Medeniyet Getirmek İçin Milyonlarca Afrikalıyı Köleleştiren ve Acımasızca Öldüren Kralın Dehşet Dolu Hikayesi

Sizlere korkunç bir sömürü, baskı, zorla çalıştırma ve kölelik hikayesi anlatacağız. Sömürü ülkesi olan Kongo halkı neler yaşamış gelin birlikte öğrenelim.

19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında, Belçika Kralı II. Leopold, Kongo Özgür Devleti'ni yönetti.

Leopold'un Kongo'daki saltanatı çok acımasız, sert ve ırkçıydı. Kongo halkının onuru hiçe sayıldı ve büyük acılar yaşadılar. Dünya, şimdi Demokratik Kongo Cumhuriyeti olarak bilinen Kongo Özgür Devleti'nin vatandaşlarına yardım etmek için adım atmadan önce, II. Leopold ülkenin milyonlarca sakinini sakatlamış ve öldürmüştü.

Bazı kaynaklar, Leopold'un kendisini batı medeniyetinin, hristiyanlığın ve ticaretin faydalarını Afrikalılara getirmeye hevesli bir hayırsever olarak tanıttığını ortaya koydu.

Leopold yaptığı işleri gizledi ve insancıl bir profil çizdi. Oysa uğursuz amaçları vardı ve Kongo kaynaklarını taşımak için zorunlu işçi çalıştırıyordu. II. Leopold, Kongo'nun mülkiyetini aldı ve 1885'ten 1908'e kadar Kongo'ya kişisel mülkü gibi davrandı. Kendisinden “sahip” olarak bahsetti. Halkı ve topraklarını yönetmek için her türlü insanlık dışı ve akıl almaz yöntemler kullanıldı. Kongo, fildişi ve kauçuk açısından zengindi ve bu doğal kaynakları yağmalandı.

II. Leopold o kadar acımasızdı ki Kongo ile işi bittiğinde ülke, nüfusunun neredeyse yarısını kaybetmişti.

Kongo'nun 'kasabı' olarak bilinen II. Leopold, halkı köleleştirdi ve sömürdü. İnsanlar ücretsiz olarak çalışmaya zorlandı. Emeklerinin karşılığında Leopold onlara 'medeniyet getirecekti'. 

1890'larda kauçuk endüstrisinde bir patlama oldu ve II. Leopold, pazarın taleplerini karşılamak istedi. Kongo'daki tüm köylerde halk tarafından toplanacak daha yüksek bir yabani kauçuk kotası koydu. Yerlilerin çoğu tarımla uğraşmak yerine işçi köleliğine zorlandı.

İnsanlar günlük olarak fildişi toplamak ve kauçuk toplamak zorundaydı.

Zorunlu kurallara direnen veya imkansız iş kotalarına yetişemeyen herkes, infaz veya sakatlama gibi ağır cezalar seçenekleriyle karşı karşıya kaldı. Birçok köy yakıldı ve birçok insan dövülerek öldürüldü.

Baskıcı bir rejim ve kötü çalışma koşulları altında zorla çalıştırma, insanlar için hayatı çekilmez hale getirdi. Kongolu askerler ayrıca, öldürdükleri yerli isyancıların ellerini ve parçalanmış cesetlerini getirerek mühimmat israf etmediklerini kanıtlamak zorunda kaldılar. Sadece öldürmek için ateş ettiklerini ve mermileri boşa harcamadıklarını göstermeleri gerekiyordu.

Olaya müdahale edildiğinde 10 milyonun üzerinde Kongolu açlık, hastalık ve vahşi cinayetler nedeniyle hayatını kaybetmişti.

Bunlar olurken II. Leopold para kazandığı için mutluydu. İnsanların gerekli kotaları karşıladığı, ancak yine de cezalandırıldığı durumlar oldu. Örneğin Bandakea Wijiko'da köylüler ağır şekilde cezalandırıldı. Sakinlerinin yaklaşık 50'si öldürüldü, 28'i hapsedildi. Kurbanların sağ elleri askerler tarafından kesilerek alındı.

Diğer ciddi vakalarda, köylüler toplu halde boğuldu ve tamamen yok edildi. Ne yazık ki Boyeka halkı bu korkunç muamelenin kurbanı oldu.

20. yüzyılın başında Edmund Dene Morel adlı bir gazeteci, Kongo'ya düzenli olarak çok sayıda silah ve mühimmat sevk edildiğini keşfetti.

