Ankara ile Lefkoşa arasında tansiyon yüksekti. Hükümet bazı alanlarda yeni düzenlemelere gitmek istiyor Ankara ise yeni adımlar atılmasına karşı çıkıyordu. Özellikle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde askerin konumu ciddi bir tartışma konusu olmaktaydı. Avrupa gazetesi askere yönelik salvolar yaptıkça, Kıbrıs Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı rahatsız oluyor, en sonunda 'ihanetin bir bedeli vardır' diye gerçekten ağır bir açıklama yapıyordu. Sol partiler buna aynı sertlikte cevap verdiler: 'Asker kışlaya dönsün!'
Ankara bu olayların hükümet nedeniyle yaşandığı kanaatindeydi. Başbakan Yardımcısı Mustafa Akıncı ve koalisyon ortakları KKTC Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı'nın İçişleri Bakanlığı'na bağlı olmasını talep ediyordu. Askerse işlerin aynen devam etmesinden yanaydı. İpler 2000 yılının Haziran ayında kopma noktasına geldi.
Güvenlik Kuvvetleri Komutanı 29 Haziran'da zehir zemberek bir açıklama yaptı. GKK Komutanı katıldığı bir toplantıda ‘Şayet toplumun gözü önünde devletin temellerine dinamit konulursa, yıkılmaya çalışılırsa, GKK'dan önceki yetkililer, devlete sahip çıkmazsa, sahip çıkacak makam milletin anayasayla görevlendirdiği GKK'dır. TSK generalinin boğazı dokuz boğumludur, her aklına geleni söylemez ama yerinin geldiğine karar verirse değerlendirmeyi yapar' dedi.
Başbakan Yardımcısı Mustafa Akıncı ayağa kalktı ve 'protesto ediyorum' diyerek töreni terk etti. GKK Komutanı devam etti: 'Oklar hedefe ulaştıkça, hedefin kalbine girdikçe canı yananların bağırtısını duyuyorum ve ne kadar haklı olduğumu bir daha görüyorum. Polisin askere bağlı olması Sayın Akıncı'yı neden bu kadar yakından ilgilendiriyor ben anlamıyorum. Kendisi Turizmden sorumlu. Turizmle ilgilensin.'