Nisan ayındaki duruşma, koronavirüs tedbirleri kapsamında 3 Temmuz'a ertelenirken, Cumhuriyet savcısı, esas hakkında mütalaasını bugün mahkemeye sundu.
Baba Nihat Aydemir ile sanık Besim Dursun'un oğlunun Kanada'ya gönderilmesinden kaynaklı para meselesi olduğu anlatılan mütaalada, sanık Dursun'un olaydan birkaç yıl önce Aydemir'e, 'Yemin olsun ben sana ciğer acısını yaşatacağım, ben seni ciğerinle terbiye edeceğim' diye sözler söylediği kaydedildi.
'Yiğit' kod adlı gizli tanığın, taziye ziyareti sırasında Yusuf Aydemir ve Besim Dursun'un evden sık sık çıkıp, geri döndüklerini bildirdiği ifade edilen mütalaada, Leyla'nın sanık Dursun'un evinin önünden kaybolduğunun diğer tanıkların ifadeleriyle de sabit olduğu vurgulandı. Mütalaada,'Yapılan HTS incelemesinde, sanık Yusuf ve Besim'in maktul Leyla'ya ait cesedin bulunduğu sırada görüşme gerçekleştirdikleri tespit edilmiştir' denildi.
"Bu ülkenin jeopolitik konumu küfürsüz yaşamaya uygun değil" demiş Can Yücel, o kadar haklı ki. Sizin ben insanlığınızı sikeyim orospu çocukları.
Masum yavrucağa kıyan şerefsizler umarım acı çekerek çürürler ömür boyu hapiste.
babasının şikayetçi olmaması beni çok üzdü. minik leyla gerçekten kimsesizmiş, hakkını savunacak bir babası bile yokmuş. yazık.