Bir an önce izlemeniz gereken LGBTIQ+ bireylerin yaşamlarına konuk olacağınız birbirinden güzel Netflix'teki bazı filmleri derledik.
Film konuları beyazperde.com, Netflixve filmhafizasi.com sitesinden alınmıştır.
Bir an önce izlemeniz gereken LGBTIQ+ bireylerin yaşamlarına konuk olacağınız birbirinden güzel Netflix'teki bazı filmleri derledik.
Film konuları beyazperde.com, Netflixve filmhafizasi.com sitesinden alınmıştır.
Naima ve Sergia, bir gece kulübünde tanışan iki kadındır. Geceyi birlikte geçiren Naima ve Sergia, flört ve ilişkilerde gördükleri sahtekarlıklardan yakınır. Yakınlık yaratmanın yeni bir yolunu bulmaya çalışan iki kadın, 24 saat sürecek bir anlaşma yapar. Bir gün boyunca saat başı seks yapmaya karar veren Naima ve Sergia, kendilerini beklediklerinden farklı durumların içinde bulur.
Rei yıllardır âşık olduğu kadının şiddet uygulayan eşinden kurtulmasına yardım eder. Ardından birlikte kaçan bu iki kadın arasındaki duygular alevlenir.
Küçük bir kasaba olan Gracetown yüz yılda bir kez meydana gelen büyük bir kar fırtınası ile karşı karşıyadır. Tam da Noel arifesine denk gelen bu fırtına, insanların evlerine hapsolmasına neden olur. Birkaç lise öğrencisi ise bu durumu güzel bir fırsata çevirmeyi planlar. Bir araya toplanan gençler, dışarısı ne kadar soğuk olsa da kendilerine sıcacık bir ortam oluşturur. Bu durum onların ilişkilerini testten geçirip yeniden şekillendirmelerine neden olur.
Monsoon, yıllar önce ayrıldığı şehre geri dönen bir adamın hikayesini konu ediyor. Vietnam-Amerika savaşı sırasında ailesi ile birlikte Vietnam'dan ayrılan Kit, aradan geçen 30 yılın ardından Vietnam'daki Ho Chi Minh Şehrine ilk kez geri döner.
The Perfection, hayallerinden vazgeçmek zorunda kalan bir viyolonsel dâhisinin hikayesini konu ediyor. Charlotte, ölümcül hastalığı olan annesine bakabilmek için kendi hayatından vazgeçen genç bir kadındır. Çello dahisi olan Charlotte, annesi ile ilgilenmek zorunda kalınca, büyük tutkusundan uzaklaşmak zorunda kalır. Aradan geçen yıllar, onun içinde açılan bu yaranın daha da büyümesine neden olur. Ancak yıllar sonra eski eğitmenleri Anton ve Paloma’nın yeni yıldızı Lizzie’yi gören genç kadın, harekete geçmeye karar verir. Charlotte, bir zamanlar sahip olduğu konumda olan Lizzie’yi takip etmeye başlar. Bir süre sonra ise Charlotte’un beklediği tanışma gerçekleşir. Ortak noktaları olan Charlotte ve Lizze arasında kısa sürede bir arkadaşlık başlar. Ancak Charlotte’un farklı planları vardır ve zaman geçtikçe bu arkadaşlık farklı sonuçlar doğurmaya başlar.
Lise son sınıf öğrencisi olan Alex’in hayatında her şey yolundadır. Dersleri iyidir, kız arkadaşı Claire ile mükemmel bir ilişkisi vardır ve eğlenceli bir arkadaş grubuna sahiptir. Fakat gittiği bir partide eşcinsel olan Elliott'la tanıştığında işler karmaşıklaşır. Yakışıklı ve çekici bir çocuk olan Elliot, Alex’e aşık olur. Elliotla zaman geçirdikçe hayatı öğrenmeye başlayan Alex, kendini ve cinselliğini keşfettiği eğlenceli bir yolculuğa çıkar.
Çalışma partneri olarak atandıktan sonra iki Chicana lisesi öğrencisinin arasında zaman zaman kafalarını karıştıran bir bağ oluşur.
