Madem Evrim Teorisi Tamamen Gerçek O Halde Cansız Varlıklardan İlk Canlı Varlık Nasıl Meydana Geldi?

Bilimin her şeye olduğu gibi evrim düşüncesini anlamsız bulanlara da bir yanıtı var. Peki bu yanıt sizi de ikna edecek mi?

Canlılığın oluşum anını soruştururken şu çalışmadan, burada yer alan akademik makaleden ve bu kaynaktan faydalandık.

Söz konusu evrim ve Charles Darwin olunca akılda beliren onlarca, yüzlerce soru ve bir tutam yanlış anlaşılma da ortaya çıkıyor.

Meşhur 'Eğer insanlar maymunlardan evrildiyse, neden halen maymunlar var?' sorusu da bunlardan biri, hepiniz mutlaka bir kez duymuşsunuzdur. Aslında Darwin insanların maymundan evrilmesine dair hiçbir şey söylememiştir, onların ortak ataya sahip olduğunu keşfetmiştir. İnsan ve maymun türleri arasındaki ilişki bir atalıktan ziyade yakın akrabalıktan ibaret.

Sık tartışılan konulardan biri de evrim teorisinin canlılığın ortaya çıkışına dair tezi.

Buradaki temel varsayım evrimin bir yaratıcının varlığını reddetmesiyle ilgili, 'Şayet bir yaratıcı yoksa evrim teorisine göre cansız varlıktan canlıya nasıl geçiş yapıldı?' şeklinde bir soru ortaya çıkıyor ama bu soruyu dikkatli incelemek gerekiyor. Öncelikle evrim kuramı yaratılışın nasıl gerçekleştiğini anlatmıyor, canlıların evrim sürecini modelliyor, bunu zihinlere kazımak gerek.

Yani evrim teorisi için canlılığın başlangıcı araştırma nesnesi değil, zaten bir teorinin her şeyi açıklama zorunluluğu da yok.

Ama evrim süreci katman katman gerçekleşiyorsa bu sürecin bir başlangıç noktası da olmalı, değil mi? Yanıt belki evrim teorisinden değil ama farklı bir teoriden gelecek, bu açıklayıcı teorinin ismi ise abiyogenez teorisi.

Evrimin aksine abiyogenez biyoloji temelli değil, biyokimya temelli bir yapıda yükseliyor ve canlılığın başlangıcına dair net bir açıklaması var.

Bu açıklamayı özetlemeden önce 'canlı' dediğimizde ne anlaşıldığını bir düşünelim. Sizce bir varlığı canlı yapan nedir?

Bir ağaçla bir köpeğin canlılık belirtileri birbirinden farklıdır ve birkaç saniye gözlem yapan kişi ağacı cansız bir varlık olarak tanımlayabilir, çünkü hareket etmez, değişen dış etkenlere yanıt vermez. Deney süresini biraz daha uzatırsak ağacın yahut herhangi bir bitkinin de değişikliklere verdiği tepkileri görebiliriz, yani canlılık için tanımımızı geniş tutmamız şart.

Üreyebilen, büyüyebilen yani değişebilen, bunun yanında enerji üreten yahut tüketen varlıklara canlı diyebiliriz.

Tanımı daha da geliştirmek mümkün ama şimdilik daha karmaşık bir açıklamaya ihtiyacımız yok. Peki milyarlarca yıldır var olan evrenin bu ölçekte son saatlerinde doğmuş canlılığı ilk hangi noktada gözlemleyebiliriz? O ana gidip gözlem yapma imkanımız olmasa da abiyogenez teorisi canlılığın Dünya'da başlangıcını ikna edici biçimde özetliyor.

Yaklaşık 3 milyar yıl önce yaşanan meteor yağmurlarının oluşturduğu sıcak kraterler yaşamın oluşabilmesi için gerekli koşulların başlangıcıdır.

