UNDP Türkiye (Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı), 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği temalı 5. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefine dikkat çekmek amacıyla Türkiye’nin beş farklı noktasından beş güçlü kadının hikâyesini aktardı.
Konya Beyşehir Gölü’nde balıkçılık yapan Rahşan Civcir, Iğdır’da mayın temizleme alanında paramedik olarak çalışan Sevda Çanak, Gaziantep’te cam atölyesinde tercüman olarak çalışan Münteha Helvacıkara, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Mesleki Eğitim Merkezi’nde çevirmenlik yapan Zeina Mahli ile Şanlıurfa’da organik zeytin ve zeytinyağı üreten ve bölgenin kaybolmaya yüz tutmuş zeytin çeşitlerini gün yüzüne çıkartan Doç. Dr. Ebru Sakar, “Beşte 5” kampanyası kapsamında kişisel güçlenme yolculuklarını ve çevrelerine nasıl ilham olduklarını anlatıyor.
Türk kadını zaten asil ve güçlüdür. Milli Mücadele zamanında düşmana korku salan Kara Fatma mı diyelim? Türk çocuğu öksüz, Türk çocuğu öksüz kalır yurtsuz kalmaz diyen Nene Hatun'u mu diyelim? 8 bin saat göklerde uçan Sabiha Gökçen'i mi diyelim? Yine göklerde savaş kartalı olan Belkıs Şevket hanımdan mı bahsedelim? Yoksa kılıçta dengi olmayan Tomris Hatun'dan mı bahsedelim? Kendine her Türk diyen birey birşeyin farkına varmalıdır. Bizim tarihimiz yozlaştırılmadan önce kadın erkeğin tamamlayıcısı değil dengiydi. Erkekler arasında şu söz kullanılırdı “Birinci zenginlik sağlık,ikinci zenginlik iyi bir kadın.” Burada iyi bir kadın derken Onurlu ve güçlü bir kadından bahsedilir çünkü Türk Erkekleri eş seçiminde iyi ata binen iyi kılıç savuran kadınlar dilerlerdi. Eşini kendine denk isterlerdi, yeri geldiğinde kafa kafaya onunla mücadele edecek birini. Biz Türk kadınını en yukarda görmek istiyoruz.
savaşcı Türk erkeğini dize getirebilen bir canlıdan bahsediyoruz bunlar türk kadınına göre basit bile