Turizm ülke ekonomileri için çok önemli bir gelir kaynağı olmasına rağmen bazı ülkelerde merak edildiği halde girilemeyen ve ziyaret edilmesi yasak yerler var. Bu yerlere seyahat ve ziyaret izni almak neredeyse imkansız! Peki ama neden? Kimi politik kimi de tüyler ürpertici olan bu nedenleri merak ediyorsanız gelin, birlikte göz atalım.
Poveglia, Roma İmparatorluğu döneminde veba hastalığına yakalanan insanların gönderildiği yer olduğu için bu adı aldı. Orta Çağ'da veba hastalığının yaygınlaşmasıyla birlikte vebalı insanlar tekrar buraya getirilip terk edildi. Toprak, çürüyen ve yakılan insan cesetleriyle o kadar doldu ki, adanın toprağının yarısının insan küllerinden oluştuğu söyleniyor.
1940 yılında keşfedilen bu mağarada en ikonik mağara resimleri bulunuyor. Bu resimlerin tarihi Üst Paleolitik Dönem'e kadar uzanıyor. 1948 yılında halka açılan mağara, 15 yıl sonra yapay ışıkların ve insanların getirdiği mikropların mağaraya zarar vermesi nedeniyle tamamen ziyarete kapatılmış.
Kıyamet Ambarı olarak da bilinen ve dünyadaki bütün bitki tohumlarının saklandığı depo. Bu depo sayesinde nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalan bitkilerin tekrardan dünyaya kazandırılması amaçlanmış. Dev bir dağın 130 metre altına inşa edilmiş depoya girmekse kesinlikle yasak.
İlk Çin İmparatoru Çin Şi Huang'ın mezarı, 1974'de Toprak Askerler'in ortaya çıkarılmasına rağmen henüz açılmamış. Mezarın açılmamasının sebebi ise günümüzde sahip olunan teknolojinin mezar içindeki şeylerin saklanmasında yeterli olmayacağı düşüncesinden kaynaklanıyor. Bu nedenle giriş de yasak.
1612 yılında kurulmuş olan Vatikan Apostolik Arşivi, bütün papaların kişisel belgelerini içeriyor. Bu belgeler belirli bilim insanları dışındaki herkese kapalı.
39. Büro, 39. Oda veya 39. Şube olarak da adlandırılan bu yer, Kuzey Kore'nin en gizli toplantılarının yapıldığı yer olarak biliniyor. Söylentilere göre sahtecilik, uyuşturucu kaçakçılığı, İsviçre'den kanunsuz para transferi ve nükleer faaliyetler gibi işler hep burada yürütülüyor. Buraya giren kişinin cezası ise ölüm! Hatta ceza bununla bitmiyor, o kişinin aile bireyleri de aynı cezaya çarptırılıyor.
Dünyanın en korkutucu yerlerinden biri! Paris'in taş madenlerini sağlamlaştırmak amacıyla inşa edilen tünel, 18. yüzyılda 6 milyon kadar cesedin saklandığı bir depoya dönüşmüş. Tünelin %1'lik bir kısmı ziyarete açık. Bu kısımda üst üste dizilmiş insan iskeleti ve kemikleri bulunuyor. %99'luk kısmına ise giriş yasak çünkü bu bölümlerde kaybolmamak imkansız!
Bengal Körfezi'nde ormanlarla kaplı North Sentinel Adası'nda insanlarla temasa geçmeyen Sentiller adlı yerli bir kabile yaşıyor. Bu kabile modern dünya ile iletişimi kesinlikle reddediyor ve bölgelerine girmeye çalışan herkese şiddet uygulayarak dışarıya atıyor.
Stalin zamanında gizli bir yer altı ulaşım sistemi olarak inşa edilmiş metro sistemi, son derece önemli yerleri birbirine bağlıyor. Bu hattın Kremlin Sarayı, Vnukovo-2 Havalimanı ve Genelkurmay Başkanlığı Akademisi gibi kurumları birbirine bağladığı söyleniyor. Dışarıdan girişin olmadığı tünelin savaş sırasında yüksek rütbeli memurların kaçması için inşa edildiği düşünülüyor. Moskova metro yönetimi bu tünellerin varlığını uzun bir süre kabul etmemiş. Günümüzde ise 4 hattan yalnızca birinin varlığı kabul edilmiş.
Coca Cola'nın gizli formülünün saklandığı söylenen kasayı turistler dışardan görebilir ancak içeri girmek kesinlikle yasak. Formül, el yazısı bir tarif. Bu kasaya gelmeden önce de Atlanta Bankası'nda bir kasada saklanmış.
Bohemian Avenue veya diğer adıyla Monte Rio bir kamp alanı. Her yıl temmuz ayı ortasında bir kez yapılan kamp etkinliğine yalnızca dünyanın önde gelen erkekleri davet ediliyor. Nobel ödülü alan kişiler, sanatçılar, müzisyenler, siyasetçiler ve ordu mensupları burada iki haftadan fazla süren kamp yapıyor.
Ölümcül altın mızrakbaşlı engerek yılanına ev sahipliği yapan adada, her metrekareye 1 ile 5 arasında yılan düştüğü söyleniyor. Yılanlar çok tehlikeli olduğu için Brezilya hükümeti insanların adayı ziyaret etmesini yasaklamış. Sadece adada araştırma yapmak isteyen bilim insanlarına doktorlar eşliğinde izin veriliyor.
19. yüzyılın sonlarında bulaşıcı hastalıkları olan insanlara ev sahipliği yapan bir ada, en ünlü hastası ise Mary Mallon. ABD'da tifoya neden olan bakterinin semptomsuz taşıyıcısı olan Mary Mallon, 3 yıl boyunca bu adada karantinaya alınmış. Serbest kaldıktan sonra mesleği olan aşçılığı yapmaya devam etmiş ve birçok insana hastalık bulaştırmış. Mary kendi isteği dışında adaya geri gönderilmiş ve ölünceye kadar orada yaşamış. Halkın adayı ziyaret etmesine hala izin verilmiyor. Bu nedenle ada günümüzde kuşlara ev sahipliği yapıyor.
1970 yılında Çernobil Nükleer Santralı'nda çalışanlar için kurulan Pripyat şimdi tam bir hayalet şehir görünümünde. Bölgede bulunan yüksek radyasyondan dolayı bu şehre girmek hala yasak.
Avustralya'nın 51. bölgesi olarak adlandırılır. ABD ve Avustralya'nın ortak çalışmalarını yaptığı ve 1970'te kurulan gizli bir bölge. Tesise giriş ise kesinlikle yasak!
1963 yılında başlayıp 3 yıl süren volkanik patlamanın ardından oluşan bir kara parçası. Günümüzde yalnızca bilimsel araştırmalar için kullanılıyor. Araştırmanın amacı ise insan etkisi olmadan ekosistemin nasıl oluşabileceğini anlamak. Adaya yalnızca iki bilim insanın girmesine izin veriliyor.
Bu mekan, felaketler ve acil önlem alınması gereken durumlarda devreye girmesi için yapılmış bir acil durum kompleksi. 1958 yılında Rusya'nın Sputnik uydusunu uzaya fırlatmasından sonra savunma amacıyla kuruldu. Sadece üst düzey devlet görevlilerin kullandığı kompleks hem yer altında hem de yer üstünde bulunan geniş alanıyla yüksek güvenlikli bir yer. Bölgede üst düzeyde koruma tedbirleri var. Dışarıdan hiç kimsenin buraya yaklaşmasına dahi izin verilmiyor.
#10 arkasında içindekiler yazıyor zaten
Mount weather the 100de de vardı sanırım