tek bir devirden bahseder gibi yorumuyoruz lakin binlerce yillara yayilmis medeniyetler, yuz yil oncesiyle yuz yil sonrasi bile ne kadar farkli bir toplumdur, sistemdir, gunuzmude 2 kusakda 50 yilda bile dunya ne kadar degisiyor, binlerce yillik medeniyetleri tek tanimlamada geciyor.
Bu Mezopotamya hep mi berbat bir yer olmuş tarihte