UEFA Avrupa Ligi A Grubu 3. maçında Fenerbahçe deplasmanda İngiliz devi Manchester United'a 4-1 yenildi.
UEFA Avrupa Ligi A Grubu 3. maçında Fenerbahçe deplasmanda İngiliz devi Manchester United'a 4-1 yenildi.
Acı olan skor değil... Acı olan bu Manchester’a karşı 48 dakika boyunca bitmiş bir futbol oynamak.
Karşılaşmanın 55. dakikasında Yasemin kardeşim beni aradı;
'Hocam yazıyı yazalım mı' dedi... Yasemin için o dakikada maç bitmişti. Aslında sadece onun için değil 45. dakikada atılan 3. golden sonra tribünler, televizyon başındakiler, gazetedekiler, saha içindeki oyuncular, teknik direktörler, hakemler kısaca futbolla ilgili kim varsa herkes için bu maç bitmişti.
Acı olan da skor değil zaten, acı olan bu durum...
Zor bir periyoda giren Manchester United, 3. golden sonra Premier Lig'de Chelsea ile yapacağı maçı oynamaya başladı. Hoca ve oyuncuların kafasında bu maç vardı. Karşılaşmayı da bu yüzden antrenman maçına çevirdiler. Bu da acı...
4-0'dan 4-1'e gelen prestij golünü tüm Manchesterlılar alkışladı.
Maç 0-0'ken atılsa alkışlarlar mıydı acaba? İşte bu da acı..
Bakınız beyler... Manchester United- Fenerbahçe maçının yorumunu yazacağım ama nereden başlayalım? İsterseniz önce uçaktan başlayalım. Havada cam patlıyor.
Hayati tehlike var ama enteresandır kameralar çalışıyor, pilot kabininden görüntüler var. Pilot kabininden görüntülerin alınması ne derece doğru. Çünkü uluslararası bir olayda bu uçak mecburi iniş yapıyor. Bu görüntülerin alınması yasak. Peki bu uçak İstanbul'dan kalkıp Manchester'a gidebilir mi? Yoksa bu uçak kısa mesafelerde mi kullanılır? Bu işlerde hayati tehlike ne kadardır?
Ondan sonra da çıkıp kulüp başkanının ve yöneticilerin bazı beyanatlarını insanlar nasıl dinlerler?
Gelelim maça... Taraftar, 'Yönetim istifa' diye bağırıyor. Bu bağırma neticeye göre mi, yoksa takımın içinde bulunduğu duruma göre mi? Bakınız arkadaşlar; Fenerbahçe Kulübü doğru yönetilmiyor. Size bugün bin tane bahane söyleyeceklerdir. Peki ben size başka bir şey söyleyeyim. Dün akşam sahada İbrahimoviç var mıydı? Yoktu.
Peki dün akşam Manchester takımı, son oynadığı Liverpool maçındaki kadrodan kaç oyuncuyu bu maçta kullanmadı?
Daha dört gün önce Alanyaspor’u yenemeyen Fenerbahçe‘nin Old Trafford’a gidip Manchester United‘i yenmesi beklenmiyordu ama maçı canlı anlatımla veren İngiliz medyasının ortaya konan oyunla dalga geçmesi ve böyle bir fark açıkcası ağır oldu... Nitekim herşey aklıma gelirdi de Fenerbahçe seyircinin Old Trafford’ta “yönetim istifa“ diye bağırması aklıma gelmezdi...
Ama maça dalmadan bir acı gerçeği ortaya koyalım: İki akşamda dört takımımız Avrupa kupalarında oynadı... Dört maçta, bizim takımlara karşı 5 penaltı atıldı... Böyle bir istatistiğin Avrupa’da bir başka ülkede örneği var mıdır? Fenerbahçe savunması iki dakikada iki penaltı yaptı... Şu Avrupa gecelerinde bu felaketi yaşayan ikinci bir takım olablir mi? Bizim savunmalar, bizim oyuncular Avrupalı hakemleri bizim Süper Lig’in hakemleri sanıyorlar... Bizde çekiyorsun, itiyorsun, indiriyorsun... Avrupalı öyle değil ki... Özellikle arkadan ittin mi, hatta dokundun mu geçmiş olsun... Alper Ulusoy başta, bizim Süper Lig’de maç yöneten hakemler bu penaltıları gördükçe ne düşünüyorlar, açıkcası çok merak ediyorum... Buradan Old Trafford’a geçelim... En iyimser Fenerbahçe fanatiklerinin bile sonuçtan umudu yoktu.
