11 Maddede Türkiye'de Gelir Adaletsizliği Gerçeği

Herhangi bir ülke belirli bir dönem boyunca diğer ülkelerden gelir transferi veya mal ve hizmet üretimi, doğal kaynakların daha verimli bir şekilde değerlendirilmesi gibi yollarla zenginleşebilir. Ancak bu zenginleşme dönemi o ülkede yaşayan insanların toplam olarak yaşam seviyelerinin daha iyi bir noktaya geldiğini göstermez. Gelir adaletsizliği ölçütü işte böyle bir ülkede yaşayan insanların gelirleri, zenginlik ve refah durumlarının nasıl dağıldığını gösteren temel bir ekonomik veri olarak kabul ediliyor.  Yani esas önemli olan sadece bir ülkede kişi başına düşen gelirin artması değil, bu gelirin de aynı zamanda nasıl dağıldığı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) hafta başında 2013 yılı Türkiye Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması'nın sonuçlarını açıkladı. Bu sonuçlar çerçevesinde Türkiye'de durum nedir, neler oluyor şöyle bir bakmak istedik.

1. Gelir Adaletsizliği Nedir?

Gelir dağılımı araştırmaları en çok kişisel gelir dağılımı analizi ve fonksiyonel gelir dağılımı analizi olarak yapılıyor. Bir ekonomide yaratılan gelirin o ekonomideki bireyler arasında ne şekilde dağıldığını ortaya koyan analize 'kişisel gelir dağılımı analizi', ücret, faiz, rant, kar gibi üretim faktörlerinin yaratılan gelirden ne kadar pay aldığını gösteren analize ise 'fonksiyonel gelir dağılımı analizi' adı veriliyor. Bizi ilgilendiren 'kişisel gelir dağılımı analizi.' Bir ülkede yaşayan insanlar arasında uçurum ne kadar büyükse, o ülkede o kadar büyük bir gelir adaletsizliği ve sosyal sorun var demektir.

2. Gini Katsayısı Nedir?

Gini katsayısı gelir adaletsizliğini ölçmek için kullanılan araçlar arasında en yaygınıdır. Hesaplaması da kolaydır. Dikey eksene yüzde 10 ya da 20'lik bölümler halinde GSYH'den alınan paylar birikimli olarak, yatay eksene de yine yüzdelik paylar halinde nüfus birikimli olarak konur. Her bir yüzdelik nüfus payının gelirden ne kadar pay aldığını bu eksenlerin arasında kalan boş alanda işaretleyip, noktaları birleştirirsek bir eğri çıkar. Buna da Lorenz eğrisi adı verilir. Karenin köşegen çizgisi 'mutlak eşitlik' çizgisidir. Bütün işaretlerimiz o çizginin üstünde olursa o toplumda gelir dağılımı eşittir. Çizdiğimiz Lorenz eğrisi bu çizgiden ne kadar uzaklaşırsa o toplumda gelir adaletsizliği o kadar yüksek demektir.

3. Türkiye'de en zengin yüzde 20 ile en fakir yüzde 20'lik nüfus arasında 7,7 kat fark var

TÜİK araştırmasına göre Türkiye'de en yüksek gelire sahip olan yüzde 20'lik grup toplam gelirin yüzde 46,6'sını alırken en düşük gelire sahip yüzde 20'lik nüfus toplam gelirden sadece yüzde 6,1 oranında pay alıyor. Yani, Türkiye'de her 100 liranın 46,6 lirasını 5 kişiden 1'i alırken, kalan 4 kişi 53,4 lirayı paylaşıyor.

Durumun vehametini şöyle de ortaya koymak mümkün, Türkiye'nin sadece 5 kişiden oluştuğunu düşünürseniz, her 100 liramızın 68 lirası 2 kişinin elinde. Kalan 3 kişi ise 32 lirayla geçinmeye çalışıyor.