Bu meteorlar beraberlerinde dünyaya organik yağ moleküllerinin en temel halini de taşımış olsa da milyonlarca yıl kraterlerin diplerinde gizli kaldılar. Bunun yanında Dünya'ya ulaşan meteorların bir kısmı Dünya'ya çarptıktan sonra Güneş ile olan mesafemiz sonucunda erimeye başladı. Eriyen meteorların oluşturduğu su, barındırdığı kimyasal maddelerle sıcak kraterlere dolduğunda sürekli ısınan ve soğuyan, adına ilkel çorba verilen bu kaotik ortamda yaşam izleri görülmeye başlıyor.

Suyun yapısını güncelleyen ısı, kimyasalları da tepkimeye sokmaya başladı ve önce basit ardından karmaşık bileşikler doğdu.

Yukarıda bahsettiğimiz yağ molekülleri milyonlarca yıl sonra ortaya çıkmaya başladı ve proteinlerle bugün DNA'da taşınan genetik bilgiden de sorumlu olan RNA ile iletişime geçti. RNA'nın evrimi DNA'yı ve genetiğin temelini oluşturdu. Bu andan itibaren hücreler bölünme aşamasına geçerek bugün bildiğimiz anlamda herhangi bir gizeme ihtiyaç olmayacak biçimde canlılık ortaya çıkmış oldu.

Peki siz evrim ve abiyogenez teorisinin bu canlılık tezi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Popüler İçerikler

Evde de Yapsak Ucuz Değil: Fatih Altaylı Evde Yaptığı Patlıcan Musakkanın Maliyetini Hesapladı
Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan 'Audi A8' Savunması: 'İhtiyaç'
Öğretmen Olmak İçin Şartlar Değişiyor: Öğretmenler Artık Üniversiteden Sonra Atanamayacak!
YORUMLAR
28.11.2019

proteinlerle bugün DNA'da taşınan genetik bilgiden de sorumlu olan RNA ile iletişime geçmeyi nasıl akıl etti. RNA'nın evrimi DNA'yı ve genetiğin temelini oluşturmayı nasıl düşündü. Bu andan itibaren hücreler bölünme aşamasına nasıl geçerek bugün bildiğimiz anlamda herhangi bir gizeme ihtiyaç olmayacak biçimde canlılık ortaya çıkmış oldu? Buradaki akıl,düşünme, irade etme kime ait?? Hücreye mi? Akılsız ve hayatsız atoma mı?Kime?Neye?

08.08.2020

Tamamen yanlışsınız. RNA ilk moleküldür. Bunun açık kanıtları da vardır. RNA'nın self-splice özelliği, DNA kalıbına ihtiyaç duymadan kendini eşleyebilmeleri (örneğin Covid-19'un RDRP molekülü ile replikasyonu), ribonükleoproteinler, katalitik özellikleri.. Bunların hepsi RNA dünya hipotezinin kanıtları.. Aslına bakarsan RNA küçük bilgiyi saklamak ve fonksiyonel hale getirmek için, protein ve DNA'yı oluşturmuş. Ayrıca, DNA bizim kodumuzun küçük bir kısmının saklandığı molekül. Epigenetik bilimini inceleyiniz. Sadece Darwin değil, Lamarck'ın da haklı olduğunu göreceksiniz =)

27.11.2019

6 aylik bebege tecavüz edilip,icorganlari parcalanip öldürülmesini önleme gücü olup ta bu bir sinav deyip müdahele etmeyen bir tanrinin varligina inanamiyorum.

27.11.2019

AYNEN kardeşim benim de kişiliğim istesem de kabul edemiyor... O kadar aciz bi görüş ki

28.11.2019

Evrimciler bilim değil sahtekarlık yapıyor. "Laboratuvar ortamında molekül üretildi" yalanına sarılıyorlar. Dürüst olun dürüst. Zaten halihazırda var olan RNA'dan parça alınıp, asıl RNA yoluyla kopyalama yapılarak "bu molekül laboratuvar ortamında üretildi" diye insanları kandırıyorlar. Neden mi? Çünkü sırf üstün bir Aklın bunları yaratmadığına insanları inandırmak ve "söz konusu yaratmak ise bizde yaratıyoruz" demek için.

28.11.2019

velev ki öyle olsa dahi labaratuarda da bir üstün akıl olmak zorunda.

TÜM YORUMLARI OKU (112)