Fenerbahçe’nin tarihte kötü sezonları ve kadroları oldu. Ancak bu kadar topla ilişkisi zayıf, düşük kaliteli, dengesiz bir oyuncu grubunu hatırlamıyorum. Birer birer belki hiçbirine hayır demezsiniz, ancak birlikte bir takım olmaları futbol tarihinin en büyük mühendislik hatalarından biri. Tabii bu, düne özgü değil, zaten bilinen bir gerçek. Dünkü ekstra sorun öncelikle korkunç amatörlüktü.
Yapılan iki penaltının bu seviyede açıklaması yok. Kjaer’in de, Şener’in de hareketleri akıl almaz amatörlükler. Kalesinde şut görmeden iki saçma penaltı golü yemek bu kalite seviyesinde bir takımın altından kalkabileceği bir hal değil. Bundan sonra da zaten söylenecek bir şey kalmıyor. Fenerbahçe’nin ilk yarıda bulduğu yegane pozisyonda ara pası atan Topal şutu çeken Souza. Ancak iki ön stoperiyle pozisyona girebildi Fenerbahçe. Anlayın artık.
F.Bahçe’nin dün gece Old Trafford’da sahaya çıkan 2 stoperli, önlerinde 2 stoper özellikli ve 1 defansif orta sahadan oluşan kadrosu ne yapabilirdi? Direnebilirdi. Savaşıp gol yemeden oyunu tutabilirdi. Ancak başka da bir şey yapamazdı. Bu takım hücum yapamazdı. Pas yapamazdı. Topa sahip olamazdı. Yapamadı da. Peki direnebildi mi? Savaştı mı? Hayır.
Pres yapmayan, tempo yapmayan Manchester United 48’de terlemeden 4-0’ı buldu. Ardından da rakibin izin verdiği ölçülerde oynayan bir F.Bahçe izledik. Kaybetmeyi kabul etmiş sadece daha fazla fark yememek için uğraşan ve olursa da bir şeref sayısı arayan bir F.Bahçe…
Advocaat 50 yıllık futbol deneyimine sahip bir hoca.. Bu işi bilmiyor mu? Tabii ki biliyor. Hollandalı hocayı eleştirmek kolay. Ancak elinde çok yetenekli ve yaratıcı oyuncular vardı da oynatmadı mı?
Oyuncularımıza uluslararası arenada ceza sahamızda rakibe müdahaleyi yasaklamak gerek. Sakın dokunmayın. Göz temasında bile bulunmayın. Ve asla okşamayın. Hakemler zaten penaltıyı çalmak için bahane arıyorlar. Fırsat vermemek lazımken riskli müdahalelerde bulunuyoruz. Fatura ağır. Ortada giden bir maçta iki penaltı golüyle geri düşüyor Fenerbahçe. Moral bozukluğu üçüncü golü getiriyor. Yazık. Çok yazık. İkinci yarı başında Advocaat’tan Emenike hamlesi. Yanlış diyemezsin, üç farkla geridesin. Doğru diyemezsin, defansif eksilme dördüncü golü getirdi.
Kader diyemezsin, sen kendin ettin. Kanarya’nın bu kötü günlerinin tek nedeni yok. Geç yapılan hoca değişikliği. Takımını tanımayan bir teknik heyet, ki ülkemizi tanıdıkları bile söylenemez. Chek-up için bile memleketlerine gidiyorlar. Ve ne yazık ki ‘çubuklu’nun forma değerini bir türlü öğrenemeyen yıldız oyuncular. Yanlışlar silsilesi peşi sıra gelmiş. Bir de niye taraftar maça gelmiyor diye hayıflanmak var. Fenerbahçe’de şimdi özeleştiri zamanı. Baştan ayağa herkes bu özeleştiriyi yapmalı..
Önemli olan ne yenilgi ne de skor.. Bu maçın dersinde 'tükeniş' var. Süper Lig'de hiçbir varlık veya yaratıcılık gösteremeyen ekibin, böylesine zorlu bir deplasmanda farklı olmasını beklemek hayalcilikti.