4. Türkiye Gelir Adaletsizliği Bakımından Avrupa'nın En Kötü Ülkesi

TÜİK tarafından açıklanan gelir adaletsizliği araştırmasında Türkiye'nin gini katsayısı 2013 yılı için 0,400 olarak hesap edildi. Bu değer ile Türkiye'nin gelir adaletsizliği bakımından Avrupa'nın en kötü durumdaki ülkesi olduğu ortaya çıktı. Örneğin Bulgaristan'ın gini katsayısı 0,354 iken, Portekiz'in 0,345, Yunanistan'ın 0,343, İspanya'nın 0,337, İngiltere'nin 0,328, Almanya'nınsa sadece 0,283. En iyi durumdaki Norveç ise 0,227'lik gini katsayısı ile Türkiye'den yaklaşık olarak 2 kat daha iyi bir gelir adaletine sahip.

5. Her 100 Kişiden 15'i Yoksulluk Sınırı Altında Yaşıyor

TÜİK tarafından eşdeğer hanehalkı kullanılabilir medyan gelirin yüzde 50'si baz alınarak hesaplanan yoksulluk sınırına göre Türkiye'de yaşayan her 100 kişiden 15'i yoksulluk sınırı altında yaşıyor. Yani yaklaşık 5 milyon 100 bin kişi yoksulluk sınırının altındaki koşullarda hayatını geçirmeye çalışıyor.

6. Halkın Yüzde 49,7'si Ciddi Ekonomik Sıkıntıyla Karşı Karşıya

Beklenmedik harcamalar, evden uzakta bir hafta tatil, doğalgaz, kira, elektrik gibi faturalar açısından ödeme zorluğu yaşamamak, iki günde bir et, tavuk, balık yiyebilmek, evin ısınma ihtiyacını karşılamak, çamaşır makinesi sahibi olmak, renkli televizyon sahibi olmak, telefon sahibi olmak ve otomobil sahibi olmaktan oluşan temel 9 kriterden 4'ünü karşılayamamak 'maddi yoksunluk' olarak tanımlanıyor. 

TÜİK tarafından yapılan hesaplamaya göre 2013 yılında nüfusun %49,7'sinin maddi yoksunluk yaşadığı ortaya çıktı. Yani her iki kişiden biri bu temel yaşam giderlerini karşılama gücünden yoksun.

7. Her 100 kişiden 35'i Yeni Bir Giysi Alamıyor

Araştırma verilerine göre Türkiye'de yaşayan her 100 kişiden 35,1'i giysilerini yenileyemiyor, ekonomik olarak giysi ihtiyaçlarını karşılayamıyor.

8. Halkın Yüzde 42,2'si Isınma Sorunu Yaşıyor

Araştırmaya göre halkın yüzde 42'2'si oturduğu konutta izolasyondan kaynaklanan sebeplerle ısınma sorunu yaşarken, yüzde 37,2'si de ısınma harcamalarını karşılayamıyor.

9. Halkın Yüzde 46,1'i İki Günde Bir Et, Tavuk veya Balık Yiyemiyor

TÜİK tarafından yapılan araştırmaya göre nüfusun yüzde 46,1'i iki günde bir et, tavuk veya balık yiyebilecek bir ekonomik güce sahip değilken, gelirden en az pay alan nüfusun yüzde 20'lik bölümünün yüzde 83'ü iki günde bir herhangi bir et ürününü sofrasına koyamıyor.

10. Her 100 kişiden 65,4'ü Borçlu

Araştırmaya göre halkın yüzde 65,4'ü borçluyken, borcun çok yük getirdiğini söyleyenlerin oranı yüzde 25,1, biraz yük getirdiğini söyleyenlerin oranıysa yüzde 35,1.

11. Halkın Yüzde 84,8'inin Konut Masrafı Yük Getiriyor

TÜİK verilerine göre halkın yüzde 84,8'inin konut masrafları kendilerine yük getirirken, yüzde 22'2'si açısından konut masrafları ekonomik durumlarına çok büyük bir yük getirmekte.

Popüler İçerikler

Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho ile İlgili İspanya'dan Transfer İddiası Var
Apar Topar Çıkarılmışlardı: Kızılcık Şerbeti'nde Giray ve Heves Ayrılığının Gerçek Nedeni Ortaya Çıktı
Fernando Muslera, Jose Mourinho'yu Hedef Aldı: "İstemiyorsa Gidebilir"