Küresel Tehdit: Oyun Oynama Bağımlılığı

Oyun platformlarının özellikle çocuklar üzerindeki zararlı etkileri ve kapatılması tartışmaları gündemini korurken biz yine konuya bilimsel çerçeveden bakalım. Benzer konularda daha önce yayınlanan yazılarımda da belirttiğim gibi zarar görmekten korunmanın en iyi yolu her zaman kişilerin akılcı öz kontrolünü kullanmasıdır. Bu yeterliliği sağlayan destek ise aile içinde başlayan, okulda devam eden ve yaşam boyu süren eğitimlerdir. Yeterli eğitim desteğini almak konusunda çocuklara ne düzeyde fırsat eşitliği sağlanabilirse, sorunların çözümü o denli yönetilebilir hale gelir.

Oyun endüstrisi global anlamda büyük bir pazar hacmine sahiptir ve çok daha büyüyeceği tahmin ediliyor.

Oyun platformlarının pazarlama aracı ve reklam mecrası olarak kullanılması değerini katlayan bir etkendir. Dolayısıyla oyun oynayan, oyun platformlarını kullanan kullanıcılar markaların doğrudan hedefidir. Tüketimin artırılması karlılığı garantilerken, bunu sağlayan destek ise oyuncuları olabildiğince sistemde tutmak yani bağımlı hale getirmektir. Ekonomik aktörlerin etkilerinin yanı sıra, çevrimiçi alanların yaşamımızda gittikçe daha fazla yer kaplamasının kaçınılmaz sonuçlarından biri olarak oyun oynama çeşitli kitlelerde yerleşik bir tüketim davranışına dönüşmüştür. Yeni nesillerin doğal bir alışkanlığı haline gelmesi kaçınılmazdır. Oyun oynamaya doğal yatkınlık geliştirildikçe bunun yalnızca sorunlu yanlarına değil, potansiyel faydalarına da bakma gerekliliği doğmuştur. Bu nedenle konuyu ekonomik, toplumsal, psikolojik, eğitsel, kültürel ve tıbbi birçok boyutuyla ele almak ve zararlı yanlarıyla mücadele ederken, fayda sağlayabilecek tüm yaşamsal alanlara entegre etmenin yollarını bulmalıyız. Yazıda konunun psikolojik boyutuna göz atıyoruz.

Çocukların ve gençlerin oyun oynama bağımlılıklarının artması tüm toplumlarda gittikçe daha fazla endişe kaynağı haline gelmiştir. Kişilerin duygusal düzenlemeleri ile bağımlılıklar arasındaki ilişkilerin araştırılması bu nedenle artık daha çok önemseniyor. Bu ilişkileri ele alan bilimsel araştırmaları inceleyen bir çalışmada*, 322 adet bilimsel makale taranmış ve bulguları ortaya konulmuştur. Yazının devamında bu çalışmanın bulgularını özetle aktarıyorum.

Video oyunları, özellikle ergenler ve çocukların yaşamında boş zaman aktivitesi haline gelmiştir. Hızlı büyümesi, giderek daha çekici hale gelen çok çeşitli video oyunların bulunması, bunlara çeşitli cihazlar aracılığıyla daha fazla erişim sağlanabilmesi ve yaygın sosyal kabul görmesiyle, oyunların bağımlılığa dönüşmesi kolaylaşmıştır. Dünya çapında video oyunları oynayan yaklaşık 3 milyar insan, haftada yaklaşık 8 saatini video oyunları oynayarak geçiriyor. Bu popülasyonun önemli bir yüzdesi çocuklar ve ergenler olup, yaklaşık %90’ı video oyunlar oynuyor. Yaygın olarak Asya ülkelerinde ve kadınlardan daha fazla erkeklerde oyun oynama sorunlarının görüldüğü ifade ediliyor.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), oyun oynama bozukluğunu Uluslararası Hastalık Sınıflandırmasının 11. revizyonuna dahil etmiştir.**

Araştırma yapılan kişilerin çoğunluğunda sorunlu video oyunu oynama tutumu bildirilmiştir.

Özellikle ergenlerde içsel duygu durum sorunları gözlenmiş ve buna ek olarak çoğu çalışmada psikopatoloji, ailevi ve sosyal sorunların varlığıyla ilişkilendirilmiştir. İncelemenin ana sonuçlarına bakıldığında video oyun oynama bağımlılığı ile duygu düzenleme sorunları arasında ilişkiler gözlenmiştir. Video oyunlarının duygusal ifadeyi bastırmak için kullanılan bir kaçış stratejisi olduğu bildirilmiştir.