Herkes penaltılara takılacaktır. Evet; kolay kararlardı. Hatta bizim hakem hocalarımıza da sorarsak 'Penaltı, penaltı gibi olmalı' diyeceklerdir.
Ama 'Elin hakemi' öyle demiyor. Bir gün önce Beşiktaş maçında eleştirdiğimiz yorumlarla, bir gün sonra Manchester'da aynı pozisyonlar karşımıza geldi. Demek ki UEFA, ceza alanı için 'dokunulmazlık' istiyor, bizim MHK bizimkilere 'görmeyin' diyor.
İlk yarı üç farklı bittiğinde, en güvendiğimiz ismin (Kjaer) en çok hata yapan olması enteresan. Bu maçı yaşarken tecrübeli oyunculara farklı bakarız. Çünkü onlar, ne yapacaklarını en bilenler olmalı. Neredeyse pozisyona girmeden devreyi 3-0 galip bitiriyorsa Manchester, burada ilk önce kalite sorgulanmalı. İki penaltı kararında da gol pozisyonu yok. Acemiliğe bakın... Üçüncü golde acemilik zaten zirve yaptı. Bundan sonrasını nasıl anlatacak, nasıl farklı olacaksınız?
Çarşamba Beşiktaş... Perşembe Fenerbahçe... Birincisi Şampiyonlar Ligi maçı oynuyor. İkincisi de UEFA Avrupa Ligi’ndeki temsilcimiz.
İkisinin de farklı rakiplerle (Napoli ve Manchester United) yaptığı mücadelede ortak bir durum söz konusu...
Beşiktaş da, Fenerbahçe de ikişer penaltı kararıyla sarsılıyorlar. Çarşamba’nın da Perşembe’nin de penaltı kararları doğru.
Kızmaya, öfkelenmeye, UEFA’daki cümle hakemlerin bizi hacamat ettiğini söylemeye gerek yok.
Biraz durup düşünelim: Acaba bu penaltıların ortak noktası nedir? Kural kitabındaki fauller ve fena hareketlerin kabaca ceza alanı içinde yapılması halinde uygulanan 11 metrelik atışlardır.
Dick Advocaat'ın Manchester United karşısına çıkardığı 11, 'Zaten yenileceğiz. Bari fark yemeyelim' anlamına geliyordu.
Ama gelin görün ki, bu kadar defansif bir kadro dahi tarihi hezimetten kurtulmaya yetmedi.
Teknik direktör Dick Advocaat'la başkan Aziz Yıldırım arasında benzerlikler var. İkisi de, 'Ben yaptım, oldu' tarzında çalışmayı seviyor!
Ortak akıl kullanmayı önemsemedikleri için de sürekli yanılıyorlar.
Van Persie, Ada'da çok seviliyor olabilir. Bu durum onunla İngilizler'in arasında!
Ama oyunu bu kadar kendi yarı alanında kabul edeceksen senin forvetin Van Persie değil, açık alan seven Emenike olmalıydı.
Nitekim Manchester United oyunu Fenerbahçe sahasına yıktığında tam da Emenike'nin sevdiği alanlar vardı..
Ozan yerine Roman ile başlayarak onun oynadığı maçlardaki gibi orta alanı kalabalık tutma ve rakipten top kapma üzerine bir planla başladı Advocaat... Korkmuştu. Emenike'siz başlamak yanlıştı. İlk 10 dakika dolduğunda, iki takımın da şut, korner ve isabetli orta hanelerinde 'sıfır' yazıyordu.
Temposuz ve karşılıklı kontrole dayanan bir oyun vardı. 10. dakikadan sonra ManU baskısı başladı, bu da F.Bahçe'nin çıkamamasına ve çıkarken top kaybı yapmasına neden oldu. Zaten kadro yapısı da öne rahatça oynayacak bir orta saha değildi. Oyun uyutarak gidiyordu ki, garip bir duruş hatası ve hakemin de zorlaması ile penaltıdan öne geçti M.United. Dünyada ilk defa gördüğümüz bir şekilde 60 saniye sonra 2. penaltıyı da kazandı, aslında iyi de oynamayan M.United... Şener'in arkasına adam kaçırışı da başka bir hataydı..