“I Care a Lot”, son derece başarılı bir yasal vasi olan Marla Grayson’a (Rosamund Pike) odaklanıyor. Marla’nın kanunları kendi yararına, müvekkillerinin ise zararına kullanmakta üstüne yoktur. Fakat bir gün kendisi için mükemmel bir müvekkil seçtiğini düşündüğü anda hiç olmadığı kadar yanılır. Çok geçmeden dış görünüşün ne kadar yanıltıcı olabileceğini öğrenir.
Sarah, kocasının sürekli iş için bir yerlere gidip kendisini yalnız bıraktığını düşünürken, evinde biricik kızını büyütür. Sarah’ın eski bir arkadaşı olan Mindy onları ziyarete gelir ve bir yolculuğa çıkmaya karar verirler. Bu yolculuk sırasındaki deneyimleri onları daha da yakınlaştırır ve sıkı birer dost olurlar. Arından Sarah, kocası ya da Mindy hakkındaki düşüncelerini açıkça ifade edemez hale gelir ve Mindy geziyi yarıda bırakıp gider. Üç yıl sonra, iki kadın Mindy’nin düğünü için yeniden bir araya gelirler ve Sarah onun duygularının gerçekliğini ifade etmesi için onu zorlar.
Olivia, Brooklyn'in Brighton Beach semtinde yaşayan yaşlı bir Rus kadın olan Olga’nın bakıcılığını yapan Filipinli bir trans kadındır. Olga’nın yanında kalan Olivia’nın önceliği Amerika’da yasal olarak kalabilmesi için yeşil kart alabilmektir. Bu sırada Olivia, kendisini Olga’nın torunu Alex ile beklenmedik romantik bir ilişki içinde bulur. Olivia bu süreçte karşısına çıkan kimlik, sivil haklar ve göçmenlik sorunlarının üstesinden gelmek için mücadele etmek zorunda kalır.
Elisa y Marcela, İspanya’da ilk eşcinsel evliliği gerçekleştiren Elisa ve Marcela’nın hikayesini konu ediyor. Marcela Gracia Ibeas, 1885 yılında okula başladığı ilk gün Elisa Sanchez Loriga ile tanışır. İkisi arasında kısa süre içerisinde derin bir dostluk oluşur. Sürekli birlikte zaman geçiren Marcela ve Elisa’nın bu yakınlığı ailelerinin de gözünden kaçmaz. Zaman içerisinde Marcela’nın ailesi kızlarının arkadaşlıkları ile ilgili şüphe duymaya başlar. Aradan geçen yıllar onların birbirlerine duydukları hislerin daha da güçlenmesine neden olur. Hissettikleri güçlü bağ onları birlikte mutlu bir yuva kurmaya ittiğindeyse ciddi bir muhalefet ile karşı karşıya kalırlar. İki kadının evlenmesini onaylamayan topluma ve kiliseye karşı meydan okuyan Marcela ve Elisa her türlü zorluğa karşı gelerek bir arada olmaya devam eder. Her ne kadar eşcinsel evlilik yasak olsa Elisa kendisine erkek kimliği çıkartarak 8 Haziran 1901’de Marcela ile evlenmeyi başarır.
The Boys In The Band, doğum günü kutlaması için yeniden bir araya gelen bir arkadaş grubunun hikayesini konu ediyor. Uzun süredir bir araya gelmeyen eşcinsel bir arkadaş grubu, içlerinden birinin doğum günü olması sebebiyle New York’ta toplanır. Bir apartman dairesinde toplanan ekip, yeniden bir arada olmanın tadını çıkarmaya başlar. Ancak gecenin ilerleyen saatlerinde geçmişte kalan konuların açılması, eğlenceli başlayan gecenin seyrinin değişmesine neden olur.
The Half Of It, arkadaşına sevdiği kızı etkilemesi için yardım etmeye çalışırken, kendisinin de aynı kişiden hoşlandığını fark eden genç bir kızın hikayesini konu ediyor. Utangaç bir kız olan Ellie Chu, derslerinde oldukça başarılı olan bir lise öğrencisidir. Okulun futbol takımındaki öğrencilerinden olan Paul, okulun en havalı kızını etkilemenin yolunu arar. Bunun için de Ellie’den yardım ister. Paul’a yardım etmeyi kabul eden Ellie, bu süreçte kendisi ile ilgili farkında olmadığı gerçeklerle yüzleşir. Ellie, Paul’un etkilemeye çalıştığı kızdan hoşlandığını fark edince, işler içinden çıkılmaz bir hal alır.
