Bu durum Hatay’da yaşayanlar için geçerli değil. Bu şehirde yaşayan her insan kültür zenginliğinin içinde yaşayarak büyür ve bunu hayatının her anına yansıtır. Dünyanın neresine giderse gitsin, barış, kardeşlik, birlik ve beraberliğe inanır. Saygıya ve sevgiye özen gösterir. Biz belediye olarak işlerimizi yaparken de bunu her alanda koruyarak yapıyoruz.
Görmekle bakmak arasında çok fark vardır. Biz, yüzyıllardır aynı havayı solumanın aynı coğrafyada yaşamanın, aynı güzellikleri paylaşmanın mutluluğu ve huzuru içerisindeyiz. Bunu görmek isteyen, hissetmek isteyen mutlaka hissediyordur. En önemli göstergemiz de birçok rengi bir arada tutup dünyaya haykıran Hatay Medeniyetler Koromuzdur.
Kentimiz dışında yaşayıp bizim zenginliğimizi takdir ettiği halde, hayatın içinde aldıkları rollerde bu zenginliklerini gösteremiyorlarsa bu onların kültürel ve sosyal zenginlikleri sindirememişlik sorunu olduğu içindir.
Bizim olduğumuz yerde gerilim olmaz, atalarımızın bize bıraktığı en büyük miras birlikte yaşama kültürüdür, birbirimizi hazmederek, kabul ederek yaşamaya devam edeceğiz.
Hatay'ın jeopolitik değeri geçmişte olduğu kadar bugünde önemini koruyor. Belki de tam da bu yüzden 'Hatay elden gitmesin.' dediniz. Neden böyle bir uyarı yapmaya gerek duydunuz?
Sizin de ifade ettiğiniz gibi Hatay, jeopolitik konumu nedeniyle büyük önem arz ediyor. Sosyolojik, psikolojik ve ekonomik olarak çok zor günlerden geçtik. İktidarın yanlış dış politikalarıyla 2011 Suriye krizinden sonra Hatay’a gelen Suriyeli misafirlerimizin sayısı bizim tahmin ettiğimizden çok daha fazla oldu. Doğum oranları da çok yüksek olduğu için sayıları gittikçe demografik yapıyı aleyhimize çeviriyor. 2013 yılında 13 bin Suriyeli oy kullandı. Şu anda seçime zaman olmasına rağmen oy kullanacaklar 24 bini geçmiş durumda. Suriyeli seçmen sayımız yüzde 85 arttı. Ama kendi seçmen sayımız yüzde 5 artmış ki; bu rakam seçime kadar ne kadar artar bilmiyoruz. İçişleri bakanı 120 bin civarında Suriyeli seçmen var, diyor da gerçekçi bir rakam olduğunu düşünsek bile bu seçmenlerin yüzde 20'si Hatay'da yaşıyor. Bunun tesadüf olmadığını düşünüyorum. Hükümet yetkilileri Hatay’da neden bu kadar Suriyeli seçmen yığılımı yapıldığını açıklamak zorundadır. Soruma cevap alana kadar bunu sormaya devam edeceğim. Kimse Hatay’ı karıştırmaya, onun üzerinden bir oyun oynamaya kalkışmasın. Halkımızın empati yönünün güçlü olması, bizim konuya çok hassas yaklaşmamızdan dolayı bugüne kadar bir sıkıntı yaşanmadı. 20 yıl esarete karşı mücadele vermiş bir şehrin, anavatana katılma süreci 100 yılı doldurmadan, belleklerimizde uğradığımız işgal daha tazeyken, aynı sıkıntılarla karşı karşıya kalmayalım, diye; uyarılarımı yapmaya devam edeceğim. Çocuklarımız öz yurdunda garip durumuna düşsün istemiyoruz.
