Cümleleri okumaz, onun altındaki nedenleri deşeriz, aceleciyizdir, hemen sonuca gelmek isteriz. Aklımızda, karşımızdaki kişinin isminden ve cisminden, söylemlerinden bir tane daha yaratır ve onu dinler, ona inanırız. Dolayısıyla karşımızdakini değil, kendimizi duymaya başlarız… Ve işte öğrenmenin önündeki en büyük engellerden biri de budur, aşamadığımız en büyük uzaklığımızdır bu: dinlememek, önyargı, acelecilik…
Varmak istediğim bir nokta olduğu için başlamadım bu yazıya, başlatmak istediğim düşünceler olduğu için başladım: Bir insan olarak birbirimize her şeyden ve her düşünceden sıyrılarak, bütün yargılarımızı bir kenara bırakıp yaklaşmaya başlamamız gerektiğini söylemek için başladım.
Bizler, fiilen parçası olmadığımız bir geçmişin ışığında, fiilen parçası olmayacağımız bir geleceği şekillendirme gücüne sahibiz. Bu sihir değil, mucize değil, katıksız bir gerçek. Öyle kritik bir noktadayız ki; dünün acısını ve yanlışını olduğu gibi yarına da taşıyabiliriz; dünü iyi analiz ederek ondan öğrendiklerimize kendi aklımızı, kalbimizi, irademizi katarak yarını, dünden ve bugünden çok daha güzel bir yer haline de getirebiliriz. Seçim bizlerin…
Instagram
Twitter
Web