Ned, ailesinin ısrarları sonucu yatılı okula giden bir gençtir. Erkek lisesine giden Ned, yeni hayatına uyum sağlamakta epey zorlanır. Bunda okul arkadaşlarının zorbalığına uğramasının da büyük payı vardır. Bu süreçte en büyük destekçisi ise oda arkadaşı Conor olur. Okulun rugbi takımından olan Conor, Ned gibi okulda dışlanmasa da kendisini buraya ait hissetmez. Tüm zamanlarının birlikte geçirmeye başlayan Ned ve Conor, bu süreçte kendilerini keşfetmeye başlar.
David Ebershoff’un aynı isimli kitabından uyarlanan Danimarkalı Kız, Lili Elbe ve Gerda Wegener’in gerçek yaşamlarından esinlenen çarpıcı bir aşk hikayesi. Yönetmeni Oscar ödüllü Tom Hooper olan film, Lili’nin bir transgender olarak çığır açan yolculuğunu ve Gerda ile olan evliliklerinin sıradışı öyküsünü anlatıyor. Filmin başrollerinde Oscar'lı oyuncu Eddie Redmayne, Alicia Vikander, Ben Whishaw, Sebastian Koch, Amber Heard ve Matthias Schoenaerts yer alıyor.
1988 yılında sıkı yönetim altındaki Tayvan'da yaşanan gerçek olaylardan esinleniyor. İki lise öğrencisi giderek yakınlaşır ancak birbirlerine açılamaz ve yanlış anlaşılmalar sonucunda ayrılır. Aradan 20 yıl geçer ve birer yetişkin olan eski arkadaşlar Kanada'da tekrar bir araya gelir.
Eşinin ölümünü kaldırmaya çalışan Liu San Lian’ın (Ying-Xuan Hsieh) dünyası, kocasının hayat sigortasından kalan vasiyetini kendisine ve oğluna bırakmayıp, Ah Jie (Roy Chiu) isimli bir yabancıya bıraktığını öğrendiğinde, başına yıkılır. Ah Jie, San Lian’ın kocasının erkek partneridir ve zavallı kadının bundan haberi olmamıştır. Adam ile yüzleşmek isteyen San Lian, oğlunu hakları için savaşması adına Ah Jie ile yüzleşmeye gönderir fakat oğlunun Ah Jie ile birlikte yaşamaya başlaması ve adamın tarafını tutması, San Lian’ın hayatını tepetaklak edecektir.
1970'lerde Avustralya'da iki genç erkek birbirine aşık olur ve 15 yıllık ilişkileri boyunca engelleri aşar. Ama şimdi karşılarında yeni bir sorun vardır.
Hollywood sinemasında uzun yıllar boyunca bir tabu olarak varlığını sürdüren eşcinsellik olgusuna bakış açıları, özellikle doksanlı yıllar sürecinde çekilen cesur filmler yoluyla olumlu anlamda değişmeye başladı. İşte benzer minvalde bir içeriği olan bu film de, hem eleştirmenler hem de izleyiciler tarafından övgüyle karşılandı. 'Tek Başına Bir Adam' adlı bu dramın yönetmeninin, dünyaca ünlü moda tasarımcısı Tom Ford olması da enteresan bir ayrıntı olarak göze çarpıyor. Moda arenasında eşcinsellerin belirli bir ağırlığı olduğu bilinen bir gerçek ve Ford da podyumlardaki gücünü beyaz perdeye yansıtmak istiyor. Christopher Isherwood’un aynı adlı romanından uyarlanan filmde, orta yaşlı, eşcinsel bir İngilizce öğretmeninin uzun yıllar birlikte olduğu sevgilisinin ölümünün ardından yaşadığı bir günü anlatılıyor. İlk uzun metraj denemesi olduğu için Tom Ford’un finansmanını bizzat karşıladığı bu filmdeki performansıyla Colin Firth, En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar’a adaya gösterildi.
homofobikler aninda basmis eskiye jhlgjk kudurun ;d