Kendisi 1902 yılında Üsküp'te doğmuş. Üç yıllık okulu bir yılda, henüz dokuz yaşında iken başarıyla tamamlayarak zekasının ilk sinyallerini verir. Sonrasında ise okulundan birincilikle mezun olmuş. Mezun olmasının ardından da Darülfünun'un kimya bölümüne kaydını yaptırır.
Her şeyin karışık olduğu savaş yıllarında üniversitede pozitif bilim okumaya ve bilim kadını olarak ismini ve ülkesinin ismini dünyaya duyurmaya niyetli olan genç kadının yolu, ilk kez babası tarafından kesilir. Kız çocuklarının okuyarak bir meslek edinip, kendi hayatlarını sürdürmeleri o devirde çok rastlanan bir deneyim değildir. Babasının “Bana bak kızım, sen baron kızı değilsin; ben ölünce ne yapacaksın? Evlenmeye mecbursun, taliplerinden birini seç” diyip kendisini üniversiteden almayı düşündüğünü belirtir.
Ama o, okumayı, okulunu bitirmeyi, bir meslek sahibi olmayı aklına koymuştur, evlenmek en son düşündüğü şeydir.
Marie curie yi çok severim bu kadını da çok sevdim