2 Temmuz 1993 Madımak Katliamı'nın üzerinden 25 yıl geçti. Madımak'ta ölenlerden geriye kalanlar hala akıllarımızda. ..Bedenim üşür, yüreğim sızlar.Ah kavaklar, kavaklar...Beni hoyrat bir makaslaEski bir fotoğraftan oydular.Orda kaldı yanağımın yarısı,Kendini boşlukla tamamlar.Omzumda bir kesik el,Ki durmadan kanar.Ah kavaklar, kavaklar...Acı düştü peşime ardımdan ıslık çalar.Bir yüzük yaptım sana güvercin teleğinden,Bir yüzük bükerek hoşçakal sözcüğünden.Bir yüzük yaptım belli belirsiz,Eski bir gramofon sesinden.Bir yüzük serçe parmağın için,Bulutsuz bir gecede kayan yıldız izinden.Bir yüzük yaptım terli bir yüzük,Avucumdan geçen ince hayat çizgisinden.Yanmasını bilen bakır bir yüzük,Evime akım taşıyan elektrik telinden.Bir yüzük yaptım, bir yüzük ki;Yıllardır dinmeyen ormanların gümbürtüsünden.Şu içimde köpük verenGün görmemiş sevdayıSuçmuş gibi öfkeyle hep ağzıma tıktılarBulamadım yüreğimin menzilini, yolunuBeni geçip boz bulanık bir kuyuya attılarKırmızı gül gider ayak sende kaldı tamahımKırmızı gül gider ayak sende kaldı muradım.Koyup zarfın içine, üstünü acıyla pulladımSana bir sevinçlik menevişli kuş yolladımSon kuşlarımdı bunlar, dedim telef olmasınGeçti artık göğsümde kuş barınmaz anladımEsti rüzgâr bozuk bozuk, örselendi yüreğimEksik gedik nem varsa ezberden tamamladımBende sönen şavkıması sürsün diye yaşamınBu kuşları senin için gözlerimde sakladımKim sürmüş Altıok Metin dünyanın sefasınıKirletilmiş bir zamanı yürürken adım adımyeni çekilmiş bir dişinyadırganan boşluğudilimin ucunda ismin.somunu yitik bir vidadüştü düşecek yüreğim.biran önce gel burayakarpuz, kavun yiyelim.bilmem ki ne diyeyim,sana örselenmemiş,dostluğun böğründe sancı,sevgi toza belenmiş,havı dökülmüş sevincin.biran önce gel burayakarpuz, kavun yiyelimbatıp çıkıyorum durmadan,ben bilirsin iyi yüzemem.çarşafım diş gösteriyor,dalgalı bir deniz kaç gündürsallanan bir döşeğim.biran önce gel burayakarpuz, kavun yiyelim.Bunları yap, sakın unutma, Mum yak bir aşkın sıcak anısına, Suyla hesaplaş, rüzgâra sür yüzünü, Cesedini bul bir yokluğun kıyısında. Bunları yap, sakın unutma. Yasını tut, günlerce ağla. Mandalı düşmüş bir kapak Göğsünün kuşsuz kafesinde, Tak tak vururken sızlayan boşluğuna, Yasını tut, günlerce ağla. Sonra git yeni bir aşkı bulmaya, Bir yağmur sonrasının Duru aydınlığında, Yıkanmış avlun, dinmiş uğultunla. Sonra git yeni bir aşkı bulmaya... Yanında dağılmış kâğıtlarve tütün tabakası varBir bez parçasıylaağzını tıkamışlarCesetini sırt üstüboyunca uzatmışlarBir deniz kabuğundadalgaları duyanlarBoş bir mermi kovanısizce nasıl uğuldar'Şimdi benim buzdan bir döşekteÜç büklüm olmuş zavallı sevdam,Üşüyorsa ölesiye yalnızlıktan;Bil ki senin hep böyle güvensiz,Yaşamdan korkar oluşundan.İşte bunun için sevmiyorum seni.Şimdi benim bir han avlusundaHiç bitmeyecek umutsuz kavgam,Soluyorsa başı önde yorgunluktan;Bil ki senin hep böyle umarsız,Yarını göze alamayışından.İşte bunun için sevmeyeceğim seni.Eskiden bir sesimVardı benim;Şimdi uzakta.Çınlar belkiBir köprünün altında.Yitirdiklerim de olduKazandıklarımın yanında.Eskiden bir yüreğimVardı benim;Şimdi uzaktaÇarpar belkiBir çocuğun odasında.Yitirdiklerim de olduKazandıklarımın yanında .Bir ben kaldım şimdiTek yakın bana .Ama ben eskiden deHep böyleYalnız çıkardım yola.Durmadan avuçlarım terliyor,İnildiyor ardımdanGirdiğim çıktığım kapılar.Trenim gecikmeli, yüreğim bungun,Bir bir uzaklaşıyor sevdiğim insanlar.Ne zaman bir dosta gitsem,Evde yoklar.Dolanıp duruyorum ortalıkta.Kedim hımbıl, yaprak döküyor çiçeğim,Rakım bir türlü beyazlaşmıyor.Anahtarım güç dönüyor kilidinde,Nemli aldığım sigaralar.Ne zaman bir dosta gitsemEvde yoklar.Kimi zaman çocuğum,Bir müzik kutusu başucumdaVe ayımın gözleri saydam.Kimi zaman gardayımYanımda bavulum, yılgın ve ihtiyar.Ne zaman bir dosta gitsem,Evde yoklar.Bekliyorum bir kapının önünde,Cebimde yazılmamış bir mektupla.Bana karşı ben vardımÇaldığım kapıların ardında,Ben açtım, ben girdimSelamlaştık ilk defa.Yol uzun, gece kara.Sevgi taşıyorumGözlerim yana yana.Yuğrulmuş yüreğimTuz, biber ve kimyonla.Benim yeryüzündeAh-ü zârım var.Yol uzun, gece kara.Gülüm benden uzakta,Eski baharat yollarındaGidiyorum, gidiyorumTık-nefes bir kamyonla.Benim yeryüzündeArz-ı halim var.Yol uzun, gece kara.Ben bu garip yolculukta,Çoğaldıkça çoğaldım.Evvel bir idimŞimdi milyonla.Bazan oturduğum yerdeKendikendime dalıp giderim,Bulanık geçmişimle.Genişleyen halkalar çizerim,Bir düşün uyanık imgesine.Gölünüze taş düşerim.Sizse hep konuşursunuzSığınıp kof sözlere,Kaçarak kendinizdenUğuldayan hüznünüzle.Telâşla geceyi bulursunuz.Gözünüze yaş düşerim.Bir anahtar verdindi banaKabaran yüreğimi bilerek. Kullanıp durdum onu gönlümce, Aşkıma kenar süsü diyerek; Aşındırdım dişlerini zamanla. Geriye ben kaldım işte. Yalan olur sevmedim dersem; Ama yolcu yolunda gerek. Ey ömrümün uğuldayan durağı; Yanlış hesaptan dönerek, Benli günlerini sil istersen. Geriye sen kaldın işte.