Heyecanla okuyacağınıza eminim!
Kaynak: Mete Akyol
Heyecanla okuyacağınıza eminim!
Kaynak: Mete Akyol
'Atatürk’ün, kendisine evlenme önerisinde bulunabileceği ve kendisiyle evlenebileceği denli çok sevebildiği bu tek hanımla bir röportaj yapabilmek isteğim, tüm yaşamı süresince bir Müslüman’ın bir kez olsun Kabe’yi ziyaret edebilmek isteği ölçüsünde, benim de meslek yaşamımda önemli bir istek oluşturmuştu.'
Genç Mete Akyol azimlidir ama ve Latife Hanım'ın İstanbul'daki adresine ulaşır, Harbiye'de büyük bir binanın üst katında oturuyordur Hanımefendi. Ancak Akyol'un kendi deyimiyle binaya girebilmek, binanın adresini bulabilmek kadar kolay değildir. Ve zaten asıl macera da burada başlar.
Mağazanın sahibi kolay lokma değildir ama... Önce tehlikeli bir durumun olmadığını söyler ve sonra ekler: 'Bizim Abdi ne alemde?' Abdi diye hitap ettiği, Abdi İpekçi'dir. Yani sizin anlayacağınız adam, Mete Akyol'u tanır.
Mağaza sahibi ise içtenlikle yanıtlar soruyu: 'Belirli gün ve saatlerde olmasa da bir araba gelir, şoför yukarı çıkar, kendisini alır götürür ve 3, 4 gün sonra da yine aynı şoför getirip dairesine kadar çıkarır.'
Ve ekler: 'O anahtar da yalnız apartman görevlisinde var. Ayrıca 7. kata çıkıp merdiven de kullanamazsın çünkü iki katı birleştiren merdivenler arasında kilitli kocaman bir demir kapı var.'
Anlaşılan o ki Akyol kendisinin deyimiyle bu ve bunun gibi 'komplo'lara alışıktır. Fotoğrafta Adnan Menderes'e hizmet eden Akyol, o gün garson kılığına girer mesela. Görevli ile anlaşan Akyol, Ankara'ya geri döner ve 'o günü' beklemeye koyulur.
Anlaştıkları gibi beraber asansöre binerler, görevli 8. katın düğmesinin kilidini açar, Akyol'u en üst kata kadar çıkarır ve gazeteci indikten sonra telaşla zemin düğmesine basarak 'olay yerinden kaçar.' Ve Akyol büyük bir heyecanla zile dokunur.
Ve cevabı dahi beklemeden kapıyı kapatmaya çalışır. Akyol ayağını eşiğe koyar. Şaşkın hizmetçi artık korkuyordur ve sesi yükselir: 'Kimi arıyorsunuz, ne istiyorsunuz?' Akyol korkmasına neden olmadığını belirtir ve şöyle der:
Biraz olsun rahatlayan hizmetçi, 'Hanımefendi böyle bir şeyi hiç kabul etmez ki ama...' derken içeriden bir ses gelir: 'Kim var kapıda? Ne konuşuyorsun?' Latife Hanım sinirlidir ve sadece bağırmakla kalmaz, kapıya doğru sert adımlarla yürür.
'Bir hanım geldi, hizmetçiyi kolundan tutup kenara çekti ve... Çatık kaşlarının siperlediği sivri sivri bakışlarını üzerime dikerek, fırtınalı bir havadaki gök gibi gürledi: 'Sen gazetene beni yazacağına, Taksim Meydanı'na git de, Taksim Anıtı önünde namaz kılınıyor artık bu ülkede... Git de onları yaz gazetene...' Ve kapı kapandı yüzüme'
Akyol bu durumu 'başarısızlık' olarak görmez çünkü Latife Hanım ile görüşebilmiştir. Fotoğraf işini ise arkadaşı Özkan Şahin'e bırakır ve Şahin aylarca apartmanın önünde bekledikten sonra bir gün Latife Hanım yine arabaya binmişken yaklaşır ve 'son' fotoğrafını çeker.
Fikriye varken Latife ile evlenmek
Neden ya? Neden konuşmadın be kadın? Bir ayağın çukurda, ölüp gideceksin zaten, konuşmadın da ne oldu? Biz yeni nesillere Atamla güzel anılarını bıraksan ne güzel olmaz mıydı? Nedir bu katır inadı anlamıyorum ki.
Taksim anıtı önünde namaz kılınıyor derken ne dmeek istemiş acaba