Küresel Kur Savaşları Kapıda

Küresel ekonomide beklenenin altında zayıf bir büyümenin olması, ekonomileri birbiriyle rekabet edebilmek için kur savaşlarına doğru itiyor. Uzmanlara göre 2015 yılında piyasaların gözü artık kur savaşlarında olacak.

Johns Hopkins Üniversitesi Uygulamalı Ekonomi Profesörü Steve Hanke, kur savaşı terminolojisinin yeniden gündeme gelmeye başladığını anlattı.

Sürecin, Japon Yeni’nin fazla değer kaybetmesiyle başladığını belirten Hanke, “Son olarak Nijerya’nın para birimi nairas ve Rus para birimi ruble de hızla değer kaybediyor” dedi.

ABD doları, avro ve yen arasında kur savaşının yaşandığına işaret eden Hanke, önümüzdeki sene yine ABD dolarının diğer para birimleri karşısında nispeten güçlü konumunu koruyacağı tahmininde bulundu.

Fed’den faiz artışı

Doların gelecek yıl güçlü olmaya devam edeceğini dile getiren Hanke, “Fed’in faiz artışına gelecek olursak, eğer bana 2015’te faiz artışı olacak derseniz, size ancak gelecek yılın son çeyreğinde olabilir derim. Temel olarak benim ABD ekonomisini okumam, ekonominin, piyasanın düşündüğü kadar güçlü olmadığı yönünde… Toplam talep halen zayıf ve bu yüzden de aşağı yönlü revizyonlar yapılıyor” diye konuştu.

Hanke içerisinde Türkiye’nin de bulunduğu gelişmekte olan ekonomilerin gelecek sene zorlu bir yıl geçirebileceği öngörüsünde bulunarak, “Gelişmekte olan ekonomilerin öncelikli olarak net bir stratejisi olmalı. Birçok gelişmekte olan ekonomide bu yok. Olası bir faiz artışına kadarki sürede stratejinizi uygulama bile siyasi olarak zor olabiliyor” ifadelerini kullandı.

Kur savaşları çaresizlik göstergesi

Invest AZ Fon Yöneticisi Batur Asmazoğlu ise kur savaşlarının ekonomik büyüme üzerindeki istenilen etkiyi göstermediğini kaydetti.

Asmazoğlu, şunları kaydetti:

“2008 ekonomik krizi sonrası gelişmiş ekonomiler büyümeyi geri getirmek için giriştikleri Keynesyen politikalarda yola, reel faizleri indirerek çıktı. Neredeyse 6 sene sonrasında bugün bakıldığında tek başına düşük faiz silahı ekonomileri canlandırmaya yetmedi. Emtia ve emlak fiyatları yükselirken, sanayi üretimi hiç yol katetmedi ve genel anlamda enflasyon, ücret artışları gibi gerçek büyüme belirtileri hep sınırlı kaldı. 2009’dan bu yana konuşulan kur savaşları, gelişmiş ülkelerdeki yüksek işsizlik oranları ile yavaş yavaş ülkelerin mali politikalarına girmeye başladı. Kur savaşlarını aslında çaresizliğin göstergesi gibi düşünebiliriz.”

Birbirine karşı kendi para birimini düşük tutarak ihracatını artırıp, ekonomisini daha dinamik hala getirmek isteyen ülkelerin uygulamasının “yan yana olan dükkanların fiyat kırarak müşteri çekmesinden farklı olmadığını” dile getiren Asmazoğlu, kur savaşlarının yeniden ivme kazandığına dikkati çekti.

Bu ekonomi politikasının seneler sonra ülkeleri yine kur politikalarına müdahale etmek zorunda bıraktığını vurgulayan Asmazoğlu, üretimi nispeten canlandırabilmek için uygulanan düşük faiz ve değersiz kur politikasının ülkenin yerel zenginlikleri ve üretim gücünün maliyetini düşürmekten ibaret olduğunu belirtti.

Uzun vadede bu ülke için daha düşük gelir, iş gücü için dünya standartlarında düşük maaş demek olsa da işsizlik söz konusu olunca herşeyin kabul edilebilir hale geldiğini anlatan Asmazoğlu, “Bu ortamda, devalüasyon gelişmiş ekonomilerde can simidi haline geldi” dedi.

Yakın zamanda kur savaşlarından bahsedildiğinde dikkatlerin İsviçre’ye yoğunlaştığını anımsatan Asmazoğlu, şöyle devam etti:

“İsviçre ile uzun zamandır ilk defa bir gelişmiş ülkede kur sabitleme politikası gören dünya, Japonya’nın nerdeyse tüm yatırım araçlarına geniş çaplı müdahaleleriyle daha da agresif ve geniş çaplı bir kur politikasına şahit oldu. Büyümeyi yakalayabilmek için şimdi Avrupa, düşük faiz politikasını uygulayabileceği bir platform oluşturma hazırlığında ve sonucu olarak da avro hızla değer kaybediyor. Türkiye gelişmiş ülkelerin bu agresif büyüme politikalarına henüz sadece negatif reel faiz hedefi uygulayarak ve kurun değerlenmesini dolaylı yoldan engelleyerek katıldı. Bu aşamada ekonomi yönetiminin kur politikasında, kuru zayıflatıcı bir paket olmamakla birlikte bizim de bu kur zayıflatıcı politikalara başlamamız gerekecek gibi görünüyor.”

Kur savaşları

Ülkelerin kendi parasının değerini, yabancı paraların değeri karşısında düşük tutmaya çalışmaları, başka ülkelerle rekabette avantaj sağlamaya çalışmaları olarak özetlenebilecek kur savaşları terminolojisi, ağırlıklı olarak 2009 yılında sıklıkla kullanılmaya başladı.

Ülkeler arasındaki üstünlük sağlama çabaları gümrük vergileri, kotalar, sübvansiyonlar üzerinden yapılırken, artık daha çok kur politikası izlenerek yapılırken, bu durumun en belirgin örneği ise Japonya.

Japonya’nın yakın zamanda başlattığı yeni genişleme adımlarında senelik varlık alımlarını 60-70 trilyon yenden 80 trilyon yene kadar yükseltmesi ve portföyündeki riskli ürünleri artırması hem Asya hem dünya borsalarında ciddi bir pozitif etki yaratmıştı.

Popüler İçerikler

Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!
151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı
Kadınlarla Kafayı Bozan Sözde Hoca Bu Kez de "Karını Bize de Evde Oynat" Sözleriyle Tepki Çekti