1873 yılında bulunan ve antik Mısırda kullanılan tedavi edici bitkilerin kullanımı ile ilgili Ebers Papirusu modern Fitoterapinin ana prensiplerini ortodoks iyileştirme modaliteleri prensiplerine benzer bir yaklaşım ile açıklar. İ.Ö. 1600’lü yıllara tarihlenen bu papirüs günümüz Avrupa Fitoterapi Monogramlarının da temellerini atar.
Amerikalı D.D.Palmer’ın 1895’te temellerini attığı Kayropraksi, 1874 yılında yine Amerika’da A.T. Still tarafından tanımlanan Osteopati ve İsa Öncesi dönemlerde temelleri atılan ve yüzyıllar boyunca gelişimini sürdüren Manuel Terapi gibi yöntemlerin hepsi manuplatif yaklaşımlardır ve kişinin bütünsel fonksiyonlarının kinetik olarak düzeltilmesi esasına dayanırlar.
20. yüzyıl boyunca da bilim insanları pek çok yeni iyileştirme yöntemi geliştirmişler ve bu yöntemler ile ilgili bilimsel yayınlar üretmişlerdir. Bu yöntemlerden pek çoğu hala günümüzde değerini korumaktadır ve bu anlamda hasta insanın iyileşmesi için kullanılmaktadır. Fayda ve zarar ya da faydasızlık değerlendirmesinde sınıfta kalan yöntemler ise tarihin tozlu raflarında kaybolmuşlardır.
Fonksiyonel Tıp, Orthomoleküler Tıp, Ozon Terapi, Nöralterapi, Proloterapi, Mezoterapi, Hirudoterapi (Tıbbi Sülük Uygulamaları) gibi yöntemler ülkemizde de başarı ile uygulanan hemen aklıma geliveren ve bilimsel geçerlilikleri yayınlar ile kanıtlanmış yöntemlerdir.
Bahsettiğiniz uygulamalar halen bilimsel olarak kanıtlanmış değil. Bilimsel standartlarda etkililiklerinin denenmesi oldukça zor uygulamalar. Tıbbi otoriteler bunun uygulanabilir tedavi olduğunu kabul etmeden hekimlerin tedavi adı altında bu uygulamaları yapmalarını doğru bulmuyorum.
Merhaba, Son yıllarda zaten alternatif tıp dediğimiz fikirler ve uygulama modaliteleri modern tıp otoriterileri ve hekimler tarafından hastalara öneriliyor ve hatta modern tıp üyeleri tarafından uygulanıyor. Hatta tıp fakültelerinde farmakoloji derslerinde Fitoterapi adı altında dersler verilmeye başlandı vb buna benzer başka örnekler de var