Önemli olan birini sevmekse eğer şu dünyada gerisi teferruattır...
Önemli olan birini sevmekse eğer şu dünyada gerisi teferruattır...
Kadınlar bana kalırsa bütün dünyayı çok daha iyi anlıyor zaten. Bunu içerisine kadınlar da girer, erkekler de girer. Kadınların algıları daha yüksek. Sekste ve ilişkilenme biçimlerinde de daha iyi anlıyorlar tabii ki.
Oldum ama ben bunu lezbiyen olmayan bir kadına aşık oldum ve reddedildim olarak görmedim. Ben birisini sevdim, ondan hoşlandım ya da aşık oldum o da kimyamız tutmadı vs. istemedi beni gibi değerlendirebiliriz.
Aslında az baskı görmek değil bu. Lezbiyenler toplumda birer arzu nesnesi haline geldiği için direkt olarak gayler kadar kötü bakışlarla vs. ile karşılaşmıyor olabilirler. Ama günün sonunda lezbiyen bir çift, tacizkâr hareketlerle karşılaşıyor. Onu derinden hissedebiliyorsunuz. Size doğrudan bir şey söylemiyorlar çünkü 'kadınsınız' bir kere.
Bence de yani coplanıyoruz, gazlanıyoruz bence de ne gerek var... Demeyeceğim tabii. Onur Haftasına çok gerek var çünkü bir mücadele alanımız var. Bu mücadele alanında da görünür olduğumuz en belirgin, en görünür olduğumuz süreçlerden bir tanesi Onur Haftası. Hardcore bir yerden girmek gerekiyor mücadeleye, Onur Haftası da bunun temel direklerinden bir tanesi.
Herhangi bir kalıbın altına sığınmak ya da herhangi bir kalıbın altına dahil olmak insanı daha güçlü ya da daha güçsüz yapmaz. Kalıp derken bunu çok tırnak içerisinde söylüyorum. İnsanları severiz, ruhları severiz, aşk diye bi şey var bu hayatta. O yüzden bazen adlandırmamak lazım. Bazen Meltem'i seversiniz, bazen Ahmet'i seversiniz, bazen ordan başka birisi çıkar onu seversiniz. Hayat gerçekten çok kısa. Sevmek sevilmek çok güzel şeyler. Birini bulduğunu zaman bi kalıba sığmaya ihtiyacınız yok.
Hayır erkek olmak istemiyorum. Bunu da yine toplumsal cinsiyetle bağdaştırıcam. Bize öğretilenler, genelde bir erkekle bir kadının ilişki yaşayabileceği. Bir kadının bir kadını sevebileceği, bir erkeğin bir erkeği sevebileceği çok alışıldık şeyler değil toplumda. Gerçi toplumumuzu suçlamaya gerek yok, bütün dünyada aşağı yukarı bu böyle. Kadın olmak çok güzel, kadınları sevmek de çok güzel. Bir kadın olarak kadınları sevebilmek de çok güzel. Erkek olmayı düşünmüyorum o yüzden.
Bir zaman bir kadına aşık olmuştum, bundan yıllar yıllar önce. Sonra bir gün ona aşık olduğumu öğrendi. Günün sonunda bana 'Sen hastasın o yüzden ben seni görmek istemiyorum.' demişti. Umarım şu an öğrenmiştir bazı şeyleri, çok isterim öğrenmesini.
Hayır küçükken hiçbir travma yaşamadım. Çok güzel bir çocukluğum vardı. Çok huzurlu, iletişimi sağlıklı olan bir ailede çok güzel bir çocukluk geçirdim.
İlk başta aileme hiçbir şey açıklamadım. Ama tabii özellikle anneler, bence o duygusal bağın da getirdiği şeyle her şeyi bilirler ama bazı şeyleri konuşmazlar. Sonrasında günün birinde beraber yaşadığım sevgilimle bir problem yaşadım. Bir gün annemi aradım, her şeyi doğrudan anlattım. Sonrasında da işler gelişti. Açıklamadan kasıt buysa eğer herhalde o akşam açıkladım her şeyi.
Babana?
Babama bir şey açıklamadım. Biliyordur da gündem değil bizim evimizde. Sormuyor sen napıyorsun diye...
Değerli editör, bu tür içerikler yapıyorsun ve her seferinde gelecek zaman eki olan "-ecek/-acak" ekini fiile birleştirken "Yapıcam" diye yazılmaz, "Yapacağım." diye yazılır. Her seferinde onu görünce gözlerim ağrıyor :/
Genel olarak gayet güzel cevaplar vermiş. Kudurmuş homofobiklerde hemen "lezbiyen" kelimesini görür görmez içeriğe dislike atmışlar.
Bence de kalıplara gerek yok. Hetero bir evliliğim var ama kendimi ele alınca transeksüel bir lezbiyenle de olabilirim, belki bir kadınla da veya gay olan bir erkeğe de aşık olabilirdim. Beğenilerimden ve arzularımdan anlıyorum queer olduğumu ve bu bana özgürlük hissi veriyor. Bir kutuya sığmak zorunda olmamak çok güzel. Gizli eşcinsellik de değil bu, yüzdelere vursaydık eğer, şuan bulunduğum yaşantı ve ilişki diğerlerine göre istediğim her şeye en fazla sahip olan.