Eğer bir laptop almayı düşünüyorsanız oldukça dikkatli olmanız gerekiyor. Piyasada birçok seçenek olduğu için hangisini seçmeniz gerektiği konusunda kafanız karışabiliyor. Tam da bu noktada birçok kişi benzer hataları yaparak yanlış bir tercihte bulunuyor. İşte, biz de bu içeriğimizle laptop alırken en sık yapılan hataları sıralıyoruz. Siz de bu hatalardan kaçınmak için içeriğimizi okumaya devam edin!
Laptop almak isteyen kişilerin ilk ve belki de yaptığı en büyük hata budur. Çünkü birden fazla laptop seçeneği var. Bazıları iş için, bazıları oyun için, bazıları ise günlük işler için idealdir.
Öncelikle dizüstü bilgisayarı ne için almak istediğinizi sorgulayın. Tamamen iş için kullanacaksanız farklı bir model gerekirken, sadece oyun için kullanacağınız bir cihazda farklı özellikler aramanız gerekir.
Bir üstteki madde ile doğrudan bağlantılı bu. İhtiyacınız ne? Eğer bilgisayarı sadece oyun oynamak için kullanacaksanız size soğutması iyi, ekran kartı ve işlemcisi güçlü bir cihaz lazım. Öte yandan, oyunla hiçbir bağınız olmayacaksa o halde şarjı uzun giden, ekranı ve klavyesi iyi bir cihaz almalısınız.
Örneğin, iş bilgisayarlarında genellikle klavye kalitesi ve touchpad oldukça kullanışlıdır. Çünkü iş için o cihazı kullanan kişiler en çok klavye ve touchpad ile haşır neşir olur. Gaming laptop olarak satılan cihazlarda ise genelde klavye ve touchpad kalitesine pek önem verilmez. Bunun sebebi de oyuncuların genellikle touchpad'i fazla kullanmayıp ayrı bir mouse bağlamalarıdır.
Nitekim üretici firmalar, kullanıcıların ihtiyaçlarına göre farklı segmentlerde cihazlar üretir. Sizin de ihtiyaçlarınızı göz önünde bulundurarak tercih yapmanız elzemdir.
Ekran kalitesi çoğu zaman atlansa da oldukça önemli bir detaydır. Çünkü günün çoğunu bilgisayarınızla geçirecek ve doğal olarak çoğu zaman ekrana bakacaksınız. Yüksek çözünürlüklü ve akıcı deneyim sunan bir ekranınızın olması bu yüzden hayati öneme sahip.
Özellikle oyun oynayacaksanız, ekranın Hz değerine (yenileme hızı) dikkat etmelisiniz. Örneğin 60 hz bir cihazın sunduğu deneyimle 165 hz yenileme hızıyla çalışan bir ekrana sahip cihaz arasında ciddi düzeyde akıcılık farkı vardır.
Evet, maalesef günümüzde çok göz ardı edilen bir konu bu. Ancak dizüstü bilgisayarlarda ekran paneli çok önemlidir. IPS panel bir ekran, TN panele göre çok daha güzel bir görüntü verecektir.
Aynı zamanda IPS panel ekranlar sayesinde cihaza hangi açıdan bakarsanız bakın kararma pek görmezsiniz, TN panelde ise bakış açınızı biraz değiştirdiğinizde görüntünün bozulduğunu fark edebilirsiniz.
Bu arada, oyun oynayacaksanız ekranın gecikme değerine (ms) de bakın. Bazı dizüstü bilgisayarlar 25 ms tepkime süresine sahip bir ekranla geliyor. Bu da size online rekabetçi oyunlarda dezavantaj sağlayabilir.
Ayrıca genelde IPS ekranlı cihazlarda tepkime süresi de fazla olabiliyor. Bu yüzden almayı düşündüğünüz dizüstü bilgisayarın ekranının ne tür bir panele sahip olduğunu, çözünürlük değerini, yenileme hızını ve tepkime süresini mutlaka öğrenin.
Almayı düşündüğünüz dizüstü bilgisayarda mutlaka hangi çıkış noktalarının bulunduğuna bakmalısınız. HDMI çıkışı var mı, ethernet girişi var mı, SD card girişi var mı, hangi USB girişleri var, Type-C mi yoksa USB-A mı vs.
Evet, çoklayıcı kullanarak bu tip sorunların üstesinden gelebilirsiniz. Ancak kimse yanında sürekli çevirici ve çoklayıcı taşımak istemez. Bu yüzden cihazınızda sürekli olarak hangi bağlantıları kullanacağınızı düşünmeli ve buna göre almayı düşündüğünüz cihazın ihtiyacınızı karşılayıp karşılamayacağına karar vermelisiniz.
Almayı düşündüğünüz dizüstü bilgisayarda HDD mi var yoksa SSD mi? Bu konu, kullanacağınız cihazın hızını doğrudan etkiliyor. Örneğin, HDD ile çalışan cihazlar, SSD ile çalışan cihazlara göre çok daha yavaş çalışıyor.
Bu sebeple almayı düşündüğünüz laptop'ta mutlaka SSD olmasına dikkat edin. Ayrıca SSD varsa, SSD'nin okuma ve yazma hızlarına da bakmayı ihmal etmeyin. Zira SSD'ler arasında da ciddi kalite ve hız farkı olabiliyor.
Eğer söz konusu bilinen bir markanın dizüstü bilgisayarıysa, bilinçsizce ''Bu kalitelidir, bunu alalım'' diyebiliyoruz. Ancak her markanın, her model dizüstü bilgisayarı iyi olmayabiliyor.
Çok bilinen bir markanın pahalı modelleri genellikle çok kaliteli olsa da, giriş segmenti cihazlarında kronik sorunlar olabiliyor. Bu yüzden sadece markaya bakarak değil, daha çok modele de odaklanarak seçim yapmamız gerekiyor.