İncelenen araştırmaların kapsamı sınırlı ve birçok konuda uzlaşma bulunmamıştır ancak en ortak uzlaşılan konu, duygu düzenleme ile sorunlu video oyun oynama arasında tespit edilen ilişki olmuştur. Duygu düzenleme süreçlerini ele alan çalışmalardan bazıları duygu farkındalığı ve kabul davranışına odaklanırken, bazıları da kaçınma gibi stratejilere odaklanmıştır. Bir bütün olarak ele alındığında, duygu düzenleme yetenekleri ve stratejileri, duyguların farkındalığı, duyguların anlaşılması, biliş-duygu etkileşimi süreçlerini kapsıyor. Duygu düzenleme sorunlarının altında, bireysel farklılıklar ve bağımlılık sorunları da dahil olmak üzere birden fazla psikopatolojik sorunun yatıyor olabileceği belirtilmiştir.

Duygu düzenleme stratejilerinde kadınların erkeklere oranla daha yüksek depresyon yanıtı verdiği bildirilmiştir. Erkekler daha baskılayıcı stratejiler kullanma eğilimindeyken, kadınlar uyumsuz düzenleme stratejilerini telafi etmeye daha meyillidir. Daha yakın tarihli çalışmalarda, yaştan bağımsız olarak hem erkeklerde hem de kadınlarda duygu düzenleme zorlukları ile bağımlılık davranışları arasında bir bağlantı olduğu doğrulanmıştır. Bu ilişki, özellikle bağımlılıkları olan bireylerde duygusal düzenleme mekanizmalarını hedefleyen terapötik müdahalelerin olumlu sonuçlarını vurgulayan çalışmalarda öne çıkmıştır. Madde bağımlılıklarında, bir maddenin etkisinin, kısmen de olsa duygusal düzenleme mekanizmalarındaki değişikliği açıklayabilmesi mümkündür. Sorunlu oyun oynama davranışı da öfkenin merkezi rol oynadığı bir bağımlılıktır ve duygu düzenlemesi üzerinde bu nedenle etkilidir.

Olan biteni kaçırma korkusu olarak tanımladığımız fomo ve sosyal medya kullanımında patolojik davranışlar da aynı şekilde duygu düzenleme sorunlarıyla etkileşim içerisindedir. Tüm bu konuları bir bütün şeklinde ele almakta fayda bulunur. Duygu düzenlemedeki sorunlar ile bağımlılık sorunları arasındaki önemli ilişki göz önüne alındığında, bu bozuklukların sorunlu oyun oynama ile yakın ilişkili olduğunu artık biliyoruz. Anksiyete, depresyon, intihar düşünceleri, girişimleri ve davranışları gibi sorunların duygusal düzenlemeyle ilişkisi göz önüne alındığında, patolojik oyun oynama ile bağlantılar daha dikkate değer görünüyor.

Diğer yandan duygu düzenleme süreçlerini iyileştirmek üzere eğitsel video oyunlarını oynayan kişilerin umut verici sonuçlarını gösteren araştırmalar da bulunmaktadır. Yani, oyun oynama eğitsel yönde tasarlanabilir veya oyun oynamanın patolojik olmadığı sürece kişilerin duygusal ifadelerinde ve düzenlemelerinde iyileştirici rolü de olabilir.

Sonuç olarak sorunlu video oyun oynama davranışı arttıkça duygu düzenlemede zorlanmalar artıyor. Bu süreçlere ilişkin anlayışımızı ilerletmek ve derinleştirmek suretiyle, daha açıklayıcı modellerin oluşturabileceği ve bu mekanizmaları etkili bir şekilde hedefleyen yeni terapötik ve önleyici alternatiflerin keşfedilebileceği ifade edilmiştir.

Duygu düzenleme sorunlarında, kişiler duygularının doğası hakkında net bir tanıma sahip değildir ve kabul süreçleri zorlayıcıdır. Ayrıca düşük öz yeterlilik görülür ve kişiler duygularını yönetme konusunda bir stratejiye sahip değildir. Sorunlu video oyun oynama davranışı gösteren kişilerde duyguları ifade etme, anlama ve düzenlemede zorlanma yaşadıkları bildirilmiştir.

