Bu kadar olacağını tahmin etmemiştim. 😱
Bu kadar olacağını tahmin etmemiştim. 😱
Walter Tevis'in 1983 tarihli aynı adlı romanına dayanan kurgusal karakter Beth Harmon'un yetimhaneden şampiyonluğa kadar uzanan serüveni hepimizin ilgisini çekti.
''The Queen's Gambit' romanı yazılırken, 60'larda satranç sahnesinde aktif olan Robert Fischer, Boris Spassky ve Anatoly Karpov gibi isimlerden ilham alındığını öğrendik...
Beth ve Fischer'in genç yetenekler olmasının yanı sıra Rusça öğrenme, 1967 yılında ABD şampiyonluğu kazanma ve bazı kötü etkenlerden olumsuz şekilde etkilenme gibi ortak yönleri var. Ancak Fischer büyüdükçe durumlar değişmeye başladı. Kendisi, her turnuvada farklı sorunlar çıkarıp sadece onun ve bazı diğer canlıların işitebildiği sesleri duyduğu gerekçesi de dahil olmak üzere sürekli şikayetlerde bulunmaya başladı.
Beth ve Borgov'un maçını Fischer'ın SSCB'de 1972 yılında Boris Spassky'ye karşı oynadığı ünlü karşılaşmaya benzetilebilir. Bu konuyla ilgili yapılan yorumlarda, 'Fischer’in zaferi, demokrasinin komünizme karşı sembolik bir zafer olarak görülüyordu ve yeni şampiyonu beklenmedik bir Amerikan kahramanına dönüştürdü.' denmesi ise karşılaşmanın önemini gözler önüne seriyor.
Walter Tevis, bağımlılıkla mücadelesini The Queen's Gambit'e dahil etti. Dizide; yetimhanede büyüyen Beth, xanzolam adlı kurgusal bir yatıştırıcıya bağımlılık geliştirdi ve Tevis, karakterinin bu yönü için uyuşturucuyla ilgili kendi deneyimlerinden yararlandı.
Ancak bu benzerlikler satranç sporunun sıkı takipçileri dışında net olarak görülecek şekilde değil ancak en iyi spor filmleri ve TV şovlarının beğenilmesi için oyun hakkında bir şey bilmesine gerek yoktur.
Bu yüzden nihayetinde önemli olan şey The Queen's Gambit'in gerçek bir hikayeye dayanıp dayanmadığı değil evrensel olup olmadığıdır.
Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım...
direkt olarak Fischer'ı konu alan Pawn Sacrifice (Şah Mat) adlı bir film mevcut. İlgili olanlara öneririm. Diziyle büyük benzerlikler taşıyor ve satranç anlamında gayet doyurucu
Millet diziyi izleyince gaza geliyor oynamak istiyor sonra bir bakıyor 1 oyun dakikalarca sürebiliyor hamleleri görmek kombinasyonları hesaplamak sonraki kombinezonları görmeye çalışmak beyin yakıyor 1500 seviyesine gelmeden sikerler böyle sporu deyip bırakıyor
çocukluğunda satranç oynayan biri olarak çok beğendim ve bir solukta bitirdim diziyi..hamleleri yaparken anılarım canlandı ve uzun zamandır düşünmeyen beni, düşünmeye itti..