Levent Buda Yazio: Numerus Musicorum

İlk yurt dışı yolculuğum 1988 yılındaydı. İngiltere’de bir dil okuluna gitmiştim. Dünyanın pek çok yerinden arkadaşlarım olmuştu. En çok İtalyanlar ile samimi olmuştuk. Hala sosyal medya üzerinden yazışıyoruz. İlk başlarda mektup yazıyorduk birbirimize. Bir mektup doğum günüm için gelmişti. İtalyanca şu cümle yazıyordu: “Tanti Auguri, perche la vita tua sempre piena di Musica.” Manasına gelince şöyle: “Doğum günün kutlu olsun, çünkü hayatın her zaman müzikle dolu.” Ne hoş bir dilek, değil mi? Düşününce çok özel mesajlar barındırıyor.

Her ne kadar müzik yapacak bir kulağa sahip değilsem de iyi bir dinleyici olduğum kesin.

Evde eski vinyl plaklardan oluşan hatırı sayılabilecek bir koleksiyonum var. Bir yadigar. Onları dinlemek çok keyif veriyor. Müzisyen ve şarkıcı dostlarım da var. Onlarla sohbet etmek, müzik adına konuşmak da dinlemek kadar keyifli.  

Peki hayatın müzikle dolu ne demek? 

Yaşam da müzik gibi inişli çıkışlı, kendi içinde bir ritim barındırıyor. O ritim ki, bizi anlatıyor, yaşama ayak uydurmanın temellerini öğretiyor. 

Bir bitki gibi. Bir kökü var, büyüyor ve dallanıyor. Sonra rüzgarda dışarıdan gelen uyarılara adapte oluyor. Uyumu öğretiyor. 

Bir hayvan kadar refleksli ve sınırları belli. Korkunca dişlerini gösteren köpek gibi savunmanın temellerini öğretiyor. Güvenliği için sınırları çizili. Ama güvende ise tırıs giden at gibi ritmik ve göz alıcı. 

Hava gibi hafif ya da fırtına gibi baskın. Bazen yelden medet umduran, bazen kuvvetli rüzgardan kaçıran.

Su gibi. Bazen çağlayan, bazen durgun suda yüzebilme. Dev dalgalarda surf yapma şansı. Ya da boğulup ölme riski. Her ne olursa olsun su gibi yaşamın kaynağı.

Toprak gibi besleyici ve yaratıcı. 

Metal gibi parlak ve göz kamaştırıcı. Arabanın sertliğinde, altının albenisinde. 

Ateş gibi enerji dolu. Çoğu zaman ısıtıcı, bazen de yakıcı. 

Matematik gibi ölçülü, hesaplı. Newton’un öğrettiği gibi notalarla binlerce kombinasyon hesabını yapma ihtimali. 

Ekonomi gibi alışveriş olsun derdinde. Ama bir o kadar da değeri hiç eskimeyen hit’lerin peşinde. 

Bazen sağır Beethoven’ın piyanosundan, bazen kör Veysel’in bağlamasından. Söze gelmiş duygudan, içteki patlamanın protestosuna sonuna kadar yaşamdır, müzik ! Dinleyene hep saz, dinlemeyene niyaz!

Instagram

Facebook

Twitter

Linkedln

Popüler İçerikler

Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!
Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi