Birbirimize hiç tahammülümüz kalmadı maalesef...
Birbirimize hiç tahammülümüz kalmadı maalesef...
Toplumsal bir cinnet halini işaret eden ve bulaşıcı bir hastalık gibi hızla yayılan linç kültüründe bireyler, kendilerinden olmayanları sadece cezalandırmak için değil, aynı zamanda emsal oluşturmak için de bu eyleme başvururlar. Kamplaşmanın sık görüldüğü toplumlarda yaygındır.
Yukarıda da söylediğimiz gibi, kendileri gibi olmayanların paylaşımlarını ifşa ederek kendi takipçilerine linç ettiren bireyler bu lincin sonunda yalnızca ceza değil, aynı zamanda toplumdan dışlama da bekliyorlar. İfade özgürlüğünün yerini alan ve akademisyenlerin bile hedef gösterildiği bu yaygın kültürün son dönemde yaşattıklarına yakından bakalım istedik. Bakalım linç kültürüne maruz kalanlar neler yaşıyorlar...
Tefsir ve Kur'an araştırmaları alanında çalışmalar yapan ve Kur'an'ın evrenselliği/tarihselliği tartışmasında tarihselliği tercih ederek bakış açısını ortaya koyan Mustafa Öztürk'ün gizli kamerayla çekilen bir görüntüsü sosyal medyaya servis edildi.
Servis edilen videoda 'Kur'an 23 sene Velid bin Mugire aşağı Asbil Vahil yukarı deyip bütün kadrajını Hicaz-Taif-Medine'ye sıkıştırmış. İnsanlığa son söyleyeceği sözün çapı oradaki 3-5 lavuk müşrik. Ve o müşriğe Kur'an'da öyle küfürler var ki. Hem ‘kel’ hem ‘fodul' ve 'piç' ifadesi kullanılıyor. Bu Allah dili olabilir mi? İnsani dil olamaz mı? Olabilir. Yanmış canı. Feverandır. Olabilir' diyen Prof. Dr. Mustafa Öztürk muhafazakar camia tarafından linç edildi.
Sosyal medya hesabından paylaştığı istifa mektubunun ardından Independent Türkçe’den Bülent Şahin Erdeğer’e konuştu: 'Dini talan edilecek dünyalık bir hazine olarak gördüler. Beni de rantlarına ortak sandılar oysa başından beri benim ne öyle bir niyetim ne de çabam yoktu. İşte şimdi sevinebilirler tepe tepe, talan edebilirler kurumsal dini… O yüzden susuyorum. Artık konuşmanın bir anlamı yok.'
Sihirbazlık gösterilerinin yanı sıra komedyenlik de yapan Cem Aydın, Twitter hesabından köpeği Pafi'yle bir video paylaştı ve linç kültürü de o anda devreye girdi.
Köpeğiyle çektiği ve kendi hesabından paylaştığı bu videoda Pafi'yle seviştiğini anlatan ve ironik bir şekilde 'Biz sokak ortasında öpüşemeyecek miyiz?' diyen Cem Aydın köpeğine şiddet uyguladığı iddiasıyla lince uğradı. Videoda titrediği görülen ve tecavüze uğradığı iddia edilen köpeği hakkında şunları söyledi ancak hiçbir işe yaramadı: 'Köpeğimin arka ayağı kırık platin takıldığı için oturamıyor arka ayağına basamıyor, köpeğim genç olduğu için veterinerim titremesinin normal olduğunu söyledi ve komedyenim çektiğim videoda sırf titremesini baz alıp linç başlatanlar; mutsuz hayatınızda saldıracak yerler aramayın.'
Çekmeköy barınağında yetkililere teslim edilen Pafi muayene edildi ve hiçbir kötü muameleye rastlanmadı ve Aydın ailesi iki günlük travmanın ardından yeniden buluştu. Ajanimo'ya konuşan Cem Aydın'ın sözleri iki günlük süreçte yaşadıklarını ortaya koydu: “Kemal Sunal gibi yapmak istedim. O yaptığında toplum güldü. Ama ben güldüremedim. Demek ki yapamadım. Adım sapığa çıktı. Sosyal medyadan sürekli ağır eleştiriler, küfürler alıyorum. Bunlardan da daha ağırı benim komiklik olsun diye yaptığım ama başaramadığım bir video yüzünden Pafi hiç hak etmediği şeyler yaşadı. Buz gibi barınakta iki gün geçirdi. Bizim onu terk ettiğimizi düşündü. Sabah akşam eşimle barınağa gittik. Eşimin sesini duyduğu anda ağlamaya başlıyordu. Onu geri vermeyecekler diye çok korktum.”
Bağımsız komedyenlerin bir araya gelmesiyle oluşturulan ve stand-up kültürünün Türkiye'de yayılmasını amaçlayan TuzBiber ekibinden Pınar Fidan'ın gösterisinden bir kesit sosyal medyada paylaşıldı.
