Nâzım Hikmet 1922'de Moskova'ya gelir. Burada Rus İç Savaşının son aylarına tanıklık eder. Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi'nde ekonomi-politik eğitimi alır. Bu sürede Rus Avangart şiiriyle tanışır ve Bagritski, Mayakovski, Selvinski, İnber ve Panov gibi edebiyatçılarla tanışır. Rus fütüristlerinden esinlendiği bu dönemde ve klasik biçimden sıyrılır ve yeni bir biçim geliştirmeye başlar.
Nâzım Hikmet Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi'nden mezun olur ve 1924 Aralık ayında Türkiye Komünist Partisinin ülke içindeki faaliyetlerine katılmak üzere yurda döner. Kısa bir süre cezaevinde kalır ve sonra serbest bırakılır.
1925 yılında Takrir-i Sükûn Kanunu aracılığıyla liberal, sosyalist her türlü muhalif kuruluşlar ve yayın organları kapatılır, birçok yazar tutuklanır. Nâzım Hikmet aranmasına rağmen bulunamaz ve İstiklal Mahkemesi'nde gıyaben yargılanır. 1925'te gizli komünist partisi üyeliğinden 15 yıl kürek mahkumiyetine çarptırıldı. Ay sonunda gizlice İstanbul'a gider, TKP lideri Şefik Hüsnü ile birlikte yurt dışına çıkar. TKP'nin 1926 Viyana Konferansına katılır ve yeniden Moskova'ya gider.