Bu ciddi bir milli meseledir. Bu konuda yaptığım her açıklamamın arkasındayım, Hatay hassas bir coğrafyada yer alıyor. Ve bu şehir Atatürk’ün şahsi meselem dediği, hasta yatağından kalkıp dünyaya mesaj verdiği şehirdir. Bu şehrin çıkarları ve menfaatleri, milli meseleleri benim de şahsi meselemdir.
Hatay’da bir Suriyeli Arap’ın belediye başkanı seçilmesi, sizce tehdit mi?
Sizce de değil mi? Mezhepsel veya ırksal bir bakış açısıyla olaya yaklaşmadığımı başta vurgulamak isterim. Kimsenin milliyetiyle uğraşmayız, herkesin milliyeti kendince kutsaldır ama bu coğrafyaya kanıyla canıyla sahip olmuş; bu şehrin, Hataylılar tarafından yönetilmesini istemek kadar doğal bir şey olamaz. İlimizde yüzyıllardır yaşayan çok sayıda Arap kökenli hemşehrimiz var ama konumuz Suriyeli birinin belediye başkanı olma ihtimali. Meselemiz; Türkiye’nin köklü tarihini, kültürünü, yaşamını bilmeyenlerin şehrimizi yönetme olasılığı. Biz bu şehri kolay kazanmadık. Yanlış göç politikaları ve sığınmacılara kontrolsüzce verilen seçme ve seçilme hakkı sebebiyle kentimizin, ilçelerimizin idaresini bu şehri bilmeyen ve kökleri bu topraklarda olmayan birine vermek istemeyiz. Kimse de istemez.
Suriyeli biri belediye başkanı ya da milletvekili olduğunda, parlamentodan aldığı güçle ne yapacak bilebilir misiniz? Gruplaşmalar, ayrılıklar yaşanacak. Ülkemize 2011 Suriye krizinden sonra niye geldiler? Savaştan kaçtılar. Biz Hatay’da yıllardır aşımızı, yolumuzu, hizmetlerimizi onlarla paylaşıyoruz. Neden? Çünkü misafirlerimiz onlar. Misafirlik bittiğinde de kendi rızalarıyla dönecekler. Dönmeleri sağlanmalı. Suriyelilerin yoğun yaşadığı mahallelere gidin bakın, mahallenin yapısı, şekli, görüntüsü bile size farklı gelecek. Yarın belediye başkanı olsa, bütün ilçe gözünüze farklı gelecek, şehir farklı gelecek, değişecek hem de çok hızlı bir şekilde her şey değişecek.
Şu anda belki bu mümkün görünmüyor ama gelecekte, 10-15 yıl sonra yaşanmayacağının garantisi yok. Veriler, rakamlar, demografik yapıdaki değişiklik, doğurganlık oranları ortada. Böyle giderse biz azınlığa düşebiliriz bunu görmek gerekiyor. Zaten şu anda bile ekonomik buhran nedeniyle haksız rekabet karşısında Hataylı esnaf kepenk kapatıyor. Suriyeli esnafın oda aidatı, sosyal güvenlik ödemesi, muhasebe tutma zorunluluğu yok. Sınır kapılarımız kapandı, nakliyecilerimiz iş kaybı yaşadı. Bavul ticareti bitti. Orta Doğu pazarını kaybettik. Turizm çöktü. İşsizlik oranı Türkiye ortalamasının üzerine çıktı. İntihar vakaları arttı. Büyük inşaat projelerinin arkasında ya Suriyeliler var ya da ortaklarından en az biri Suriyeli! Sanayide ara eleman ihtiyacı Suriyelilerle gideriliyor. Bu soruna çözüm bulunmazsa ustaları, atölyeleri çok ciddi sorunlar bekliyor. Böyle gitmesi durumunda çoğu sektöre Suriyeliler hakim olacak. Dilerim Suriye’de barış tesis edilir ve herkes kendi vatanında söz söyleme şansına yeniden ulaşır. Taş yerinde ağırdır.