Levent Buda Yazio: İçi Boşalmış Günler Külliyatı

Haftanın günlerini sayalım: Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe, Cuma, Cumartesi, Pazar..

Önemli günleri sayalım:

14 Şubat, Sevgililer Günü: Aşka adanmış ama hediye beklentisi yüzünden alış-veriş çılgınlığına dönüşmüş. Hani, sevginin göstergesi hediyeymiş gibi bir algı oluş(turul)muş…

Anneler ya da Babalar Günü: Yine bir alış-veriş günü, ne yapsak da anneyi ya da babayı mutlu etsek günü değil de ona ne versek günü…

4 Ekim, Hayvan Hakları Günü: Bir güncük dostlarımızı düşündüğümüzü gösterdiğimiz gün…

20 Kasım, Çocuk Hakları Günü: 1990’dan beri kutlanıyor, kim farkında…

10 Aralık, İnsan Hakları Günü: 1948’den beri kutlanıyormuş, peki kim bunun farkında…

1 Mayıs, Emek ve Dayanışma Günü: Uluslararası bir gün daha. Emeğe saygıdan çok emek ile tartışma günü gibi. Neyse ki artık dünyadaki örnekleri gibi tatil…

3 Aralık Dünya Engelliler Günü: Her şeyimiz engelliler için uygun mu? Peki ne yapıyoruz?

1 Ekim, Dünya Yaşlılar Günü: Bugüncük hatırlayalım bari günü…

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü: Kadın haklarının korunması ve cinsiyet eşitsizliğinin kaldırılması için kutlanıyor. Güya…

14 Mart Tıp Bayramı: Sağlıkçıların emeğini kutsamak adına sadece ülkemizde kutlanan bir gün. Peki ya durum nasıl…

26 Ekim, Hasta Hakları Günü: Burası çuvaldızı kendine batırma durumu. Biz sağlıkçılar ne yapıyoruz düşünme günü de, amma velakin düşünüyor muyuz, işte orası şüpheli…

Bir de bazı hastalıklara dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak için üretilmiş günler var mesela: Dünya Kanser Haftası ya da Dünya falanca kanser günü, Alzheimer Günü, AIDS Günü, Kalp Sağlığı Haftası, sağlıkla ilgili yaklaşık yüz kadar gün var…

Gelelim ana fikrimize: Her nasılsa bir gün üretilmişse, galiba onunla ilgili bir sorun var, galiba bir kötüye kullanım var…

1 yılda 408 kadın öldürülmüş. Son 7 yılda kadın cinayetleri %1400 artmış…

Çocuklara yapılanların haddi ve hesabı yok…

14 Mart Tıp Bayramı henüz taze anıları mevcut. Bu yıl belki de Covid-19 yüzünden hiç almadığım kadar tebrik aldım. Son bir yılda bir değer artışı yaşıyoruz…

Ya öncesi, Sağlıkta Şiddet Günü bile kutlamaya başladık…

Halbuki en zor eğitim sürecini ve çalışma koşullarını hala yaşıyoruz…

Mesela sorularım var: Siz hiç branda sedye üzerinde uyumak zorunda kaldınız mı? Yatacak yeriniz olmadığı için hasta yatağı ya da masa kenarında kafanızı koyup uyudunuz mu?

Daha önemlisi: Bir insanın yaşam sorumluluğunu üzerinizde hissederek çalıştınız mı?

Daha risklisi: Hiçbir ölümcül hastalığın size bulaşacağını bile bile o hastaya müdahale ettiniz mi? Ya da aldığınız bir mikrobu eve götürerek ailenize bulaştırabileceğiniz endişesini yaşadınız mı?

Daha üzücüsü: Hiçbir anaya evladın öldü demek zorunda kaldınız mı? Ya da tersi geçerli olarak bir evlada annen ya da baban öldü demek zorunda kalmanın hüznünü yaşadınız mı?

Daha yorucusu: Siz hiç 32 saat aralıksız hep uyanık kalma zorunluluğu ile çalıştınız mı? Üstüne üstük hata yapmama endişesi yaşadınız mı?

Daha korkutucusu: Bir de bunların üzerine meslektaşlarınızın şiddet haberleri ile irkilip sıra ne zaman bana gelecek diye endişe yaşadınız mı?

Neyse günlere gelelim. Bu günler boş, gerçekten yapacak şey çok…

Yılda bir gün bir şeyleri hatırlayıp, kınıyorum babından konuşmalar ile geçiştirilen günlerimiz bol. Ha, bir de sosyal medyada paylaşım yapıyoruz, değil mi?

Lakin hayat her koşulda yaşanası ve keyifli. Yeter ki insanlık içerisini boşaltmasın…

Peki siz ne dersiniz bakalım, hangi konudan muzdarip oldunuz? 

Instagram

Facebook

Twitter

Linkedln

Popüler İçerikler

Göç İdaresi Başkanlığı Duyurdu: Türkiye'deki Suriyeli Sayısı Açıklandı
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
Tarih Verildi: 500 TL'lik Banknotlar Yolda