Kararda; Anayasa’nın 25. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesine göre herkesin düşüncesini açıklama hürriyetine sahip olduğu, bu hakkın haber veya görüş alıp verme özgürlüğünü de içerdiği belirtilerek, şöyle denildi:
“İfade özgürlüğü demokratik toplumun temellerinden biri olup toplumun gelişmesi, bireyin kendini geliştirmesi ve gerçekleştirmesi için vazgeçilmez koşullar arasında yer alır. Hakikat ışığı fikirlerin çarpışmasından doğar. Bu bağlamda, toplumsal ve siyasal çoğulculuğu sağlamak, her türlü düşüncenin barışçıl bir şekilde ve serbestçe ifadesine bağlıdır. Aynı şekilde birey özgün kişiliğini düşüncelerini serbestçe ifade edebildiği ve tartışabildiği bir ortamda gerçekleştirebilir. İfade özgürlüğü kendimizi ve başkalarını tanımlamada, anlamada ve algılamada bu çerçevede başkalarıyla ilişkilerimizi belirlemede ihtiyaç duyduğumuz bir değerdir.”
AİHM’in Handyside/Birleşik Krallık kararına göre bireylerin rahatsız edici görüşleri de dile getirme hakkının olduğu vurgulandı. Keza AİHM’in Özgür Gündem/Türkiye kararına göre “ifade özgürlüğü konusunda devletin pozitif ve negatif yükümlülüklerinin bulunduğu, kamu makamlarının negatif yükümlülük kapsamında Anayasa’nın 13. ve 26. maddeleri kapsamında zorunluluk olmadıkça ifadenin açıklanmasını ve yayınlamasını yasaklamaması ve yaptırımlara tabi tutmaması gerektiği, pozitif yükümlülük kapsamında ise ifade özgürlüğünün gerçek ve etkili korunması için gereken tedbirleri alması gerektiği” kaydedildi. Bu bağlamda M.S.T.’nin Facebook paylaşımlarının “davacının kişisel görüşlerinin ifade edilmesinden öteye gitmediği, herhangi bir kişi ve kurumu hedef alıp hakaret etmediği” belirtilerek, şöyle devam edildi:
“Nitekim söz konusu paylaşımların ülkenin gündemini bir hayli meşgul eden, geniş bir kitleye yayılmış olan, Gezi Parkı protestoları şeklinde bilinen eylemlere ilişkin olduğu, paylaşım ve beğenilerin gerek Anayasamıza ve gerekse AİHS’te ifadesini bulan ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı, bu görüşlerin idarece davacıya disiplin cezası verilmesi olanağı vermediği ve sonucunda meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına yol açamayacağı, aksi düşüncenin ise ifade özgürlüğünün ihlali anlamına geleceği kuşkusuzdur. Bu durumda, davacının kendi Facebook hesabından yaptığı paylaşımların ve beğenilerin ifade ve düşünceyi yayma özgürlüğü kapsamında kaldığı, kimsenin ifade özgürlüğü kapsamında paylaştığı düşüncelerinden ötürü cezalandırılamayacağı...”