Seni anlatmalara doyamıyorum avcı. Nice masallar okuduk, nicelerini dinledik. Ne tilkiler, ne kargalar, ne yancılar, ne üçkağıtçılar gördük, hatta ne anneler ne babalar gördük de senin gibisine denk gelmedik be avcı. Senin kadar masalda öne çıkmaya çalışan, 10 saniyelik rolünü köpürte köpürte neredeyse masalı ele geçirecek olan, bu uğurda vahşetten, aymazlıktan, terbiyesizlikten zerre kaçınmayan kimseyi görmedik biz. Masalın sonuç bölümünde ortaya çıkıp, hayvanlığın kralını sergileyen, insan kurtarıyorum diye barbarlığın dibine vuran birisin sen. Oysa olayı kendi akışına bıraksan, mecrasında akmasına izin versen senin müdahalen olmadan da çözülebilecek. Hiç olmadı kurt salak bir kızla büyük annesini yemiş olacak. Ama olur mu? Sen kahraman avcı, sen o diyarların paşası, son anda devreye girip o kurdun karnını yarmalı, içine taş doldurup diktikten sonra hayvanı dipsiz kuyulara atmalısın. Sen kahramansın çünkü, sen on numarasın... Yazık, cidden yazık, sen nasıl bir çocukluk geçirdin, nasıl eziyetler gördün ki bu hale geldin. Hiç mi hayvan sevgin yok, hiç mi aklın izanın yok, sen nasıl kötü bir insan evladısın da şuncacık masala bile girip rol çalma derdindesin. Batsın yere senin avcılığın, batsın yere senin insanlığın ya!