Latife Hanım'ın, Kendisi İle Röportaj Yapmak İsteyen Mete Akyol'u Azarlayıp Kovduğunu Biliyor muydunuz?

Heyecanla okuyacağınıza eminim!

Kaynak: Mete Akyol

Mete Akyol, 60'lı yılların sonunda yaklaşık 35 yaşındayken çalar Latife Hanım'ın kapısını, amacı röportaj yapabilmektir. Bu röportajı ne kadar istediğini ise şöyle ifade eder:

'Atatürk’ün, kendisine evlenme önerisinde bulunabileceği ve kendisiyle evlenebileceği denli çok sevebildiği bu tek hanımla bir röportaj yapabilmek isteğim, tüm yaşamı süresince bir Müslüman’ın bir kez olsun Kabe’yi ziyaret edebilmek isteği ölçüsünde, benim de meslek yaşamımda önemli bir istek oluşturmuştu.'

Bu denli tutkunun bir sebebi de Latife Hanım'ın kimse ile röportaj yapmamasıdır. Hatta bırakın röportajı, kardeşi hariç kimse ile görüşmüyordur bile.

Genç Mete Akyol azimlidir ama ve Latife Hanım'ın İstanbul'daki adresine ulaşır, Harbiye'de büyük bir binanın üst katında oturuyordur Hanımefendi. Ancak Akyol'un kendi deyimiyle binaya girebilmek, binanın adresini bulabilmek kadar kolay değildir. Ve zaten asıl macera da burada başlar.

8 katlı Safir Apartmanı'na gelen Akyol, girişteki dükkana girer. Bu dükkan bir gaz firmasına aittir. Ve sorar: "Bu gaz tüpleri apartman için tehlikeli değil mi?"

Mağazanın sahibi kolay lokma değildir ama... Önce tehlikeli bir durumun olmadığını söyler ve sonra ekler: 'Bizim Abdi ne alemde?' Abdi diye hitap ettiği, Abdi İpekçi'dir. Yani sizin anlayacağınız adam, Mete Akyol'u tanır.

Kimler kimler ile ne şartlarda röportaj yapmış olan Akyol şaşırır ve artık yalan söyleyemeyeceğinin de farkındadır. Ve sözü uzatmadan niyetini ilan eder.

Mağaza sahibi ise içtenlikle yanıtlar soruyu: 'Belirli gün ve saatlerde olmasa da bir araba gelir, şoför yukarı çıkar, kendisini alır götürür ve 3, 4 gün sonra da yine aynı şoför getirip dairesine kadar çıkarır.'

Apartmana girse bile işinin o kadar kolay olmadığını söyleyen adam, Akyol'u şu şekilde uyarır: Latife Hanım'ın katına giden asansör düğmesi çalışmaz, özel bir anahtar gerekir."

Ve ekler: 'O anahtar da yalnız apartman görevlisinde var. Ayrıca 7. kata çıkıp merdiven de kullanamazsın çünkü iki katı birleştiren merdivenler arasında kilitli kocaman bir demir kapı var.'

Bunun üzerine Mete Akyol tek çarenin apartman görevlisi olduğuna ikna olur. Meslek sırrı diyerek nasıl yaptığını anlatmasa da görevliyi bulur ve ikna eder.

Anlaşılan o ki Akyol kendisinin deyimiyle bu ve bunun gibi 'komplo'lara alışıktır. Fotoğrafta Adnan Menderes'e hizmet eden Akyol, o gün garson kılığına girer mesela. Görevli ile anlaşan Akyol, Ankara'ya geri döner ve 'o günü' beklemeye koyulur.

Anlaşılan günde trenle İstanbul'a gelen Akyol, saat 14'te Safir Apartmanı'na gelir. Apartman görevlisi kendisini kaldırımda beklemektedir.

Anlaştıkları gibi beraber asansöre binerler, görevli 8. katın düğmesinin kilidini açar, Akyol'u en üst kata kadar çıkarır ve gazeteci indikten sonra telaşla zemin düğmesine basarak 'olay yerinden kaçar.' Ve Akyol büyük bir heyecanla zile dokunur.

