'Marmara Denizi ağırlıklı olarak yarı kapalı bir havza olduğu için buraya gelen her suyun arıtılarak sisteme dahil olması gerekiyor. Bu çok önemli. Arıtma tesislerinin tam kapasite ile çalışması lazım. Ulaşan akarsuların mümkün mertebe kontrollü bir şekilde Marmara Denizi'ne ulaşması lazım. Bunları aslında 'Marmaray Denizi Eylem Planı'nda alınan kararlar çerçevesinde değerlendirebilirsek, kararların uygulanabildiğini takip edersek orta vadede Marmara Denizi'nde en azından kötüleşmenin olmadığını, nispi iyileşmeler olduğunu göreceğiz. Türkiye ve Marmara Denizi'ndeki en büyük problemlerden biri, balıkçılığın aşırı faaliyet göstermesi. Bu aşırı avcılık, balıkçılık stoklarımızın üzerinde ciddi baskı yaratıyor. Marmara denizi bir ekolojik koridor. Bu bölgenin balıkçılık anlamında ciddi bir koridor olması balıkçılık açısından ciddi bir potansiyeli olduğunu gösteriyor. Balığın planlı bir şekilde avlanması gerekiyor. Buna da sürdürülebilirlik deniyor. Bunun için de Marmara Denizi'nde bazı bölümlerin avcılığa kapatılması gerekiyor. Kesinlikle o bölgelerde ticari avcılığın yapılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Şu gerçeği de teslim etmemiz gerekiyor. Balık çok önemli bir protein kaynağı, biz bunu en ucuz ve kolay yoldan denizlerimizden alabiliriz. Bu konuda bazı regülasyonların da olması gerektiği aşikar. Oksijensiz bir yaşamdan bahsetmemiz mümkün değil, denizlerimizde ölçtüğümüz miktar üzerinden konuşacak olursak oksijen miktarı belli bir limitin üzerinde olması gerekiyor ki orada yaşam devam edebilsin. Marmara Denizi'nde özellikle alt tabakalarda belli noktalarda biz bu alt değerleri görüyoruz. Son onlu yıllara baktığımızda da genel olarak Marmara Denizi'nde oksijen düşüklüğünden bahsedebiliriz. Tedbirler eğer alınmayacak olursa ileriki yıllarda oksijen azlığı neticesinde canlı kayıpları da oluşabilir. O yüzden bizim yapmamız gereken kötü gidişi durdurduktan sonra oksijeni nasıl arttırabileceğimiz yönünde çalışmalar yapmamız lazım. Marmara Denizi'nde beslendiği iki kaynak olan Karadeniz ve Akdeniz deki oksijen miktarı da bizim Marmara denizimiz üzerinde önemli etkiye sahip. Marmara denizi için bir çalışma yaparken diğer denizlerdeki durumlar da bizi çok fazla etkileyecektir. Netice itibari ile direkt olarak bugünden yarına bu oksijenin balıkçılıkla bir ilişkisi yoktur. Bu limit değerlere çok fazla yaklaşılacak olursa orta vadede balıkçılık üzerinde de etkisi olacaktır. Bugün için endişeye kapılmayı gerektirecek bir durum yok. Tedbirlerimizi devam ettirmeliyiz.”
bunun için çok üstün bir zekaya sahip olmak gerekmiyor geçmiş tarihte ilk 5 sınıfta fen bilgisi eğitimi görenler bunu bilir yunusların güneşi kesilmezse oksijen sonsuz olur son güne denk Marmara havuz değildir deniz Karadeniz ege ve Akdeniz ile aynı suyu ve canlılık oranını taşıyor ilahiyat fakültesi mezunu olan insanlar sınavsız öğretmen olyrsa üniversite öğrencisi ne yapsın ki bir atasözü derki; Bilmediğin, boku git mektebinde oku... Kısa ama net bir cümle atasözü işte atasızlar bilmezler badem bıyıklılar ;)
Denizlerde ki canlı yaşamı tükeneceğine sahtekar sakallı dinci hocalar ülkeyi soyup soğana çevirenlerin yaşamı sona erse keşke