Diğer yeşilliklere göre biraz daha az bilinen kişniş, tadıyla da onca insanı adeta kutuplara ayırmıştır. Birçok farklı mutfağın vazgeçilmezi bu taze baharatın nefret edenlerinin açtığı sosyal medya grupları dahi var.
Peki başta kişniş olmak üzere bazı yeşil bitkilerin tadını sevmememizin aslında genlerimizle ilgili olduğunu biliyor muydunuz? Cevabı sizler için Mentalfloss'tan derledik.
Kişnişden biraz bahsedecek olursak, maydanozdan ayırt etmesi oldukça zor fakat lezzet olarak daha yumuşak bir yeşil bitkidir.
Son yapılan araştırmalara göre vücutta salgılanan bazı aldehitler kimilerinin damağında bu yeşilliklerin tadını sabuna benzetirken, diğer bir grup yeşillik sever daha narenciye tadı alıyor.
2001 yılında Otago Üniversitesi'nden antropolog Helen Leach yaptığı araştırmalar sonucunda kişnişin Avrupa mutfağında 16. yy sonrası istenmeyen bir bitki olduğunu ortaya koydu. Bunun sebebi hem kötü tadı hem de kokusu yüzündendi.
Helen Leach'e göre 'kişniş' kelimesinin etimolojisi de bu kötü algıyı yaratmış olabilir çünkü Yunanca'da böcek anlamına gelen 'koris' kökünü taşıyor. Kişnişin kurutulmuş tohumları da bir dönem böceklere benzetilmiş olabilir.
Avrupa'da ancak İkinci Dünya Savaşı'nın bitmesiyle gelen farklı dünya mutfaklarını deneme modası, bu baharatı tekrar gündeme getirmişti.
Toronto Üniversitesi'nden Lilli Mauer ve Ahmed El-Sohemy'nin yaptığı araştırmaya göre Kafkas (beyaz ırk) kişilerin %17'si kişnişi sevmezken, Hispanik katılımcıların sadece %4'ü, Orta Doğuluların ise sadece %3'ü bu bitkiden hoşlanmıyordu.
Tek yumurta ikizlerinden %80'inin kişnişe olan tad algısı benzerken, çift yumurta ikizlerinde bu oran %42'ye düşüyor.