Kapıyı büyük bir rahatlıkla açan hizmetçi, karşısında, boynunda kocaman bir fotoğraf makinesi olan Akyol'u görünce şaşırıp duraksayarak "Siz kimsiniz?" der.

Ve cevabı dahi beklemeden kapıyı kapatmaya çalışır. Akyol ayağını eşiğe koyar. Şaşkın hizmetçi artık korkuyordur ve sesi yükselir: 'Kimi arıyorsunuz, ne istiyorsunuz?' Akyol korkmasına neden olmadığını belirtir ve şöyle der:

"Bakın heyecanlanmanıza hiç gerek yok, ben bir gazeteciyim. Muhterem Hanımefendi ile röportaj yapmak istiyorum. Bu onun da benim de tarihe karşı bir sorumluluğumuz."

Biraz olsun rahatlayan hizmetçi, 'Hanımefendi böyle bir şeyi hiç kabul etmez ki ama...' derken içeriden bir ses gelir: 'Kim var kapıda? Ne konuşuyorsun?' Latife Hanım sinirlidir ve sadece bağırmakla kalmaz, kapıya doğru sert adımlarla yürür.

Gerisini şöyle anlatır Akyol: "Bembeyaz dağınık saçlarıyla ve bir hastalığın yüzünde oluşturduğu parmak izi büyüklüğündeki siyah lekeleriyle..."

'Bir hanım geldi, hizmetçiyi kolundan tutup kenara çekti ve... Çatık kaşlarının siperlediği sivri sivri bakışlarını üzerime dikerek, fırtınalı bir havadaki gök gibi gürledi: 'Sen gazetene beni yazacağına, Taksim Meydanı'na git de, Taksim Anıtı önünde namaz kılınıyor artık bu ülkede... Git de onları yaz gazetene...' Ve kapı kapandı yüzüme'

Ayağını kapı eşiğinden ne ara çektiğini dahi hatırlamayan Akyol ancak gelir kendisine ne bir ses çıkartabilmiş ne de fotoğraf çekebilmiştir.

Akyol bu durumu 'başarısızlık' olarak görmez çünkü Latife Hanım ile görüşebilmiştir. Fotoğraf işini ise arkadaşı Özkan Şahin'e bırakır ve Şahin aylarca apartmanın önünde bekledikten sonra bir gün Latife Hanım yine arabaya binmişken yaklaşır ve 'son' fotoğrafını çeker.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

Atatürk'ün Günlüğünde Kadın Erkek İlişkilerine Dair Söyledikleri Bugün Bile Bize Yol Gösteriyor
Bir Yılbaşı Gecesi Hediye Olarak Kitap Alan Atatürk'ün Ders Niteliğindeki Tepkisi
Atatürk'ümüzün Kendi Elleriyle Yerini Açtığı Mütevazı 'Kolibasını' Görünce Çok Duygulanacaksınız!

Popüler İçerikler

Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?
Kızılcık Şerbeti'nde Yeni Doğmuş Bebeğin Başının Örtülmesi Tepki Topladı
Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
YORUMLAR
30.04.2021

Fikriye varken Latife ile evlenmek

30.04.2021

Neden ya? Neden konuşmadın be kadın? Bir ayağın çukurda, ölüp gideceksin zaten, konuşmadın da ne oldu? Biz yeni nesillere Atamla güzel anılarını bıraksan ne güzel olmaz mıydı? Nedir bu katır inadı anlamıyorum ki.

04.05.2021

Belki de ayrılırlarken böyle bir söz vermiş olabilir. Olayın iç yüzünü bilemeyiz. Belki anlatacak güzel anıları da olmayabilir. Ülkenin en zor zamanlarında tüm yük üstünde olan bir adamla evlilik kolay olmasa gerek

30.04.2021

Taksim anıtı önünde namaz kılınıyor derken ne dmeek istemiş acaba

Pasif Kullanıcı
01.05.2021

Tekkeci pedofili mahlukların tekrar türediğini demek istemiştir

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