Ayrıca Kongo'dan büyük miktarlarda kauçuk ve fildişi ithal edilirken, Kongolulara emekleri için ödeme yapıldığına dair hiçbir kanıt bulunmadığını da fark etti.

Morel, kauçuk ve fildişinin nasıl elde edildiğini merak etti, çünkü kesinlikle ticari anlaşmalar yoluyla değildi. Açıkçası, Kongo'dan gelenler için hiçbir şey ödenmedi. Daha sonra Morel, Kongo halkının devasa bir zorunlu işçi-köle durumunda tutuldukları sonucuna varabildi. Bu durum, silahların nakliyesini de açıklıyordu.

Morel, Kongo'da zorla çalıştırmayı, çocuk askerleri, uzuvsuz insanları, ağır işkence olaylarını, toplu katliamları ve soykırımı gözler önüne serdi.

Morel, Kongo'ya yalnızca silah ve mermilerin gönderildiğine, karşılığında fildişi ve kauçuk gönderildiğine de dikkat çekti. İngiliz parlamentosu tarafından bir soruşturma başlattı. Bu durum, Leopold'un Kongo'daki saltanatının sona ermesine yol açtı.

1908'de Belçika parlamentosu Özgür Kongo Devletini devraldı ve 1960'ta Demokratik Kongo Cumhuriyeti sonunda Belçika'dan bağımsızlığını kazandı.

II. Leopold'un doğrudan soyundan gelen Belçika Kralı Philipe, sömürge döneminde ülkesinin Kongo halkına yönelik korkunç eylemleri için özür diledi.

Philipe, Kongo başkanı Felix Tshisekedi'ye yazdığı bir mektupta şunları yazmıştı:

“Özgür Kongo Devleti (1885-1908) döneminde, kolektif hafızamızda hâlâ ağırlığı olan şiddet ve vahşet eylemleri işlendi. Ardından gelen sömürge dönemi de acılara ve aşağılanmalara neden oldu. Toplumumuzda fazlasıyla mevcut olan ayrımcılıkla yeniden alevlenen geçmişin yaraları, bugünün acıları için en derin üzüntümü ifade etmek istiyorum.”

Bu içerikler de ilginizi çekebilir;

İdrar Vergisinden Devasa Arenalara... Roma İmparatorluğu Hakkında Muhtemelen Bilmediğiniz 42 Büyüleyici Gerçek
Antik Sparta'da Normal Kabul Edilen Bu 10 Vahşi Geleneği Duyunca O Çağlarda Yaşamadığınıza Şükredeceksiniz!
İnsanlık, Dünyanın Gördüğü En Sert İklim Dönemlerinden Biri Olan Buzul Çağından Nasıl Kurtuldu?

Popüler İçerikler

İzmir'de 5 Küçük Kardeşin Öldüğü Yangın Faciası: Bakanlık, Aileyi 18 Kez Ziyaret Etmiş!
Yeni Sezonda TV Ekranları Fena Karıştı: 5 Dizinin Ertelendiği Sezonda 6 Dizi Şimdiden Final Yaptı!
Mehmet Şimşek Meclis’te Sunum Yaptı: “Ülkemizde Vergi Yükü Yüksek Değil”
YORUMLAR
21.08.2022

90 larda gerçekleşen ve çoğu kişinin bilmediği veya hatırlamadığı ruanda olaylarınında baş sorumlusu belçikadır. belçika tam bir pislik ülkesidir ve zenginliğinin ardında binlerce ton kan ve gözyaşı vardır. bize medeniyet dersi veren avrupalıların çoğu böyle vahşi katliamlar yaptı ve biz hala onların lanetli birliklerine girmeye çalışıyoruz.

24.08.2022

size hak veriyorum, saygilar.

21.08.2022

Acımasızca gelecek dediklerim ama doğanın kanunu bu güçlü zayıfı yer ve güçlü her zaman haklıdır. Bana kızacak kişiler tarihe baksın ve kendine şunu sorsun kaybeden birine hiç haklı olsa bile üzüldüm mü yoksa sadece kazananı mı yücelttim

21.08.2022

Cok enteresan bir bilgi vereyim Bu yavşağın Torunu prens Emanuel Kongonun ve Virango ormanlarının koruyucu başıdır bir çok kere suikast geçirmesine ve hatta 7 kurşun birden yediği halde halen Kongo için çalışmaktadır. Son özgür gorilleri ve hayvanları korumak için canla basla calisiyor ,Avrupanin maden şirketleri ve hayvan avcıları tarafından başına ödül konuldu

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