Reel faizin negatif olması iki anlama gelir: (1) Tasarruf sahibi, parasını ödünç vermesi karşılığında enflasyona karşı korunmamış, kaybetmiş olur. (2) Tasarruf sahibinin tasarrufundan pay alınıp borçlanan kişilere aktarılmış olur. Bu durumda devlet tasarruf yapanı cezalandırmış, borçlananı ödüllendirmiş olur.
Eskiden nominal faizden alınan gelir vergisi stopajı % 15 – 20 iken bu payı devlet alırdı ve buna karşın faiz reel olarak pozitif olurdu, tasarruf sahibi de enflasyona karşı korunmanın yanı sıra devletine vergi ödemiş olurdu. Bugünkü sistemde tasarruf sahibi zarar ederken, devletin faizden aldığı vergi % 3’e düşmüş durumda olduğu için, tasarruf sahibinin borç verdiği parayla borç alana para aktarmış oluyor.
Türkiye’nin temel sorunlarından birisi iç tasarruflarının yatırımlarına yetmemesidir. Yatırımlarla iç tasarruflar arasında tasarruflar aleyhine oluşan fark cari açıktır. Bu açığı kapatmanın iki yöntemi vardır: İlki yatırımları düşürmektir. Bu yola girilirse büyüme de düşer. İkincisi de iç tasarrufları artırmaktır. Bunun yolu enflasyonun üzerinde (pozitif) reel faiz vermekten geçer. Eğer bir yandan hızlı büyümek bir yandan da cari açığı düşürmek hedefleniyorsa bunun yolu ikinci yöntemi seçerek iç tasarrufları artırmaya çalışmaktan geçer.
Yukarıda açıkladığımız gibi tasarruf sahibinin cezalandırıldığı, borç alanın ödüllendirildiği bir sistemde iç tasarrufların artmayacağı açıktır. O nedenle böyle bir düzende cari açık kapatılamaz.
onlarınn derdi başka ki milletin yastık altınına gözlerni dikmişler kime neyi anlatıyon dayı karsıdakıler saf salak felan değil kurnazlar