Bu yazı çok düşünülmeden yazılacak, çok süslenmeden ve birkaç kontrolden geçmeden. Çünkü bugün Leyla aramızdan ayrılalı 6 ay olmuş ve biz Leyla ile tanışalı 1 yıldan fazla..
Biz kimiz? Şimdilik 3 kişiden oluşan tıbbiyeli bir ekibiz. Okulumuzun onkoloji servisini ziyaretlerimiz sırasında çocukların en büyük isteklerinin bile bizimkilere kıyasla ne denli küçük olduğunu gördük ve ‘1 çocuk 1 dilek’ temalı bir proje başlatmak istedik. Yani Latince deyimiyle mottomuz da olan ‘Unus puer Unum desiderum’ Amacımız asla bağış toplamak değil. Yalnızca bir çocuğa sorulduğunda ağzından ilk çıkan, son zamanlarda en çok düşlediği şeyin gerçekleşebilmesi için aracı olmak.
Olay bu kadar basit ve bir o kadar değerli iken biz isim, konsept vb hususları tartışarak o kadar vakit kaybettik ki! Bugün odamı toplarken bir yerlerden Leyla’nın annesinin telefonu çıktı karşıma. İçim ‘cız’ etti, korkarak aradım ve yine korka korka ‘Peki ya Leyla’yı sorsam?’ dedim. Titreyen bir ses ‘Ben de kandil diye Leyla’nın ruhuna irmik kavuruyordum şimdi’ cevabını verdi. Ve o anda kafamdan geçen, günlerdir peşinde koşturduklarım oldu. Fatoş Abla’ya mutlaka bir çayını içme sözü verip, ölüme dair birkaç beylik laf edip, aslında söylediklerimle kendimi bile teskin edemeyip 17 aylık yeğenime koşup sarıldım.
Ve bu kez çok kısa süren bir toplantının ardından ‘Daha fazla beklemek yok’ dedik. Daha fazla gözyaşı ve pişmanlık kalmamalı geride. Çünkü Leyla’nın bizden beklediği yalnızca bir bisikletti, camdan her gün annesine gösterdiği, evine kısacık gidebildiği zamanlarda da olsa sürmek istediği.. 6.5 aylıkken tanısı konan hastalığı oldukça kötü huylu bir tümördü, nefes borusuna yakın olması sebebiyle de oldukça kritikti. Kendisini koca koca ameliyatların beklediğinden habersiz ve öyle masumdu ki Leyla.
Ve şimdi o yok. Arkada teslimiyetli bir anne, kim bilir küçük dünyalarında neler hisseden abileri ve bir de fazlasıyla mahcup biz üç koca abla var işte. Gittiğin yerde ennnn güzel bisiklet senin olsun tamam mı minik melek?
Pencere kenarından dışarıdaki 'hareketli' dünyayı izleyen miniklerin, belki de her gün düşlediği bir bisikleti, formayı ya da başka şeyleri onlara gönderecek birçok 'melek' vardı.
Üç kişilik tıbbiyeli ekip, İstanbul Üniversitesi'ndeki miniklerin hayallerini gerçekleştirebilmek için leyladansonra.com sitesi üzerinden gönüllü kişilerle irtibata geçmeye başladı. Kısa bir süre içinde de, her üniversitenin tıp fakültesinde yine öğrenciler aracılığı ile bu sevgi ağı örülmeye başlandı.
Ekip sevgiyi, iyiliği yayarak büyüdü...
Eğer okulunuzun tıp fakültesinde de böyle bir iyilik ağır kurmak istiyorsanız tek yapmanız gereken iletisim@leyladansonra.com adresi üzerinden kendilerine ulaşmak.
Tıbbiyelilerimiz hergün hastane koridorlarını bir bir geziyor, onlara 'ne istediklerini' soruyor. Aileleri ile görüşerek neye ihtiyaç duyulduğunu soruyor ve ardından 'Leyla'dan Sonra' ailesinin binlerce takipçisine, bunları sosyal medya üzerinden paylaşıyor.
Ardından tüm o masum dilekler bir bir gerçekleşiyor.
'1 çocuk 1 dilek' diyerek çıktığımız bu yolda birçok miniğimizi mutlu eden sonuçlar aldık. Şimdi ise çocuklarımız için hayati önemi olan kan ve trombosit ihtiyacının karşılanmasına yönelik bir çalışma başlatıyoruz. Çocuklarımızın küçük dileklerini gerçekleştirmeye sonsuz ilgi gösteren sizlerin kan bağışını da aynı derecede destekleyeceğinize güvenimiz tam. İhtiyaç durumundan anında haberdar olmak isterseniz size SMS yoluyla kolayca ulaşabilmemiz için aşağıdaki formu doldurabilirsiniz. Duyarlılığınız için şimdiden teşekkür ederiz :)
Kronik (süreğen) hastalığı olan çocukların birer dileklerini yerine getirip, iyileşme süreçlerine manevi katkı sağlamayı amaçlayan bir öğrenci hareketi olan Leyla'dan Sonra, diğer hastanelerde de olmak, iyiliği yaşatmak istiyor.
Sitelerine gidebilir; Leyla'dan Sonra
ya da sosyal medya hesaplarını takip edebilir, bilgi alabilirsiniz.