2 Temmuz 1993 günü bir linçle başlayan ve sonunda çok değerli aydınların aralarında bulunduğu 35 canımızı yitirmemize neden olan Sivas Katliamı'na gönderme yapan Pınar Fidan, alevilerle ilgili şu sözleri sarf etti: 'Siyasilerle ilgili şeyler paylaşıyor. Finlandiya Başbakanı işe metro ile gidiyormuş galiba ‘asıl cennete gidecekler bunlar, bizim ülkemizdeki siyasiler cehennemlik’ bunu söyleyen de bir yandan Alevi. Yani hiçbir şey yapmadan cennete gideceğini sanan insan. Bir de başkalarına böyle yargı dağıtıyor. Hani arada böyle haberler okuyorum cemevine saldırıda bulunulmuş. Bakın böyle haberler oluyor sık sık gazetelerin üçüncü sayfalarında ‘bilmem neredeki cemevine saldırıldı’ ama hiç Alevi kaybetmiyoruz. Çünkü boş, Alevi yok. Bir şey yapmamız gerekmiyor, saldırganlar cemevine Alevilerden daha çok gidiyor. Bunun anlaşılması lazım, çok istiyorsan meyhaneye falan git ya da hepsini bir otele tıkıp yakabilirsin.'
Tam tersini düşündüğü bir şeyi ironi olarak paylaştığını ve kendisinin de Alevi olduğunu ifade eden Pınar Fidan'ın özrü fayda etmedi ve 'halkın bir kesimini sosyal sınıf, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama” iddiasıyla hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis cezası istendi.
On bir aylıkken diş ağrısı olduğunu düşünerek oğlu Luca'yı doktora götüren Umut Özkırımlı ve ailesi uzun yıllar nöroblastom kanseriyle mücadele etti. Mücadelenin sonunda Luca'nın yaşama veda etmesini gözyaşlarıyla takip ettik.
İsveç'te bir üniversitede akademisyen olarak çalışan ve Luca'nın hastalığıyla mücadele eden Umut Özkırımlı hakkında öğrencilerinden P. D. taciz iddialarında bulundu ve Özkırımlı acımasız bir lincin tam ortasında 'oğlunun hastalığı döneminde uçkurunun peşine düşen adam' olarak yargılandı. Tabii ki kadının beyanı esastır ancak hiç kimse Umut Özkırımlı'yı dinlemedi.
Masumiyet karinesine inandığını ifade eden Umut Özkırımlı, İsveç’te “ağırlaştırılmış/nitelikli iftira” suçu kapsamında ceza davası açtığını ifade etti.
İşte o yarışmacılardan bir tanesi olan Uğur Yılmaz Deniz de son maddemize konu olan linci yedi; yıllar önce yaptığı paylaşımlar...
Ve en sonunda kamera karşısında ağlatılarak gönderildi.
Haklı ya da haksız iddiasına girmeden fikrinizi merak ediyoruz: Sosyal medyanın, özellikle de Twitter'ın etkisiyle herkes istediğini ifade edebiliyor ancak bu insanların yaşadıkları biraz fazla değil mi? Yorumlarda buluşalım...
Bir kaç yıl önce doktor bir müvekkilim (37) vardı. Pazarda tartıştığı kadın (63) " mememi elledi" diye şikayetçi oldu. "Sayın" savcı elinde delil bile olmadan iddianame hazırladı ve aylar sonra davası başladı, kamera kayıtlarını beklerken " TACİZCİ DOKTOR" başlıklı haberler çıktı. İçerikte şu şekilde " Ali Veli hastanesinde görevli Çocuk Doktoru A.B." Yani sözde isim vermemişler. Bunun üzerinde öncelikle Ali Veli hastanesin adamı işten çıkarıp " Adı böyle bir suça karışmış birisiyle hiçbir bağlantımız kalmamıştır" diye açıklama yaptı. Bu arada sosyal medya linçi cabası. Akabinde kayıtlar geldi ve adamın kalabalıkta kadınn sırtına yanlışlıkla çarptığı bunun üzerine karşılıklı hakeretler ettikleri göründü ve 2. celse beraat etti. Bir kaç gün sonra aynı gazeteler yine haber yaptı " TACİZCİ DOKTOR SERBEST" . Diyeceğim o ki; şu an insan karalamak çok kolay ama aklamak çok zor. Özellikle sosyal medyada gördüğünüz her habere itibar etmeyiniz.
12 yaşındaki bir çocuğun yanarak ölmesinden de standup gösterinde prim kasmazsın ya. 35 deyince istatistiki herhangi bir sayı sanıyor. Yandı lan bu insanlar, yandı. Cayır cayır.
#3'ü bir kenara ayırmak gerek.. Mizah zekâ işi, eğer "ironi yaptığını" espri esnâsında veremeyip de sonradan açıklamak zorunda kalıyorsan öyle halkın hassas sinir uçlarına dokunmayıver, arkadaşım.. "Ofansif mizah" kisvesi altında görüyoruz zâten sürekli..