İncelenen çalışmalardan birkaçı oyun oynamanın, kabul süreci veya yeniden yorumlama gibi duygu düzenleme stratejilerinin aksine, duyguları baskılamaya dayalı bir strateji olarak kullanıldığına dair kanıtlar sunuyor. Duygusal ifade ve duygusal baskılama arasında bazı çalışmalarda ayrımlar görülmüştür. Duygusal kaçış stratejisi olarak ifade edilen duygusal baskılama sorunlu oyun oynamanın olumsuz sonucu olarak görülürken, oyun oynamanın kendini geliştirme yönünde de faydaları olabilir.

Duyguları yönetmede düşük düzeyli öz yeterlilik zorlu yaşam koşullarında video oyunlarına yöneltmektedir. Yüksek düzeyli dürtüsellik, düşük düzeyli sosyal tatmin ve duygusal durumun zayıflığı, pandemi sırasında erkeklerde sorunlu oyun oynamayı artırmıştır. Bir çalışmada video oyun oynamanın olumlu yönü, oyuncuların kendini geliştirme potansiyeli bakımından ele alınmıştır. Buna göre, avatarlar ve çevrimiçi ortamla kurulan ilişki, duygusal ifadeyi kolaylaştırmak için bir kanal görevi görebilir.

Cinsiyetle ilişkili olarak araştırmacılar, erkeklerin kadınlara kıyasla daha yüksek düzeyde olumsuz duygular, duygusal farkındalık eksikliği ve duyguları bastırma girişimleri sergilediğini tespit etmişlerdir. Hem erkelerde hem de kadınlarda duyguları tanımlama netliğinde yetersizlik görülmüştür. Erkeklerde daha yüksek düzeyde duygusal kaçınma ve kaçınma aracı olarak daha sık madde kullanımı bulguları önceki çalışmalarda gösterilmiştir. Dolayısıyla duygu düzenleme ile sorunlu video oyun oynama arasındaki ilişkilerin daha fazla araştırılmasının önemine dikkat çekilmektedir.

Oyun oynama bozuklukları iyileştirilebilir mi?

İncelenen çalışmalardan birkaçında özellikle eş zamanlı psikopatolojisi olan kişilerin sorunlu video oyun oynama tedavisinde duygu düzenleme stratejilerinin umut verici rolü vurgulanmıştır. Duyguları gözlemlemeye, anlamaya ve uygun şekilde düzenlemeye odaklanan tedavilerin, video oyunu oynama sorunları olan kişiler için uygun olduğu belirtilmiştir.

Araştırmaların sonuçları çarpıcı ve dikkate değerdir. Bunun yanında sınırlılıklarından da söz etmek gereklidir. Anket uygulamasına dayalı araştırmalardaki olası sistematik sorunlar, katılımcıların daha fazla erkek temsiline sahip olması, katılımcıların yaş gruplarının heterojen olması ve örneğin daha ileri yaştaki katılımcıların ayrı değerlendirmesinin bulunmaması gibi sınırlılıklar bildirilmiştir. Farklı uyruklara sahip katılımcılar üzerinde yürütülen araştırmalardaki farklı tanı kriterlerinin, sonuçları tartışmalı gösterebileceği düşünülmektedir. Bu türlü sınırlılıklar göz önünde bulundurulduğunda, cinsiyet ve yaş kriterlerini daha doğru temsil eden ve tanı kriterlerini daha titiz belirleyen araştırma sayısının artırılması önemlidir.

Bu çağın en kritik konularından biri bağımlılıklar gibi görünüyor. Madde kullanımı, alkol, yeme içme, alışveriş, oyunlar, sosyal medya gibi birçok yaşamsal alanda mücadele edilen şey aslında bağımlılık duygusudur. Farklı konulardaki bağımlılıklarla ilgili bilimsel verileri paylaşmaya devam edeceğiz.

Yararlanılan kaynaklar

* Estupiñá, F. J., Bernaldo‐de‐Quirós, M., Vallejo‐Achón, M., Fernández‐Arias, I., & Labrador, F. Review manuscript: Emotional regulation in Gaming Disorder: A systematic review. The American Journal on Addictions. (Yazıda söz edilen araştırma bulguları bu bilimsel çalışmanın incelediği birçok bilimsel çalışmadan elde edilmiştir. Yazıda bilimsel bulgular özetlenerek aktarılmıştır. Detaylı kaynak bilgisine bu çalışmanın kaynakça bölümünden ulaşılabilir)

** World Health Organization W. International statistical classification of diseases and related health problems. 11th ed., 2021.

X

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Tolunay Kafkas, "El Sıkmama" Olayına Müdahil Oldu: Hedefinde Volkan Demirel Var
Ali Koç, Fenerbahçe Tesislerinde Sıkıyönetim İlan Etti
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı